Güncelleme Tarihi:
ANKARA, (DHA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Artvin'de CHP konvoyuna yönelik gerçekleştirilen terörist saldırıyla ilgili "PKK, ana muhalefet partisi liderinin bir suikaste kurban gitmesi Türkiye'yi daha fazla karıştıracaktır, diye düşünmüş olabilir. PKK Türkiye'nin çıkarlarını savunan bir örgüt değil. Kendi hedefleri var. Daha istikrarsız bir ortam yaratmak için terör eylemlerinde bulunuyor" dedi.
"BU FELSEFEDEN UZAKLAŞTIKÇA BAŞIMIZ HEP BELAYA GİRMİŞTİR"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te Hakan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Saldırının ardından AK Partili bir gencin kendisi için hazırlayarak, sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yayınladığı klip hakkında konuşan Kılıdaroğlu, "Dün izledim. Oldukça güzel yürekten kutluyorum. Muhalefettin her söylediği yanlış iktidarın her söylediği doğru şeklindeki bir algıdan Türkiye'nin kurtulması lazım. Biz ortak aklı egemen kılar ve Türkiye'yi gerginliğin ve kutuplaşmanın ötesine taşırsak o zaman daha rahat konuşabiliriz. Çünkü akıl akıldan üstündür diye bir atasözümüz var. Sonuçta ülkenin sorunları var. Ve bu ülke bizim ülkemiz. Gideceğimiz başka bir yerde yok. O halde kendi ülkemizi kalkınması, terörün bitirilmesi, bütün dünyada saygınlık kazanması, bölgesinde sorun çıktığı zaman başvurulan bir ülke olması bizim en büyük arzularımızdan birisidir. Bu devleti o amaçla kurduk zaten. Yani cumhuriyet o anlayışı üzerinde inşa edildi. Felsefesi, kurucu felsefesi de budur. Bu felsefeden uzaklaştıkça başımız hep belaya girmiştir" ifadelerini kullandı.
"BİRDENBİRE SİLAHLAR PATLADI"
Artvin'de kendisinin de yer aldığı CHP konvoyuna yapılan saldırıyı değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Daha önce Ardanuç Belediye'mizin yeni binası yapılmıştı bu binayı açacaktık. Herhangi bir sorun yoktu. Dar bir vadiden giderken birdenbire araçlar durdu. Gözlemlediğim kadarıyla araçlardan güvenlik görevlileri çıktılar bize dikkatli olmamız yönünde uyarı yaptılar. Bizim bulunduğumuz araç dağın yamacına iyice yaklaştırıldı, bir önlem olarak. Birdenbire silahlar patladı ateş ediliyordu tam vadinin ortasındaydık ne olduğunu merak ettik PKK olduğu o anda söylendi bir süre sonra bir ambulans hızla geçti sorduğumuzda yaralıların olduğu söylendi. Arkasından tekrar bir çatışma oldu. Koruma bir roketatar galiba füze ile bize saldırı olabileceğini oraya ateş ettiğini onu vurduğunu söyledi. uzun süre beklememizin bize riskli olduğu ifade edildi ve bir zırhlı araç geldi ve Şavşat'a yakın bir yere gitmemiz gerektiği söylendi. Jandarmaya ait bir araç. Çatışmalardan bir süre sonra geldi. Oradan karayollarının bulunduğu bölgeye gittik sonra orada sayın cumhurbaşkanı ve başbakan aradı. İlk arayan Efkan Ala Bey oldu. Her türlü önlemi aldıklarını ifade etti. Diğer bakanlar, genel başkanlar aradı. HDP de aradı. Selahattin bey ben Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeyim yeni duydum dedi. Arkasından bize karayollarının bulunduğu yerin de güvenlikli olmadığı söylendi. Bunun üzerine güvenlik güçleri oradan ayrılıp Şavşat'a gidelim dediler ve Şavşat'a kaymakamlığa gittik. Bir süre sonra Efkan Bey tekrar aradı ve helikopter tahsis ettiklerini ifade ettiler. Biz tabi Ardanuç'a gitme kararlılığımız vardı helikopteri kullandık ve Ardanuç'a gittik. Ardanuç'ta mitingimizi yaptık oradan Artvin programımız vardı fakat gecikme fazla olduğu için uçağı kaçırmayalım diye Erzurum'dan Ankara'ya döndük" diye konuştu.
"PKK, TÜRKİYE'NİN ÇIKARLARINI SAVUNAN BİR ÖRGÜT DEĞİL"
Kendisine yapılacak suikast konusunda uyarıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz sonrası beni suikast yapabilecekleri konusunda uyarmışlardı. Yenikapı Mitingi sonrası bana gelen istihbaratta; 'Her zaman oturduğunuz odanın ışığı açık kalsın. Siz diğer odada oturun ama elektriği açmayın' dediler. Ancak biz buna uymadık. Daha sonra İçişleri Bakanlığı'ndan arandı. Koruma sayısı arttırıldı. Ardanuç'a giderken daha önce görmediğim uzun namlulu silahları gördük. PKK, ana muhalefet partisi liderinin bir suikaste kurban gitmesi Türkiye'yi daha fazla karıştıracaktır diye düşünmüş olabilir. PKK, Türkiye'nin çıkarlarını savunan bir örgüt değil. Kendi hedefleri var. Daha istikrarsız bir ortam yaratmak için terör eylemlerinde bulunuyorlar. Teröre karşı bütün kesimler bir araya gelmeli. Terörden hepimiz şikayetçisiyiz. Selahattin Bey beni arayıp geçmiş olsun dileğinde bulundu 'Terörü lanetliyoruz' dedi. Bu çok önemli" dedi.
