Selma KASAP/A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 2007 00:00
Geleceğin bilimi olarak adlandırılan nanotıp konusunda Gazi Üniversitesi yeni bir mekez kuruyor. Tıp uygulamalarını değiytirebilecek teknolojinin üretileceği bu merkez, KOBİ’ler ve yatırım kuruluşları arasında işbirliğinin Türkiye’deki ilk örneği olma özelliğini taşıyor.
GAZİ Üniversitesi, geleceğin bilimi olarak adlandırılan "nanotıp" konusunda tıbbi tüm uygulamaları değiştirebilecek teknolojinin üretileceği merkezi Ankara’da kuruyor.
İleri teknoloji gerektiren çalışmaların yapılacağı merkezde, başta kanser araştırmaları olmak üzere tıbbi görüntüleme sistemleri, rejeneratif tıp ve güdümlü ilaç dağılım sistemleri konularında nanoteknoloji araştırmaları hayata geçirilecek.
Merkezde yürütülecek çalışmalar, üniversiteler, araştırma merkezleri, hastaneler, sanayi kuruluşları, KOBİ’ler ve yatırım kuruluşları arasında nanotıpla ilgili iş birliğinin Türkiye’deki ilk örneği olması bakımından da önem taşıyor.
ALTYAPI ÇALIŞMASI : Proje Koordinatörü Dr. Gürer Budak, nanotıbbın, nanoteknolojinin sağlığa uygulanışını ifade eden yeni bir bilimsel alan olduğunu söyledi. Nanotıbbın şimdiye kadar uygulanan tıbbi yöntemlerde önemli kavramsal değişiklikler yapması ve farklı tanı-tedavi alternatifleri sunması nedeniyle tüm dünyada üzerinde en çok çalışılan konulardan birisi haline geldiğini belirten Budak, bu yeni gelişen bilim dalı ile ilgili olarak Gazi Üniversitesi’nde büyük bir altyapı çalışması başlattıklarını bildirdi.
TANI VE TEDAVİDE KULLANILACAK : Budak, DPT desteğinde Gazi Üniversitesi Gölbaşı Kampüsü’nde yakında yapımı tamamlanacak olan Nanotıp Araştırma Merkezi’nde, nanoteknoloji ve tıp alanlarında pek çok projenin yürütüleceğini anlattı. Dr. Budak, merkezde yapılacak çalışmalardan elde edilecek bilimsel veriler ve geliştirilecek ürünler sayesinde, belirli hastalık modellerinin tanı ve tedavisinde kullanılabilecek yeni yöntemlerin geliştirileceğini, bu sayede toplumun hem koruyucu hem de tedavi edici sağlık hizmetleriyle ilgili beklentilerinin karşılanmasında büyük adımlar atılacağını ifade etti. Projenin, belirli tıbbi uygulamalar için organize edildiğini anlatan Budak, başlıca araştırma konularının tıbbi görüntüleme sistemleri, rejeneratif tıp ve güdümlü ilaç dağılım sistemleri olduğunu kaydetti. Budak, dünyada bu alanlarda yapılan çalışmalar sonucunda önümüzdeki 15-20 yıl içinde tıbbi tüm uygulamaları değiştirebilecek devrim niteliğinde birtakım yeniliklerin ortaya çıkacağını anlattı.
BEYİN GÖÇÜNÜN TERSE ÇEVRİLMESİ : Projenin, üniversiteler, araştırma merkezleri, hastaneler, sanayi kuruluşları, KOBİ’ler ve diğer yatırım kuruluşları arasında nanotıpla ilgili başlatılan işbirliğinin ilk örneği olması bakımından önem taşıdığını kaydeden Budak, şöyle konuştu: "Bu kapsamda Bilkent Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezi ile ülkemizdeki ilaç sektörünün çok ileri teknoloji kullanılarak oluşturulmuş laboratuvarları ve yetişmiş insan kaynağımız, yeni bir bütçe gerektirmeden ortak bir projede bir araya getirilmiş olacak. Ayrıca halen yurt dışındaki üniversite ve merkezlerde görev yapan Türk bilim adamlarının projeye bizzat katılmaları sayesinde, şimdiye kadar alışılmış ’beyin göçü’ kavramı tersine çevrilmeye başlanacaktır."
AB ülkeleriyle ortak çalışma
AB Nanotıp Teknoloji Platformu üyesi olan Budak, Türkiye’nin AB ile entegrasyon aşaması içinde bulunduğu bir dönemde nanotıpla ilgi çalışmaların önemine dikkati çekerek, üye ve aday ülkelerin temsilcilerinden oluşan AB nanotıp teknoloji platformu aracılığı ile değişik ülkelerle bilimsel iş birliği kurabildiklerini, bu sayede nanotıp çalışmaları için ayırmayı planladığı araştırma bütçesinden pay alabilme olanağının da ortaya çıktığını söyledi. Budak, Gazi Üniversitesi tarafından koordine edilen projenin uygulamaya geçmesiyle Türkiye’nin, AB’ye üye ve aday ülkeler içinde nanotıp konusunda çalışmaların yürütüldüğü belli başlı merkezlerden biri olacağını vurguladı.