Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2008 00:00
Kızılırmak suyunun sağlığa etkileri İnşaat Mühendisleri Odası’nda düzenlenen toplantıda masaya yatırıldı.
ANKARA’nın su sorunu, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’nda yapılan toplantıda masaya yatırıldı. TMMOB İnşaat, Çevre ve Kimya Mühendisleri Odaları ile Ankara Tabip Odası’nın katıldığı toplantıda, Kızılırmak suyunun sağlıklı olmadığı ifade edildi.
Toplantıda konuşan Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Vahide Bilir, "Yerel yöneticilerin, bilimsel destek alabilecekleri kuruluşlarla birlikte çalışmaları gerekiyor" dedi. Bilir, sözlerine şöyle devam etti:
"Ankara’nın barajlarında artık dip suyu var. Dip suyu, çok tehlikeli, kimyasal metal zehirlenmesi yapabilecek atıkları içerir. Ankara’daki arıtma tesislerinin yeniden gözden geçirilmesine ve teknik destekle geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu kentte yaşayan herkesin sağlıklı, içilebilir ve kullanılabilir suya sahip olması gerekir."
CİDDİ KAYGILARIMIZ VAR
İçme sularındaki kirliliğin kısa ve uzun vadeli sorunlara neden olacağını ifade eden Bilir, "Kısa vadeli sorunlarımız ishaller, ani ortaya çıkan hastalıklardı ve bunları yaşadık. Biz uzun vadede çok ciddi kaygılar taşıyoruz. Melih Gökçek’in başkanlıkta kalıp izleyemeyeceği kadar uzun vadede çıkacak hastalıklar var. Civa zehirlenmesi, kurşun zehirlenmesi gibi" dedi. Bilir, "Bilimsel çerçevede, üzerimize düşenleri yapmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
BİLİM ADINA HAKSIZLIK
Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Ali Çetin de, Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasında yaptığı basın açıklamasında, DSİ Genel Müdürlüğü’nün 2005 yılında yayımladığı ve Kızılırmak üzerine kurulu bulunan "Hirfanlı ve Kesikköprü Baraj Gölleri ve Havzalarında Kirlilik Araştırması Raporu"nu hatırlattı. Raporda söz konusu barajlarda yapılan kirlilik araştırmaları kapsamında suların bakteriyolojik açıdan ikinci kalite olduğu, içme suyu olarak kullanılamayacağının belirlendiğini ileri süren Çetin, şöyle konuştu:
"Kızılırmak suyuna 1. kalite sudur demek açıkça yalan söylemektir. O nedenle ’Su verildikten 15 gün veya bir ay sonra bazı sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin hastalık yaygarası koparma kararı aldıkları’ yalanını söylüyorlar. Çünkü zehirli Kızılırmak suyu ile birlikte hastalıkların artacağını kendileri de biliyorlar. Şimdiden çamur atıyorlar."
Balıklar bile yaşamıyor
Kızılırmak suyunun balıklar için bile tehlikeli olduğunu ifade eden İMO Ankara Şube Başkanı Nevzat Ersan ise, "Melih Gökçek, balıkların bile yaşayamadığı suyu Ankaralılara içirmeye çalışmaktadır. Gökçek, Kızılırmak suyunun arıtılması ile ilgili bir çalışmanın şimdilik düşünülmediğini ifade etmiştir" dedi. DSİ’nin Kirlilik Araştırması Raporu’ndan bahseden Ersan, "Raporda, Kızılırmak Nehri’nin klorür, sülfat ve sertlik değerlerinin yüksek olduğu, bu değerlerin ileri arıtma teknikleri kullanılmadan düşürülemeyeceği ifade ediliyor" dedi. Ersan, Kızılırmak suyunun yüksek değerlerinin özellikle bebek ve çocuk sağlığını tehdit edeceğini kaydetti.