Mehmet Uğur Yüksel
Oluşturulma Tarihi: Eylül 30, 2011 00:00
Korku filmi tutkunları bu hafta sinemadan çıkamayacak. Daniel Craig ve Rachel Weisz aşkının filizlendiği Korku Evi, kült yönetmen Kevin Smith’in ilk korku denemesi Şeytanın İni ve Türkiye’den Mühürlü Köşk haftanın korku filmleri?
Adana’dan yönetmen ödüllü Eylül, kentli insanların iletişimsizliklerine dair yeni bir söz söyleyemeyen başarısız bir ilk
film. Haftanın en iyi seçeneği ise Woody Allen’dan geliyor ve Paris’te Gece Yarısı edebiyat ve resim tutkunlarını baştan çıkarıyor.
Kentli insanın bunalımlarıEylül
Yönetmen: Cemil Ağacıkoğlu
2011/Türkiye/90’
Adana Film Festivali’nde “Yönetmen”, “Kadın Oyuncu” ve “Kurgu” dallarında ödül alan Eylül çok gecikmeden bu hafta gösterime giriyor. Akciğer hastalığı nedeniyle hastaneye yatırılan karısı Aslı’yla aralarındaki buzdağını aşamayan Yusuf’un hastanede tanıştığı Elena’yla yakınlaşmasını anlatan Eylül, kentli insanın iletişimsizlikleri ve yalnızlıkları üzerine bir film. Ödüllü kısa filmleriyle tanınan ve daha çok fotoğrafçılık geçmişiyle bilinen Cemil Ağacıkoğlu bu ilk kurmaca uzun filminde şaşırtıcılıktan uzak bir yönetmenlik sergiliyor. Ağacıkoğlu’nun filmi özellikle 80’ler Türkiye sinemasının kentli insanın yalnızlık ve bunalımlarını anlatan filmlerini hatırlatıyor ve bu duruma dair yeni bir söz söylemediği gibi kendi sessizliğinde boğuluyor.
Korku filmi tutkunlarınaKorku Evi (Dream House)
Yönetmen: Jim Sheridan
2011/ABD/92’
Bu hafta gösterime üç korku filmi birden giriyor. Bunlardan ilki, Babam İçin (In the Name of the Father), Sol Ayağım (My Left Foot: The Story of Christy Brown) filmleriyle tanıdığımız İrlandalı yönetmen Jim Sheridan’dan geliyor. New York’ta başarılı bir yayımcı olan Will’in karısı ve iki kızıyla birlikte New England’ın sessiz kasabasına yerleşmelerini, bir süre sonra taşındıkları evde bir anne ve çocuklarının öldürüldüğünü öğrenmelerini anlatan Korku Evi, yönetmen ve oyuncular arasında sette yaşanan gerilimler ve Daniel Craig ve Rachel Weisz arasında filizlenen aşk haberleriyle epeydir gündemdeydi. Filme dair gelen yorumlar ise pek iç açıcı değil ne yazık ki?
Şeytanın İni (Red State)
Yönetmen: Kevin Smith
2011/ABD/96’
Haftanın diğer seçeneği ise yine usta bir yönetmenin elinden çıkma ve yine başarısız bulunan bir film. Kült yönetmen Kevin Smith’in korku türünde çektiği ilk film olan Şeytanın İni, üç lise öğrencisi gencin internet üzerinden gelen bir seks davetiyesi üzerine gittikleri buluşmada, yaşayış tarzlarını onaylamadıkları insanlara türlü işkenceler yapan gizli bir tarikatla karşılaşmalarını anlatıyor.
Mühürlü Köşk
Yönetmen: Serkant Yaşar Kutlubay
2011/Türkiye/89’
Listenin sürprizi ise Türkiye’den geliyor. Bir Katilin Anatomisi (2010), İblis: Cadı Kanı (2010), Anal Kız (2004) gibi absürde kayan korku filmleriyle tanınan Serkant Yaşar Kutlubay son filmi Mühürlü Köşk, polislerden kaçan bir çetenin mühürlü bir köşke sığınmasını ve buradaki lanetli ruhlarla karşılaşmalarını konu ediniyor. Kimilerine ilginç ve eğlenceli gelebilecek olan filmde İblis’i canlandıran Sibel Gökçe’nin yorumu neyle karşılaşacağınızı açıklıyor: “Çekim yaptığımız perili köşkte iki cinayet işlenmiş. Ekipteki kızlar sürekli serap görüyor, garip sesler ve inlemeler falan. Devamlı paranormal aksiyondayız.”
Woody Allen’dan Paris güzellemesi
Paris’te Gece Yarısı
Midnight in Paris
Yönetmen: Woody Allen
2011/ABD-İspanya/94’
Woody Allen’ın tutkunu olduğu New York’a eşdeğer gördüğü için Paris’te çektiği ve Charlie Chaplin’in Şehir Işıkları filmine bir sevgililer günü hediyesi olarak tasarladığı Paris’te Gece Yarısı, edebiyat ve resim tutkunlarını baştan çıkaracak bir film. Gençliğinde Hemingway ve Fitzgerald gibi önemli bir yazar olmak isteyen ama kendini Hollywood’da senaryo yazarken bulan Gil ve nişanlısı Inez, Inez’in babasının iş gereği Paris’e gelmesini fırsat bilip, küçük bir tatil için ‘aşk şehri’ kaçamağı yaparlar. Başta her şey eğlence dolu bir tatilden ibaretken, özellikle Gil’in Paris caddelerinde gece yarısı yaşadığı gerçek üstü maceralar sadece onun değil tüm ailenin hayatını değiştirecektir. Allen tutkunları zaten kaçırmayacaktır ama bir daha birarada göremeyeceğiniz Owen Wilson, Rachel McAdams, Marion Cotillard, Kathy Bates ve Carla Bruni’li kadrosu için bile izlenmesi gereken bir film.