Güncelleme Tarihi:
Hüseyin ÖZBALI/ELMADAĞ(Ankara), (DHA)- CUMHURİYETİN toplum yapısını yönlendirici uygulamalarının en belirgin örneklerinden biri olan Köy Enstitüleri'nin kuruluşunun 77'nci yılı, ülke çapında anma ve anlama toplantıları yapılarak törenlerle kutlanıyor. 17 Nisan 1939'da kurulmasına başlanan köy enstitüleri, kısa sürede yurt genelinde sayıları 21'e ulaştı. 30 Nisan 2017'de ise son etkinlik, Köy Enstitülü köylü çocuklarının kendi elleriyle kurduğu Hasanoğlan Köy Enstitüsü yerleşkesi içinde bulunan Amfi Tiyatro'da 30 Nisan Pazar günü birçok kurum, dernek ve sivil toplum kuruluşunun katkıları ile kutlanacak.
Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) öncülüğünde yapılan toplantıların en önemli ayaklarını oluşturan Ankara'da, şube başkanı yazar Alper Akçam, Köy Enstitülerinin UNESCO tarafından gelişmekte olan tüm ülkelere örnek eğitim modeli olarak önerilmiş çok önemli bir girişim olduğunu söyledi. Akçam, "Cumhuriyet kuruluşunun eğitimde Anadolu köyüne, kırsalına uzanmak amacıyla oluşturduğu bu girişim, kurucusu İsmail Hakkı Tonguç (Baba Tonguç) öncülüğünde bir kültür devrimine, halk kültürünün adeta yeniden doğuşuna ve evrensel bilgi ve estetikle kucaklaşmasına yol açmıştı. 1924 yılında Cumhuriyetin eğitim ve öğretim sorunlarına çözüm bulabilmek için çağırdığı ünlü ABDli eğitbilimci John Dewey, 1946 yılında Le Monde gazetesine yazdığı yazıda, 'Hayalimdeki okullar Türkiye'de yaşama geçti' demişti. Köy Enstitüleri, aynı zamanda Batı ve Doğu kültürleri arasında kurulmaya çalışılan bir köprüydü. Aşık Veysel'in, Müdami'nin, Daimi'nin, Ali İzzet'in usta öğretici olduğu, hafta sonu şenliklerinde doğaçlama olarak seyirlik köylü oyunlarının oynandığı enstitülerde batı ve doğu klasikleri serbestçe ve birlikte okunuyor, Molier'in Shakespeare'nin oyunları sahneleniyordu.
Her sabah öğrencilerin halk oyunları oynayarak başladığı gün, demircilik, marangozluk, duvarcılık işliklerinde, tarlada tohum ekerek, ekin biçerek, süt sağarak, modern yöntemlerle balıkçılık ve arıcılık yaparak, su yolları açarak, kurulan trafolarda elektrik üretilerek devam ediyor, her öğrenci mutlaka bir müzik aletini çalmayı öğreniyor, derslerin hazırlanmasında ve okul yönetiminde öğretmenlerin yanında öğrenciler de yer alıyordu" dedi.
Alper Akçam, yaparak ve yaşayarak, üretim için öğrenmenin, Anadolu imece geleneğinin okulu olan Köy Enstitüleri'nin kapatılmasının ülkemizin kültürel olarak kolay maniple edilebilecek bir konuma gelmesine yol açtığını da belirtti. Köy Enstitülerinin, eğitim ilkelerinin bugün dünyadaki başarılı eğitim örneklerinde de yaşıyor olduğunu belirten Akçam, Ankara'da yaptıkları yedi ayrı etkinlikle Köy Enstitüleri'nin değişen koşullar ışığında yeniden tartışmaya açmaya çalıştıklarını söyledi. Son etkinlik, Köy Enstitülü köylü çocuklarının kendi elleriyle kurduğu Hasanoğlan'daki Amfi Tiyatroda 30 Nisan Pazar günü yapılacak ve halka açık olacak.
FOTOĞRAFLI