Güncelleme Tarihi:
Bahar DEMİREL / ANKARA, (DHA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti ile MHP'nin üzerinde mutabık kaldığı, cumhurbaşkanlığı sistemini de içeren anayasa değişikliği teklifine ilişkin "Yapılan bir rejim değişikliğidir, sistem değişikliği değildir. Bir partinin mutfağında anayasa hazırlanırsa toplumsal uzlaşı belgesi olma niteliğini kaybeder" dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, ayrıca kardeşi Celal Kılıçdaroğlu ile yaptığı açıklamalar hakkında görüşmediğini belirterek, "Benim düşüncelerimi, benim kardeşim beğenmeyebilir. Ben buna saygı gösteririm. Ama birisi cebine para koydu ve 'Çık bunu söyle' dediğinde söylediyse kimse kusura bakmasın. Alır kapının önüne koyarız" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Adana mitinginde bazı tutuklu gazetecilerin isimlerini sayması üzerine parti içinden gelen tepkiler ve iktidarın bu konudaki eleştirileri sorulan Kılıçdaroğlu, "Orada 3 değil, 13 isim de olabilirdi. Bu ülkenin hapishanelerinde 146 gazeteci var. İmkanım olsa 146 gazeteciyi de sayardım. Biz bir ilkeden yola çıkıyoruz. Demokrasisi gelişmiş bir ülkede yazı yazdı, diye gazeteci tutuklanmamalı. Eğer siz gazeteciyi tutuklayacaksınız hangi demokrasiden söz edeceksiniz? Bu ayıbı Türkiye taşımamalı. Demokrasiyi savunmak zorundayız" diye konuştu.
"YAPILAN BİR REJİM DEĞİŞİKLİĞİDİR"
CHP'nin cumhurbaşkanlığı sistemini nasıl gördüğü soruşan Kılıçdaroğlu, "Yapılan bir rejim değişikliğidir, sistem değişikliği değildir. Bu ülkenin 140 yıllık parlamenter sistem geleneği var. Burada aksayan yönler var ve düzeltilebilir. Biz bunlardan tamamen vazgeçeceğiz. Bir kişi için oturacağız, tüm rejimi değiştireceğiz. Bu doğru değil. Anayasalar tüm demokrasilerde toplumsal uzlaşma belgeleridir. Anayasalar, bir partinin mutfağında hazırlanmaz. Bir partinin mutfağında anayasa hazırlanırsa toplumsal uzlaşı belgesi olma niteliğini kaybeder" dedi.
"BU ORTAMDA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ Mİ OLUR?"
AK Parti'nin, MHP ile de mutabık kaldığı anayasa değişikliğine ilişkin teklifi hakkında görüşleri sorulan Kılıçdaroğlu, "Dayatma kültürüyle anayasa yapılmaz. Oturdu 2 parti anlaştılar, şimdi anayasayı yapacağız, millete anlatacağız. Dünyanın hangi ülkesinde OHAL olan bir ülkede anayasa değişiyor? İnsanlar düşüncelerini açıklamaktan korkuyor. Üniversiteleri suskun olan bir ülkede sağlıklı anayasa hazırlanamaz. Hangi hukuk fakültesi dekanı korkudan konuşabilir? Hangi akademisyen konuşabiliyor? Hiç kimse konuşamıyor. Türkiye'de medya özgürlüğü yoktur. Özgürce düşüncelerini ifade etmek isteyenler zaten kendilerini şu veya bu şekilde ya mali baskı altında veya hapishanede buluyorlar. Bu ortamda anayasa değişikliği mi olur?" açıklamasında bulundu.
"KENDİ PARTİSİNİN CUMHURUNUN BAŞKANI OLACAK"
AK Parti'nin belirlediği anayasa uzlaşma komisyonunun çalışmalarını hatırlatan CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "60 madde üzerinde şöyle veya böyle bir uzlaşmada sağlandı. Bu 60 maddeyi gelin görüşelim, yasalaştıralım dedik; ama olmadı. Türkiye, anayasa değişikliğiyle bir rejim değiştiriliyor, daha baskıcı bir yönetim gündeme geliyor ve devletin sigortası ortadan kalkıyor. Cumhurbaşkanlığı, devletin sigortasıdır. Eğer bir evde sigorta atarsa olmaz, karanlıkta kalırız. Devletin kurumları uyum içinde çalışmıyorsa, iktidar ve muhalefet temel bir konuda anlaşamıyorsa hakemlik yapacak bir kişiye ihtiyaç vardır. Bizim demokratik sistemimizde bu pozisyon cumhurbaşkanına biçilmiştir. Şimdi cumhurbaşkanı siyasi taraf olacak. Nerede cumhurun başkanı olacak? Belli bir siyasi partinin üyesi, nereden cumhurun başkanı olacak? Kendi partisinin cumhurunun başkanı olacak o zaman. Vatandaşı kandırıyorlar. Halkı kandırmasınlar"
"PARLAMENTER SİSTEMİN NERELERİNİN AKSADIĞINI BİLİYORUM"
Parlamenter sistemin aksayan yönlerine ilişkin görüşleri olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "En çok değişikliğe uğrayan anayasa 1982 anayasasıdır. Şimdi bir darbe gerçekleşti. Darbe sonrası tekrar o anlayışı tahkim etmek için anayasaya hükümler konuyor. Kenan Evren'den hiçbir farkları yok. Sistemin aksayan yönlerini var. Düzeltmemiz gerekiyor. Bir araya gelip, düzeltelim. Ben biliyorum parlamenter sistemin nerelerinin aksadığını. Benim görüşüm var. Oturup tartışırız, konuşuruz. Anayasa hukukçuları gelirler, onlara danışırız. Sonunda herkesin üzerinde uzlaştığı bir hukuk metni ortaya çıkar" dedi.
