Güncelleme Tarihi:
Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığınca, Türkiye'nin önemli aydın, sanatçı ve bilim insanlarını genç bilim insanlarıyla buluşturmayı amaçlayan "Kültür Seminerleri" başladı. Seminerlerin ilkini, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, "Mesnevi ve Mevlana" başlığıyla gerçekleştirdi. Atatürk Kültür Merkezi Konferans Salonu'ndaki seminerde, Örs, dünya genelinde pek çok kurum ve enstitünün Mevlana ile Mesnevi üzerine çalıştığını ve bu çalışmaların cumhuriyet, cumhuriyet öncesi ve Selçuklu dönemi dahil edildiğinde kütüphaneler dolduracak büyüklüğe ulaştığını kaydetti. Örs, Twitter ve Facebook ve You Tube'da, Mevlana ve Şems adına üretilerek paylaşılanlar da dikkate alındığında, yayımların ciddi bir yekun tuttuğunu belirterek "Mesela Twitter'da Mevlana ve Şems'in hesapları var sürekli twit atıyorlar. Bunlara dikkat etmek lazım. Kültürel değerlerimizi ayağa düşürmeden, tüketirken de dikkatli olmak gerekir" dedi.
Dünyanın tefekkür, irfan, mistisizm tarihine büyük etkileri bulunan Mevlana Celaleddin'i Rumi hakkında da bilgiler veren Örs, böyle insanların tarihte siyasilerden daha fazla iz bıraktıklarını, eserlerinin bütün coğrafyalarda, zaman ve mekan üstü etkilere sahip olduğunu dile getirdi. Örs, Hz. Mevlana'nın ve Mevleviliğin Türkiye'de ilgi görmeye başlayarak halka mal olarak Türkçeye aktarılmaya başlandığını belirterek Türkçe yayımlanan Mesnevi kitapları, çevirileri ve içerikleriyle ilgili bilgi verdi.
SLOGAN GİBİ ANILMASI DOĞRU DEĞİL
Son yıllarda çokça artan Mesnevi yayımlarını da bilgi ve kitap kirliliği oluştuğu gerekçesiyle eleştiren Örs, Mesnevi'nin sıradan bir hikaye kitabı olmadığını ve onu anlamak için biraz Kur'an-ı Kerim, hadis, akaid, kelam, İslam tarihi, peygamberler tarihi, klasik Fars ve Arap edebiyatını bilmek gerektiğini söyledi. İlmi ve edebi büyüklüğü dünyaca kabul edilen Mevlana'nın birkaç slogan tarzı sözle anılmasını doğru bulmadığını ifade eden Örs, "Mevlana'nın altın harflerle yazılacak on binlerce sözü olduğu halde nedense böyle bir kısır döngü içindeyiz. Mesela 7 öğüt diye bir şey yoktur, kesinlikle öyle bir söz Mevlana'nın değildir, bakkal dükkanına asılacak sözlerdir onlar. 'Göründüğün gibi ol, olduğun gibi görün', öyle bir şey yok ama Hz. Mevlana'nın çok daha güzel sözleri var" değerlendirmesinde bulundu. Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Örs, daha sonra kitaplarını imzaladı.
SEMİNERLER DEVAM EDECEK
Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Turan Karataş da Kültür Seminerleri'nin gördüğü büyük ilgiden memnuniyet duyduklarını belirtti. Türk kültür hayatında önem arz eden konularda akademisyen ve sanatçıların tecrübe ve bilgilerin katılımcılarla paylaşacağını bildiren Karataş, "İstedik ki seminerler vasıtasıyla daha yolun başındaki genç bilim insanları, her biri kendi alanında öncü bilim ve sanat insanlarını yakından tanısınlar, onlardan yansıyan eda ve tavırları görsünler" diye konuştu. Karataş, seminerlerin sonraki mevsimlerde devam etmesini, yeni konu ve konukları genç bilim insanlarıyla tanıştırmayı amaçladıklarını, bunun yanı sıra ekim ayından itibaren 30 hafta boyunca perşembe günleri "kültür söyleşileri" düzenleyeceklerini ve her söyleşiyi internet ortamında paylaşacaklarını kaydetti. Kültürün önemine dikkati çeken Karataş, küreselleşmenin birçok kültürü yok olmanın eşiğine getirdiğine işaret ederek farklılıklarının ve zenginliklerinin bilincinde olan gençler sayesinde geleceğe güvenle baktıklarını söyledi.
SEMİNER TAKVİMİ
Yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin yetişmelerine ve Türk kültürünü yakından tanımalarına katkı sağlaması amacıyla düzenlenen seminerler, 18 Nisan'a kadar sürecek.
Katılımın ücretsiz olduğu ve katılımcılara seminerler sonunda sertifika verilecek etkinliğin programı ise şöyle:
15 Nisan: Bayram Bilge Tokel, "Türkülerin Dünyası" ve Mustafa Aydoğan, "Edebiyat Dergiciliği"
16 Nisan: Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, "Masallar ve Destanlar" ve Rasim Özdenören, "Okumanın Kültürel Boyutu"
17 Nisan: Hasan Kaçan, "Kültürel Değerlerin Aktarılmasında Mizah" ve Prof. Dr. İskender Pala, "Klasik Şiirimiz"
18 Nisan: Prof. Dr. Müjgan Üçer, "Mutfak Kültürümüz" ve Prof. Dr. Uğur Derman, "Hat Sanatımız"