Güncelleme Tarihi:
Acı haber geç geldiği için geçen hafta bu köşede Kayıhan hocaya değinemedim ama Hürriyet olarak ölüm haberine ana gazetenin sanat sayfasında yer verdik.
23 Nisan günü Keskinok ile ilgili yazacaklarımı kurgularken, elektronik posta adresime ressam Bünyamin Balamir’den gelen yazı düştü. Balamir, Keskinok’un Cumhuriyet’le yaşıt olmasına gönderme yaparak “Cumhuriyet’in ölümü” başlıklı bir yazı kaleme almış. Bir ressamın kaleminden çıkmış Kayıhan Keskinok yazısının daha etkili olacağını düşünerek, yazıya bu köşede yer vermek istedim. İşte Balamir’in, Keskinok’un ölümünün ardından yazdıkları:
“Önce kuşlar uçtu, sonra yapraklar döküldü. Hayata açılan pencereler kapandı. Ve renkler soldu çiçeklerde. Kar beyazı masumiyetin gün ışığına yazılmış şarkıları sustu. Gülümseyen gözlerin bahar renkli ışıkları yok artık. Dalgalanan bayraklarda esen gönül fırtınaları olmayacak. Artık yapılmayacak boğaların direncinde aşka dair resimler. Harflerin basamaklarında gönülden gönüle adımlar atılmayacak. Vatan sevdasının şiirleri yazılmayacak artık. Kalpakların anıtsal duruşunda özgürlük türküleri Cumhuriyet diye haykırmayacak. Sevda duygularının umut şarkıları sustu. Kayıhan Keskinok yok artık. Cumhuriyetin ölümü bu. Cumhuriyetle doğmuştu, Cumhuriyet çocuğu, Cumhuriyet insanı Kayıhan Keskinok 1923 yılında. Cumhuriyetle yaşadı, Cumhuriyetin insan onuruna uygun bir yaşam olmasını isteyerek ve savunarak. O, önce ve her zaman insandı. Ressamdı, sanatçıydı, kuramcıydı, eğitimci bir bilgeydi. Freud’un tanımlamasındaki, alt benlik-benlik-üst benlik bileşkesinde erdemli bir kişilikti. Tolstoy’a göre, açık bir tehlikeyi sezen kişilere ölüm reçetesi yazmayan, çıkış gösterendi. ‘Sanatın amacını haz olarak gören insanlar sanatın anlam ve önemini kavrayamazlar. Ortalama insan için sanat güzelin ortaya çıkmasıdır’ söylemlerindeydi duruşu ve ortalama insanlar için resim yapmadı o. Kayıhan Keskinok, çıkara bağlı değer yargılarında, kazanç için sahte dünyaların yalan ilişkilerine yenik düşmedi. O asildi, soyluydu, erdemliydi, ilkeliydi, onurluydu. Mert ve dürüsttü. Gruplaşmanın sığlığından uzaktı ilişkileri. Başkalarının sanatına saygı duymayı bilen, kıskançlık ilkelliğinden uzaktı, başarılarda çoğalmaktan mutlu olandı benlik güvenciyle. Yıllara yenik düşmeyen bedenini çağının gençlik dinamizmiyle doldurmuştu. Sanat anlayışı da kişiliği gibi ilericiydi. Ruhu ve hayalleri yılların gerisine takılıp kalmamıştı. Geçmişin yaşlısı değil, bugünün genciydi. Kayıhan Keskinok, maskelerle yaşanılan bir dünyada yüzünde gerçeğini taşırdı. Saygındı, başkalarına da saygı göstermeyi bildiği için. ‘Bir yıldız kaydı’ diye başlar öyküler ama Kayıhan Keskinok, güneşten bir parçaydı kopup giden. Daha iyi yaşamak uğruna kazanç peşinde resimler yapmadı. O, insanlık adına dünyaya bir katkıda bulunmak için yaptı resimlerini. Önce kuşlar uçtu, sonra yapraklar döküldü. Ve beyazlar çekildi mevsimden. Çiçekler açmaya yüz tutarken bir ömür daha bitti dünya sayfalarında. Cumhuriyetin ölümüydü bu. Hayat avuçlarımızda bir masaldır, açarsak parmaklarımızı uçup giden. Kayıhan Keskinok da parmaklarını açtı ama uçup gitti mi? Bilmiyorum, çünkü o, hep yanımızda ve yanımızda kalacak.”
KENDİ TABLONU KENDİN KES
Ressam Funda İyce Tuncel, 9 Mayıs’ta Jan Sanat’ta (Yıldız) açılacak sergisinde ilginç bir etkinliğe imza atacak. “Senin hikayen” olarak adlandırılan sergi, ziyaretçilerin kendi öykülerini oluşturup, evlerine götürebilecekleri bir etkinliğe dönüşmeyi hedefliyor.
Tuncel, sanat hayatında ilk kez ve bir defaya mahsus olarak, sergilenen sanat eserinin içinden izleyicinin seçeceği bir bölümün seçilip çıkarılmasına tanıklık edecek. Böylelikle sanatseverler, bu kez sanatçının sunduğuna değil, kendi seçtikleri eserlere sahip olabilecekler. En küçük boy olarak 30x30 santimetreden başlamak üzere, bir ölçeklendirme çerçevesi hazır tutulacak. Sanatseverler sergide bulunan eserlerden 5’er santimetrelik artırmalar veya azaltmalarla oluşturacakları şablon çerçeveyi tablo üzerinde gezdirerek, arzu ettikleri alanı belirleyip, satın alabilecekler. Belirlenip satın alınan bölümler sergi bitim tarihinden iki hafta sonra çerçevelenmiş olarak sanatsevere teslim edilecek.
Bu etkinlikle, bir yandan dileyen sanatseverin kendi özgür iradesi ile oluşumuna katkıda bulunduğu bir sanat eserine uygun bir bedel karşılığında sahip olabilmesi, diğer yandan ise sıradışı bir sergi etkinliğinin genç sanatçı adaylarına da bir katkısı olabilmesi bakımından sergi gelirinin bir kısmının Anadolu’da öğrenim gören güzel sanatlar fakültesi öğrencilerine yardım olarak verilmesi amaçlanıyor. Funda İyce Tuncel serginin açılışı sırasında canlı performans gerçekleştirerek sanatseverlerle eserin yaratım sürecine ilişkin paylaşımda da bulunacak.
KENTTE NE VAR?
İlhan Berk-2 Mayıs’a kadar (Galeri Nev-GOP), Adnan Turani- Bugün açılacak (Fırça Sanat/Hilal Mah.), Hasan Akın-8 Mayıs’a kadar (Valör Sanat/Yıldızevler), Zahide Yükseler- Yarın açılacak (Armoni Sanat/Yıldızevler), Meltem Demirci Katırancı- 4 Mayıs’ta açılacak (Stillife/Yıldızevler), Ziya Gökalp Mülayim-Bugün açılacak (Medya Sanat/Çankaya), Hale Şakar Ürkmezgil (Heykel)-4 Mayıs’ta açılacak (Krişna Sanat/Çankaya), Dilşad Atasoy- 1 Mayıs’a kadar (Kent Sanat/Yıldız), Vedat Açıkalın (Fotoğraf)-30 Nisan’a kadar (Çağdaş Sanatlar Merkezi/Çankaya).