Güncelleme Tarihi:
ANKARA (DHA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dokunulmazlığının kalkması durumunda AYM'ye başvurmayacağını belirterek, "Milletvekillerinin tutuklanıp hapse atılması doğru değil öyle bir tablonun ortaya çıkacağını düşünmüyorum. Referandum, Türkiye'yi böler ayrıştırırdı. Çok daha sert sonuçlar doğurabilirdi. Yargı sürecinde netleşecek aracında silah var terör örgütü üyelerine silah götürüyorsa bu da asla doğru değil. Böyle bir kişinin varsa yargı sürecinde netleşecek. Parlamentoda olması doğru da değildir. Bir AKP milletvekili o da bir taziye ziyaretine gitti niçin onunla ilgili fezleke gelmedi" dedi. Başkanlık sistemine ilişkin Kılıçdaroğlu, "Böyle bir başkanlık sistemini kurmak isterseniz, TOMA'larınız, silahlarınız, bizi öldürmeye çalışacaksınız. Elinde sopa ile yasama organını açıkça tehdit ediyor. Geçeceğini sanmıyorum. 330'u bulma şanslarının olacağını sanmıyorum" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Başkanlık sistemine ilişkin Kılıçdaroğlu, "Kan dökmeden bunu yapamazsanız" sözlerini yenileyerek şu ifadeleri kullandı: "Böyle bir başkanlık sistemini kurarsanız, kurmak isterseniz "Kan dökmeden bunu yapamazsanız." Biz buna itiraz edeceğiz siz TOMA'larınız, silahlarınız, ordunuz, polisiniz ile bizi ezmeye ve öldürmeye çalışacaksınız. Bizi ancak öldürürseniz bu sistemi getirirsiniz dedik ve söylüyoruz. Yapamazsınız yapman için bizi yok etmen gerekiyor. Biz demokrasiyi savunuyor bizi yok etmeden yapamazsınız diyoruz. Kan dökmek, biz onların kanını dökeceğiz değil, siz gelip TOMA'larınız, silahlarınız ile bizi öldüreceksiniz. Kendi sisteminizi getirmek için siz kan dökeceksiniz. Evet onarın elleri kanlı. Onlar demokrasiye inanmıyorlar. Fiili durum şu "Ben Anayasaya, kanunlara uymuyorum. Uymadığım için bir fiili durum yarattım ben suç işliyorum" diyor. "Bunu halk, yargı AKP görmüyor" diyor. "Beni suçlu konumdan çıkarın" diyor. Nasıl çıkaracağız senin istediğin değişiklikleri yaparak. Elinde sopa ile yasama organını açıkça tehdit ediyor. Geçeceğini sanmıyorum. 330'u bulma şanslarının olacağını sanmıyorum. Erken seçime iktidar isterse her an götürebilir. Biz zaten her koşulda hazırız buna."
"HDP "BİZ BEKLİYORUZ CUMHURİYET HALK PARTİSİ'DEN DE GELİP İMZA VERSİNLER" DİYE"
"Anayasa Mahkemesi'ne başvuru tartışması başladı. Partinizden milletvekillerinin HDP ile birlikte ya da onların başvurusunu takviye etmeme konusunda uyardınız. Var mıydı böyle bir olasılık?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Bu konuda bir milletvekili Anayasa Mahkemesi'ne gidemiyor ancak 110 milletvekili ile gidebiliyor. HDP "Biz bekliyoruz Cumhuriyet Halk Partisi'den de gelip imza versinler" diye. Biz Anayasa Mahkemesi'ne gitmeyi siyaseten doğru bulmuyoruz. Anayasaya aykırılık var. Ama başvurduğunuz zaman uzayıp gidecektir. Ama milletvekili dokunulmazlığı zaten kaldırıldı. Bakanların ve başbakanların hariç. Onlara kimse dokunamıyor. Zaten itiraz ettiğimiz konulardan birisi buydu. İhaleye fesat karıştıranın yolsuzluk yapanın dokunulmazlığı devam edecek. Kaldırılacaksa hepsinin kaldırılır, herkes hesabını verir. Buna yanaşmadılar. Diyelim Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilinin dokunulmazlığı kalktı. Bizim milletvekilimiz gidip Anayasa'nın 85.maddesine göre bir hafta içinde başvurabilir. 20 Mayıs'tan sonra bir haftamız var. Başvuruyu yaptıktan sonra Anayasa Mahkemesi 15 gün içinde karar vermek durumundadır. Bu kadar hızlı bir yol varken neden öbür yola başvuruyorsunuz? Evet anayasaya aykırı bende biliyorum. Ama anayasaya aykırılığı Anayasa Mahkemesi şekli yönünden inceliyor esasa girmiyor. O nedenle 110 milletvekili ile yapılacak başvurunun reddedilme olasılığı çok yüksek. Ama öbür türlü başvurulduğunda onun kabul edilme olasılığı daha yüksek olabiliyor. Ayrıca arkadaşlarımız normal mahkeme ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de başvurma hakkına kavuşacaklar" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Refarundum, Türkiye'yi böler ayrıştırırdı. Çok daha sert sonuçlar doğurabilirdi" dedi.
