Güncelleme Tarihi:
COVID-19 salgını sırasında bildirilen raporlar, hastalığın sadece solunum yollarını değil, nörolojik sistemleri de önemli ölçüde etkilediğine dikkat çeken Öztürk, “Çeşitli ülkelerden bildirilen çalışmalarla COVID 19 hastalarının yarısından fazlasında çeşitli nörolojik bulgular rapor edilmiştir. Mevcut durumda bildirilen en yaygın belirtiler baş ağrısı, kas ağrısı ve güçsüzlüğü, koku ve tat alma bozukluğu, bulantı ve kusmadır. Daha ciddi vakalarda ve özellikle de daha yaşlı ve hipertansiyon, diyabet gibi risk faktörü olan hastalarda virüsün santral sinir sistemine invazyonu, kan pıhtılaşma eğilimini artırması, inflamasyon etkisi ile nöropatiler, miyopatiler, epilepsi gibi çeşitli nörolojik tablolar yanısıra ve yüzde 5 oranında, akut inme komplikasyonu da bildirilmektedir” dedi. Öztürk şöyle devam etti:
BELİRTİLER TAKİP EDİLMEDİR
“COVID 19 hastalığı geçirmiş olanlarda geç dönem nörolojik belirtiler de takip edilmektedir. Ülkemizde alınan çok ciddi önlemler özellikle de ileri yaş bireyler için riski azaltmaya yöneliktir. Altmış beş yaş üstü bireylerde özellikle serebrovasküler hastalık risk faktörlerinin oldukça yaygın olduğu dikkate alınırsa bu yaş gruplarında önlem ve erken tedavinin önemi daha da belirginleşmektedir. Toplumsal önlemlerin yanı sıra bireysel önlemler ve enfeksiyonu önlemeye yönelik kurallara uyum, bu dönemde hayati önem taşımaktadır. Diğer önemli bir nokta da bütün dünya da sağlık otoritelerince dikkat çekildiği üzere, mevcut kronik risk faktörlerinin, bu zor sağlık ortamında da düzenli ve özenli devam ettirilmesinin çok önemli olduğudur.
BÜTÜN OLARAK ELE ALINMALI
“Toplum sağlığı açısından günümüz koşullarında salgın hastalıklara yaklaşımda olduğu gibi, nörolojik hastalıklara sahip kronik hastaların yanı sıra sağlıklı ve risk altındaki toplumu da korumaya yönelik, ileriye dönük güçlü stratejileri de gerektirmektedir. Toplumun risk faktörlerini azaltacak yaşam tarzı değişiklikleri konusunda aydınlatılmaları ve bu konuda toplumun bütün organlarının uygun ortamı hazırlaması ve sürdürmesinin ilaç tedavileri kadar etkili olduğu kanıtlanmıştır. Okullardan başlamak üzere sebze ve meyveyi yeterince içeren doğru beslenme alışkanlıklarının edindirilmesi, sigara ve alkol kullanımının önlenmesine yönelik bilgilendirme, fiziksel aktiviteyi artıracak aktiviteler ve ortamların sağlanması, hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalıklarının düzenli kontrolü ve uygun tedavisi, obeziteyi önleyecek stratejiler sadece sağlık merkezleri ile değil, okullar, parklar, spor merkezleri, halk eğitim stratejileri ile bir bütün olarak ele alınmalıdır. “