Kuraklık kader değildir ama tarımsal sulamaya geçemedik

Güncelleme Tarihi:

Kuraklık kader değildir ama tarımsal sulamaya geçemedik
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2007 00:00

Ankara Ticaret Borsası Başkanı Faik Yavuz, Ankara ve İç Anadolu’nun en büyük sorunlarının başında gelen kuraklıkla ilgili olarak Ankara Hürriyet’e yaptığı açıklamada, "21. yüzyılda kuraklık kader değildir" dedi.

İç Anadolu’da kuraklık nedeniyle tarımsal kayıbın yüzde 50-55 olarak gerçekleştiğini belirten Yavuz, "Tarımsal sulamaya yıllardır geçemedik." dedi

ANKARA Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Faik Yavuz, İç Anadolu’da tarımsal kayıbın yüzde 50-55 olduğuna dikkat çekerek, "21. yüzyılda kuraklık kader değildir" diye konuştu. ATB Başkanı Yavuz, son dönemde yaşanan kuraklık ve susuzluğun süpriz olmadığını belirtti. Yavuz, Türkiye’nin hiçbir zaman su zengini bir ülke olmadığına işarek ederek, "Geçmişten beri tarımsal sulamaya geçemedik. Yağmur varsa ekin var, yoksa ekin de yok" dedi. "21. yüzyılda kuraklık kader değildir" diye konuşan Yavuz, sözlerine şöyle devam etti: "Akdenize gidince içim cız etti. Nehirler denize gidip yok oluyor. Diğer taraftan ise susuz tarım yapılıyor. Kaynak var ama kullanmayı bilmiyoruz. Bu kaynakların kullanılması hayati önem taşıyor. Tarımsal desteğe ayrılan para 5 katrilyon. İç Anadolu’da kuraklık nedeniyle tarımsal kayıp yüzde 50-55. Daha ne kadarı kaybedilir bilmiyoruz." Mevcut tarım politikalarının yanlışlığına da dikkat çeken Yavuz, organize tarım ve hayvancılık bölgeleri, bitkisel tarım havzaları oluşturulması gerektiğini söyleyerek, şunları kaydetti:

AYAŞ DOMATESİ, BEYPAZARI HAVUCU : "Tarım havzaları bir an önce belirlenip nerede ne üretileceği belirlenmeli. Ona göre teşvik getirilmeli. Havza programı bölgeleri kapsamında hayvancılık yapılmalı. Ankara’da 130 kilometrelik bantta çok değişik ürünler var, ama ağırlık hububat ve hayvancılıkta. Buna karşın Ayaş’da domates, Beypazarı’nda havuç gibi çok özel yerel ürünler var. Ayaş domatesi konusunda organizasyon yapmak lazım. Salçacısı, domates sanayicisi oraya gider. Bilinçli projeler ve organizasyonla Ayaş, domates sanayisi konusunda gelişir, dünya çapında bir marka olur. Aynı şekilde Beypazarı da havuç konusunda organize olur. Buralarda çiftçi, kendi çabasıyla birşeyler yapmaya çalışıyor. Çitftçinin bu kişisel çabasıyla bile Ayaş domatesi bugün Türkiye’de bir marka.

UZUN VADELİ, DÜŞÜK FAİZLİ KREDİ : Devlet bununla ilgili mutlaka bir çalışma yapmalı. Çiftçiye uzun vadeli, düşük faizli kredi sağlanmalı. Sulama ve enerji sorunu çözülmeli. Devlet demeli ki, ’Bu domatesi değişmeyen bir kaliteyle üretirsen şu enerji indirimini yaparım, şu kadar kredi sağlarım.’ Dünyada da bu böyledir. Hayvancılık ve tarım belli yerlerde organize olmuştur. Üretim yapacak olan, altyapısı olan o bölgeye gider. Göç önlenir. Hatta geriye göç bile yaşanır. Kredi ve teminatta büyük sıkıntı var. Tarımsal üretim yapanlara Ziraat Bankası kredi sağlıyor, ama çok çabuk nakte dönüşecek şeyleri teminat alıp kredi veriyor. Çiftçi de kredi alabilmek için Ankara’ya gelip gayrimenkul alıyor. Oysa kendi tarlası, hayvanları üzerinden uzun vadeli, düşük faizli kredi alabilmeli. Ziraat Bankası altı ayda 1.2 milyon kar yaptığını açıkladı ama bu karı kimden sağladı bunu sormalıyız? Bu karın tarım üzerinden, çiftçi üzerinden sağlanması doğru değil.
İşsizlikle mücadeleyi valiler yönetsin

TİSK ve TÜRK-İŞ tarafından dün düzenlenen "Yerel Düzeyde İşgücü Piyasasını İzleme ve Yönlendirme Mekanizmalarının Etkinleştirilmesi Projesi’nin "Ortak Sonuç Bildirisi" açıklandı. Bildiride, İl İstihdam Kurulu faaliyetlerini, valilerin yönetmesi önerisi getirildi.

TİSK ve TÜRK-İŞ tarafından hazırlanan "Ortak Sonuç Bildirisi"nde İl İstihdam Kurulu başkanlarının il valileri olduğu ifade edilerek, "Valilerimiz, İl İstihdam Kurulu faaliyetlerini bizzat yönetmelidir. Ülkemizin en önemli gündem maddesi olarak nitelenen istihdam konusunda ilin kaydettiği ilerleme İl Valilerinin başarı kriteri haline getirilmelidir" denildi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!