"MİLLETVEKİLLERİNİN HAPSE ATILMASI DOĞRU DEĞİL ÖYLE BİR TABLONUN ÇIKACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM"
"Dokunulmazlıklar konusunda ne olacak bundan sonra? Mesela bazı milletvekili arkadaşlarınız bizi alacaklar dediler sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: "Hangi gerekçe ile alacaklar? Ben öyle bir tablonun ortaya çıkacağını düşünmüyorum. Milletvekillerinin tutuklanıp hapse atılması doğru değil. Halkın seçti milletvekilinin parlamentoda olması lazım. Gerçekten belli suçları varsa ve o suçlar tutuklanmayı gerektiriyorsa ona bir şey diyemeyiz tabi. Burada özellikle üzerinde durduğumuz konu yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı. Yani yargı AİHM kararları bağlamında ve o kararları dikkate alarak bir süreci başlatırsa bir sorun yok. Ama yargı siyasi otoritenin talimatına göre hareket ederse bu yargıya da yargıca da büyük gölge düşürür."
"YARGI SÜRECİNDE NETLEŞECEK ARACINDA SİLAH TERÖR ÖRGÜTÜNE SİLAH GÖTÜRÜYORSA DOĞRU DEĞİL"
HDP'li milletvekilleri arasında ikisinden biri canlı bombanın PKK'nın afişlerinin bulunduğu taziye evine gittiği için suçlanıyor. Bir diğeri de aracında silah bulunduğu için. Bu konulardaki görüşünüz nedir?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Ben TBMM'nin genel kurulunda bütçe görüşmeleri sırasında özel bir teröristin evine taziye ziyaretine gitmenin doğru olmadığını gayet net söyledim ve kınadım. Hele hele bir milletvekili varsa bilmiyorum. aracında silah var terör örgütü üyelerine silah götürüyor bu da asla doğru değil. Böyle bir kişinin varsa yargı sürecinde netleşecek. Parlamentoda olması doğru da değildir. Bu konuda en ufak bir şüphemiz yok. Ne yapılacaksa hukukun kurallarına uygun yapılsın.
BİR AKP MİLLETVEKİLİ O DA BİR TAZİYE ZİYARETİNE GİTTİ NİÇİN ONUNLA İLGİLİ FEZLEKE GELMEDİ
Ama bir AKP milletvekili o da bir taziye ziyaretine gitti niçin onunla ilgili fezleke gelmedi? Hukukta çifte standart yoktur. Bizim partilidir gider karşı partilidir ceza keserim doğru değil. Efendim terör örgütü olduğu sonradan söylendi bize. Gittin mi gittin kardeşim. Basın yer aldı bu savcı kör mü? Efendim iktidar partisinden beni sürebilirler ben en iyisi bunu görmezden geleyim" yanıtını verdi.
"AYM'YE BAŞVURMAM GİDER KENDİMİZİ GEREKİRSE SAVUNURUZ"
"Siz Anayasa Mahkemesi'ne bireysel olarak başvuracak mısınız?" sorusuna Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: "Şu anda öyle bir ihtiyaç hissetmiyorum. Gider kendimizi gerekirse savunuruz. Ben çıkıp yargıcın karşısında Türkiye'de demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün ne kadar önemli olduğunu anlatmalıyım. Ben Silivri'de ziyaretten sonra dışarı çıktığımda Silivri'nin bir toplama kampı olduğunu söylemiştim. Ankara'ya dönmeden fezlekem gelmişti. Oradaki yargıçları suçlamıştım. Bugün ben haklıyım hakim ne diyecek? Zaten bir kısmı kürsü dokunulmazlığı kapmasında söylediklerim. Terörle mücadele kapsamında değişiklik yaptı hükümet. Sözlü propagandalar artık suç olmaktan çıktı. Dolayısıyla HDP'lilerin hapse girmesi şudur budur hiç birisi yok. Bazen eski DEP milletvekillerinin tutuklanmasına gönderme yapıyorlar. O dönemde AKP 5 veya 6 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili Meclis Genel Kurulu'na dosyaları getirdi oylama yapıldı ve dokunulmazlıkları kalktı. Burada da hükümet isterse bir milletvekilinin dokunulmazlık dosyasını Genel Kurul'a indirirdi salt çoğunlukla dokunulmazlık kalkıyordu. Hangi gerekçe ile anayasa değişikliğine gerek vardı? Ama bu sorumluluğu üstlenmek istediler anayasa değişikliği yaparız ve çıkmayabilir dolayısıyla bizde suçlayacak bir makam bulabiliriz diye düşündüler. Tek başına diğer partilerin hepsi hayır bile verse istediği milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırır. Bunu yapmadı hep yanlış sularda yüzdü. Her gün şehit cenazeleri geliyordu ve sorumlu bulmak lazımdı. Anayasa ve dokunulmazlıklar ve biz terörle mücadele edemiyoruz. Şimdi kalktı. Gelen her şehidin hesabını biz AKP'ye soracağız. Ne istediysen yaptın, hangi yasa istediysen çıkardın, ordu, polis, istihbarat emrinde. Peki sen neden bu terör önleyemiyorsun? Çünkü terör örgütüne yardım ve yataklık yapan bir yönetici kadrosu tarafından AKP yönetildi. Şehirler silah deposuna döndürüldü sesleri çıkmadı. Kendi genel başkan yardımcılarının söylemidir, PKK 200 ton bomba yerleştirdi şehir merkezlerine. Siz armut mu topluyordunuz? Siz ne yapıyordunuz o sırada. Asfaltı kazıp bombayı yerleştirip üstüne asfaltı döküyorlar. Peki bu hükümet neredeydi? Bunları sorduğumuz için büyük rahatsızlık duyuyorlar."