'FATİH GÜRSUL' AÇIKLAMASI: NABIZ TUTUYORDU, BİR ÜCRET ÖDEMİYORUZ
Danışmanlarından Fatih Gürsul'un İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı üzerine, FETÖ'den gözaltına alınmasıyla ilgili Kılıçdaroğlu, "Bizim özel bir istihbarat örgütümüz yok. Benim bir danışmanım şu an gözaltında, doğrudur; ama gönüllü danışmanlık yapıyor. Üniversitede hoca, gönüllü çalışıyor. Miting öncesi nabız tutuyordu belli bir ekiple ki biz bunlara da herhangi bir ücret ödemiyoruz. FETÖ operasyonundan sonra 3 arkadaşımızın ismi medyaya yansıdı. Sayın Başbakan beni ziyarete geldiğinde kendisine söyledim. Bizim istihbarat örgütümüz yok. Bu 3 arkadaşın Gülen cemaatiyle bağlantıları nedir, biz onları da bilmiyoruz. Kendisi not aldı. Dedi ki 'Bu konulara biraz daha dikkatle bakalım ve bilgilendirelim'. Şu ana kadar bize gelen herhangi bir bilgi yok" diye konuştu.
KARDEŞİYLE İLGİLİ AÇIKLAMA: CEBİNE PARA KOYUYORLAR, 'ÇIK ŞUNU YAP' DİYORLAR
Celal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları üzerinden kardeşiyle bu konuda bir görüşme yapıp yapmadığı sorulan CHP lideri Kılıçdaroğlu, kardeşiyle görüşmediğini belirterek, şöyle konuştu: "Kardeşim küçük bir çocuk değil. Dolayısıyla onun illa benim siyasi görüşümü desteklemesi gibi bir durum da söz konusu değil. Her birimiz bağımsız birer bireyiz. Bizim Didim Belediyesi, Didim'e olağanüstü hizmetler veriyor. Kıyıyı temizledi, açtı. Didim'de iki tane yüksek bina var. Bu binaların yıkılması lazım. O binaların sahipleri, parayla insan satın alıp, bize saldırtmanın yollarını arıyorlar. Bu kadar açık, net söylüyorum. Cebine para koyuyorlar, 'Çık şunu yap' diyorlar. Onlar yapılıyor. O kişinin etrafındaki insanlara bakın, göreceksiniz o müteahhitin yandaşları"
"ALIR KAPININ ÖNÜNE KOYARIZ, BUNUN KARDEŞLİKLE İLGİSİ YOK"
'Kardeşinize de bu insanlar tarafından para verildiğini mi söylüyorsunuz?' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Benim ne söylediğimi siz de anladınız herkes de anladı. Soyadı Kılıçdaroğlu olan kim olursa olsun, yakın uzak akrabam; bir belediyeye gidip, çıkar amaçlı öneri götürüp veya bana şunu verin, an 'Kapının önüne koyun' dedim. Hiçbir tereddütüm yok. Benim düşüncelerimi, benim kardeşim beğenmeyebilir. Ben buna saygı gösteririm. Ama birisi cebine para koydu ve 'Çık bunu söyle' dediğinde söylediyse kimse kusura bakmasın. Alır kapının önüne koyarız. Bunun kardeşlikle ilgisi yoktur. Bunun temelinde ahlak yatar. Bana sordular 'Ağabeyinizle sorununuz var mı?' Ağabeyim olmadığı için ağabeyimle sorunum yoktur, demiştim"
'BAHÇEKAPILI' TEPKİSİ: NEDEN CUMHURBAŞKANI KONUŞTUKTAN SONRA BUNLAR OLUYOR?
TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı'nın Almanya'da pasaport ve kimlik kartlarının da içinde bulunduğu çantasının çalınmasının ardından havaalanında Alman polisleri tarafından alıkonulmasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Sen kalkacaksın Türkiye Cumhuriyeti'nden bir parlamenteri alacaksın, 45 dakika bir yerde tutacaksın. Bunu kabul etmem. Karşıtlığını anlarım. Karşıtlık yaparken, 'Her yabancıyı tutup da Alman diye sorgulayalım'. Bu olmaz. Ayağınıza kurşun sıkmış olursunuz. Cumhurbaşkanı söyledikten sonra bunlar oluyor. Zaten sorun da orada. Türkiye'yi yöneten başbakan yok, bakanlar yok. Neden Cumhurbaşkanı konuştuktan sonra bunlar oluyor da Dışişleri Bakanı niye yapmıyor bunu?" açıklamasında bulundu.
'FIRAT KALKANI' AÇIKLAMASI: EN BÜYÜK KAYBI TÜRKMENLER YAŞADI
Fırat Kalkanı harekatı üzerinden Türkiye'nin dış politikasını eleştiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Dış politikada, AKP hükümetleri, Türkiye Cumhuriyeti'ne tarihin en büyük yenilgisini yaşatmışlardır. Ortadoğu'da devletlerin iç işlerine müdahale ettiler. Hatta Sayın Cumhurbaşkanı dilini tutamadı, 'Bizim oraya gidişimiz Esed'i yıkmak' dedi. Bir gün sonra 'Oraya Esed'i yıkmak değil terör için gittik' dedi. Bu tatmin etmedi Putin'i. Erdoğan'ın açıklamasını istedi. Erdoğan çıktı. 'Evet biz oraya bir kişi için değil, terör için gittik' dedi. Bir ülkenin cumhurbaşkanına bir başka ülkenin devlet başkanı ayar vermemelidir. Her gün şehitlerimiz geliyor. Ne işimiz var bizim orada? El Bab, Halep, Musul niye gidemiyoruz? Bütün o bölgeye bakın, en büyük kaybı Türkmenler yaşadı"