Kriz, baskıyı arttırıyor

Güncelleme Tarihi:

Kriz, baskıyı arttırıyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2010 00:002dk okuma

İnsan Kaynakları-Rengarenk Kongresi’nde konuşan Hürriyet İK Editörü “Kriz, çalışanın maruz kaldığı baskıyı arttırıyor” dedi.

TÜRKİYE Kalite Derneği (KalDer) Ankara Şubesi tarafından ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezinde, İnsan Kaynakları-Rengarenk Kongresi düzenlendi. Kongrede, İK konusunda çeşitli yöntemler ve uygulama örnekleri ile konuşmacıların bilgi ve deneyimleri, katılımcılara aktarıldı. Güven ve Bağlılık başlıklı Mavi Oturum’a Panel Başkanlığı yapan Hürriyet İK Editörü Serdar Devrim, “Türkiye’de hala insan hayatının ciddi bir değeri yok. Kriz, çalışanın maruz kaldığı baskıyı daha da arttırıyor” dedi.

Sevimsiz tedbirler

Çalışanların önemli bir kısmının, patronlarına ve kurumlarına olan güvenlerini kaybettiklerini belirten Devrim, şunları söyledi: “Çalışanların desteğe en çok ihtiyaç duyduğu kriz döneminde, şirketlerin pek çoğu insan çıkarmaya başlıyor. Yani, çalışanlar açısından otoriter ve sevimsiz tedbirlere başvuruyorlar. Krizleri, sistemin geçici bir arızası olarak görmekten vazgeçmeliyiz.”

Yaptığınız işten zevk alamazsınız

Sağlam karakterli ve güvenilir insana her şeyin öğretilebileceğini belirten İzgören&Akın Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Şerif İzgören ise, “Bir şirket, iyi kalpli olmalı. Ekibinizin size güven duyması şart” dedi. İnsanların, çalıştıkları kurumlara hayatlarını verdiklerini belirten İzgören, “Kurumlar da, çocuklarımızın hayatını garanti altına almak için uğraşmalı” diye konuştu. Saz çalmanın kendisini hayata bağladığını belirten Gazi Hüseyin Özlük, Güneydoğu’da gözlerini ve parmaklarının bir kısmını kaybettikten sonra da çabalayarak saz çalmaya devam ettiğini söyledi ve “Hayata bağlı değilseniz, yaptığınız işten zevk alamazsınız. Üretken de olamazsınız” dedi.

Tedavisi olmayan yabancılaşma

UCUZ işgücüyle uzun vadede başarılı olunamayacağının altını çizen Arçelik Ürün Planlama ve Koordinasyon Direktörü Ahmet Sakızlı da, “Çalışanları kriz döneminde rahatlıkla harcayabiliyorsanız, onların da kuruma bağlılığı azalıyor. İşe bağlılık, bir müessesede olması gereken en önemli özelliklerden biri” dedi. İşe bağlılık ve sadakati, takım olmayla özdeşleştiren Sakızlı, “Takım ruhuna sahip olmayan kurumlarda güven olmayınca herkes tetikte olur ve kimse kolay kolay risk almaz. İletişim problemleri ve yanlış anlama yaygındır. Sistem zaafiyetleri de varsa, süreç sık sık tıkanır” dedi.

Kısıtlandık

Beyaz Oturum’da Renk Ahenk başlığıyla kongrenin kapanış konuşmasını yapan Tiyatro Sanatçısı Ali Poyrazoğlu ise, şunları söyledi: “İnsan kaynaklarını çökerten, tedavisi bulunamamış hastalık yabancılaşmadır. Öncelikle, size sizden haber vermeniz gerekiyor” dedi. İnsan kaynakmarı yönetimi ve iş hayatını esprili bir dille anlatan Poyrazoğlu, “Herkes, ürettiğini ve bilgisini yaşama sunuyor. Ezberi bozma, icat çıkarma denilerek büyütülmüş çocuklarız. Kısıtlandık ve engellendik” dedi.

El yordamıyla yönetim olmaz

YÖNETİMİN bir bilim olduğunu ve el yordamıyla yapılamayacağını ifade eden KalDer Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fahri Altan, “Kongreyi düzenlerken katılımcıların tek tip olmamasını düşündük. İsmini de rengarenk koyduk. Yönetim anlayışında her kurum farklıdır. Bu, yönetimin bir bilim olduğu gerçeğini değiştirmez” dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!