Güncelleme Tarihi:
Başkent’te çekilen Deniz Yıldızı dizisinde ‘Kötü kız’ Yıldız’ı canladıran Gözde Duru, Ankara Hürriyet’in sorularını yanıtladı. Oyunculuğa bilinçli bir şekilde başladığını belirten Duru, İstanbul hayali kuran sanatçılardan olmadığını, her şeye rağmen Ankara’da kalmak için direndiğini belirtti.
- Oyunculuk merakı nasıl başladı?
- Zaten hep yapmak istiyordum. Bilinçli bir karardı. İlkokuldan beri bale ve tiyatro yapıyorum. Üniversiteye kadar da devam ettirdim. Konservatuvar sınavına girdim, kazanamadım. Sinema bölümünü kazanmıştım ve sinemada devam ettim. Bu süreçte de tiyatro yapmak istemediğimi, sinema ve televizyonda yapmak istediğime karar verdim. Okulun başlamasıyla birlikte fotoğraf sanatçılarıyla modellik çalışmaları yaptım, ardından kısa film projelerinde yer aldım. Daha sonra ilk sinema filmimi yüksek lisans yaparken çektim. Ne yazık ki izleyiciyle buluşamadı. Ardından ‘Al Yazmalım’ projesi geldi. Bir sezon boyunca Saliha karakterini oynadım. Al Yazmalım’dan sonra gelen işlerin hepsi İstanbul’daki projelerdi. Bu süreçte Ankaralı olduğuma karar verdim ve bu işi Ankara’da yapmak istedim. Aslında burayı çok özlemiştim ve geri döndüm. Ardından Deniz Yıldızı işi geldi. Halen de dizide Yıldız karakterine hayat veriyorum.
İSTANBUL’U KABUL ETMİYORUM
- Tercihinizi Ankara’da yana kullandınız, doğru kararı verdiğini düşünüyor musunuz?
- Bulunduğum noktadan son derece memnunum. Bu işin merkezi İstanbul dense bile çok kabul etmiyorum. Bu iş her yerde olabilir, Doğu’da da çekiliyor, Karadeniz’de de, Ege’de de. Mekanların çok da bir önemi yok. Mesele projenin nerde size geldiği ve sizin hayatınızı nerde devam ettirmek istediğinizdir. Ben Ankara’da yaşamak istiyordum. Evet bundan sonra daha büyük işler yapmak istiyorsam İstanbul’a gitmek zorundayım ama hayatımı orada kurgulayıp düzenimi orada yaşatmak istemiyorum. Ben Ankaralıyım, İstanbul’a direnenlerdenim.
- Sizin için Ankara neden bu kadar değerli?
- Ben bu şehirde nefes alıyorum. Arabaya bindiğimde ya da bu şehrin sokaklarında gezdiğimde kendimi güvende hissediyorum. Burada temas ettiğim her insan, her mekan ve o ‘her’ dediğimiz şey ne ise, bana buraya ait hissettiyor. İstanbul’da her şeye çok yabancısınız ve 5 dakika sonrasını öngöremiyorsunuz. Çok büyük pasta, çok büyük getirileri olabilir, ama ne kadar çok mutlu olunabilir sorusunun cevabını bana İstanbul veremediği için o yüzden Ankara. Bu şehirde herkes bir şekilde kendi yolunu buluyor, kendinen bir parça buluyor ve herkesin kuyruğu bir şekilde birbirine dolanıyor. Yaşam dediğimiz şey çok kısa ve ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Mutlak mutluluğa nasıl ulaşılabiliyorsa onun peşinde koşulması gerektiğini savunuyorum. O yüzden Ankara’dayım.
ANKARA PAZARLAMAYI BİLMİYOR
- Ankara’nın eleştirilen yanlarından biri de kültürel ve sosyal aktivitelerin pek doyurucu olmamasıdır. Siz bu eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz?
- Doyurmuyor hatta bir o kadar da kısır. Özel tiyatrolar da çok az. Niye yok diye de tartışmamak gerekiyor çünkü bu şehirde bu tüketimi yapacak bir kitle yok belki de. Ekonomisiyle derdi olan bir şehir olduğu için eylemleri tüketecek ekonomik ve manevi enerjileri de yok. Ankara film festivali oluyor ancak kimsenin haberi bile yok. Çünkü bu şehir pazarlamayı bilmiyor, bence en büyük eksiklik bu. Ankara’da en büyük yetersizlik buradan çıkıyor, insanlar bazı şeyleri duymuyor. Bir şehri şehir yapan önemli şeyler kültürel ve sosyal aktiviteleridir. Herkes bir şekilde çalışıyor, bir şekilde para kazanıyor bir şekilde o yemek yeniliyor. Hayatı daha keyifli ve daha önemli yapabilecek ruhani beslenme için, bir şeylerin paylaşılacak bir şey üstünden temellenmesi gerekiyor.
KÖTÜYÜ OYNAMAK ÇOK ZEVKLİ
- Deniz Yıldızı’nda size ödül getiren Yıldız karakterine hayat veriyorsunuz. Kötü kız olarak tanınan Yıldız sizce nasıl biri?
- Yıldız’ı karakter olarak çok sevdim. Bana yakın olan hiçbir tarafı yok ama kendinde olmayanı oynamak çok keyifli. Al Yazmalım’daki Saliha karakteri çok iyi bir karakterdi. Beni orada izleyen çok iyi bir dost ve arkadaş olduğumu söylüyordu. Saliha ile yakın olduğum nokta oydu. Gerçekten bende arkadaşlıklarım konusunda öyleyimdir. Yıldız karakteri kötü bir karakter olarak geldi, çok dişi bir karakterdi. Süreç içerisinde birçok kötülük yaptı ama bir yerde kilitlendi. Küçük küçük iyiliklere sıçramaya başladı. Dizide İkbal karakteriyle kurduğu bağlantıda da o iyi tarafını gördü ve kırıldığı noktaydı. Kötüyü oynamak çok zevkli bir şey. Bendeki özelliği de şöyle; Yıldız rolü bana ödül getirdi. Hem Ankara’da olması hem Yıldız karakterini oynamam hem de ödül almam nedeniyle Deniz Yıldızı’nın hayatımdaki yeri çok başka.