Güncelleme Tarihi:
Devasa bir pazar haline gelen kozmetik endüstrisinin sürekli gelişim ve yenilenme içinde olduğunu vurgulayan Güngör, tüketiciyi etkilemek için insan bilinçaltını irdeleyen psikolojiden yararlanmanın sektörün temel başvuru alanlarından birisi haline geldiğini söyledi. Küresel kozmetik markalarının artık yüzlerce psikolog, nörolog, nörobilim uzmanı istihdam ederek ürünlerini geliştirdiklerini vurgulayan Güngör, bilimsel çalışmalarla da desteklenen araştırmalarda ortaya çıkan bulguları şöyle dile getirdi: “Cilt bakımı, yalnızca cildin sağlığına odaklanan bir rutin olmanın ötesinde, modern toplumda bireylerin kendilerine olan değerlerini ifade etme ve güzellik algılarını şekillendirme sürecinde önemli bir ritüel haline gelmiştir. Kozmetik endüstrisi, bu önemi fark ederek pazarlama stratejilerinde artık nöropazarlama disiplinini önceliyor. İnsan davranışlarını ve tercihlerini anlamak için nörobilim ve psikolojiyi kullanan bu disiplin, tüketicilerin bilinçaltını anlama ve bu bilgiyi pazarlama stratejilerine entegre etmeye odaklanıyor. Beyin görüntüleme teknikleri, biyolojik ölçümler ve psikolojik testler gibi araçlarla oluşturulan mesajlar, tüketicilerin duygusal tepkilerini ve motivasyonlarını hedefliyor. Bu sayede, ürünlerin özelliklerine ve faydalarına odaklanan, kitlesel eski pazarlama stratejilerinin yerini artık kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri alıyor. Markalar bu doğrultuda tüketicilere, bireysel tercihleri ve davranışlarına uygun mesajlarla yaklaşıyor. Renkler, sesler, kokular gibi duyusal unsur tüketiciye fark ettirmeden kullanılarak, tüketiciyle ürün arasında duygusal bağlantılar kuruluyor. Markalar, tüketicilerin zihninde pozitif algı ve olumlu izlenim bırakmak için duyusal deneyimi öne çıkartıyor. Ürün formülasyonu, ambalaj tasarımı, pazarlama stratejileri bu beklentilere göre oluşturulmaya başlandı.”