"YAZAR VE SANATÇILAR TUTUKLU OLDUĞU SÜRECE DARBE KARŞITI SÖYLEMİ KİMSE ANLAMAZ"
Gazete ve televizyonların siyasi kararla değil, mahkeme kararlarıyla kapatabileceğini belirten CHP lideri Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Biz ilke olarak hiçbir yayın organının susturulmasını istemeyiz. Gazetelerin televizyonların kapatılmasını doğru bulmayız. Siyasi kararla değil ancak mahkemeler kapatabilir. Kanun hükmünde kararnamelerle kapatıldı. Yazar Aslı Erdoğan tutuklanmamalıydı sadece düşüncelerini aktardı. Bu insanların tek silahları kalem. Yazar ve sanatçılar tutuklu olduğu sürece darbe karşıtı söylemi kimse anlamaz"
"BU KİŞİ ŞU ANDA FETHULLAHÇI TERÖR ÖRGÜTÜ'NÜN ARAŞTIRILMASINDA GÖREVLİ"
Komisyonlara üye seçerken daha dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Siz eğitim sisteminin tümünü bir terör örgütüne teslim etmişsiniz. Bunun bir sorumlusu yok mu? Komisyon kuruldu Adalet ve Kalkınma Partisi'nden görevlendirilen milletvekillerinden ikisi Fethullah Gülen'e olağanüstü övgüler yapıyorlar. Hele birisi Gülen'in son bin yılın en büyük Türk büyüklerinden olduğunu söylüyor. İzmir’deki bir gazetede yazdığı köşe yazısında. 17-25 öncesi. Bu kişi şu anda Fethullahçı Terör Örgütü'nün araştırılmasında görevli. İsim vermeyeceğim. İzmir milletvekili. Bir komisyona üye seçerken daha etik davranmak gerekirdi"
"'EY ABD, EY RUSYA, EY AB, EY İSRAİL' DENDİ, HEPSİNDE YENİLGİYE UĞRADIK"
Dış politikada ağır yenilgilerin yaşandığını savunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Bu konularda konuşmak için elinizde verilerin olması lazım. Bizim elimizde veri yok. Ama Amerika'nın Türkiye üzerindeki etkisini ve gücünü biliyoruz. Türkiye bir NATO üyesidir. Burada NATO üsleri var. Bizim bir ortaklığımız da var. Dış politikayı iç politika malzemesi olarak kullanırsanız çok büyük yanlış yapmış olursunuz. Dış politika için çok dikkatli bir dil kullanmak gerekir. Buna diplomasi dili denir. Tipik örneğini rahmetli Bülent Ecevit'ten vermek isterim. Abdullah Öcalan Suriye'deydi. Baba Esad'a 'Siz bunları koruyorsunuz' dediler. Hangi evde kaldığını nerede kaldığını bütün belgeleriyle ortaya koydular hep onlar inkar ettiler. Ecevit bir kuvvet komutanını gönderdi sınıra ve gayet net de açıklama yaptı; Suriye'ye gireceğiz ve dönemin Mısır başkanı geldi ona açıklama yapıldı, Mısır başkanı Şam'a gitti ve Türkiye'nin çok ciddi olduğunu söyledi ve Öcalan Şam'dan çıktı. Ecevit diplomasiyi sonuna kadar kullanır en son noktada gerekeni yapardı. Erdoğan ile arasında çok fark var. Erdoğan çok şey söyleyen ama sonuç alamayan bir kişilik. 'Ey ABD, ey Rusya, ey AB, ey İsrail' dendi. Hepsinde çok kötü yenilgiye uğradık. Dış politikada en ağır yenilgileri yaşıyoruz. Türkiye'nin Cerablus'a girmesini bu konuda Suriye'ye, Rusya'ya ABD'ye bilgi verilmesini olumlu karşılıyoruz. Biz 2014'te girilmesini dile getirdik. Hükümet Suriye'ye operasyon düzenlemekte geç kaldı. Her ülke kendi güvenliğini sağlamak zorunludur. Bizim ordumuzun geleneği var. Barış için gidiyoruz"
"BİNALİ BEY, DIŞ POLİTİKAYI 180 DERECE DEĞİŞTİRMEK İSTİYOR"
'Suriye konusu çözmelidir' diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, şu açıklamalarda bulundu: "Ben Türkiye'nin izlediği dış politikanın 180 derece değişmesini istemiştim. Bugün Türkiye o sürecin içinde. Binali Bey, dış politikayı 180 derece değiştirmek istiyor. Bunu olumlu buluyorum. Bu sonuçta CHP'nin önerdiği ve onların da kabul ettiği bir gerçek. Suriye konusu çözeceğiz diyor ve çözülmeli. Esad takıntısı üzerinden Suriye politikasını çözemezsin. O takıntı aşılmak zorunda. Aşılıyor gibi. Ankara ile Şam arasında bir diyalog kuruldu. Siz bir ülkenin iç işlerine müdahale edemezsiniz. Neden o adamı seçtiniz? Size ne. Esad'ın geleceğine Suriye halkı karar verir. Hiç bir politikacı bir ülkenin geleceğinde ömür boyu olamaz olmamalıdır. Bir Esad takıntısı yüzünden oradaki savaşın sürmesini teşvik etmek asla doğru değil. Türkiye'nin birinci önceliği iç savaşı sonlandırmaktır ondan sonra demokratik süreç işler. Buna Suriye halkı karar verir"