İpek ARIOĞUL
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 04, 2007 00:00
Hacettepe Üniversitesi Hidrojeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ekmekçi, küresel ısınma ve susuzluğun ciddi boyutlara gelmesinin ardından, hidrojeolojiye olan ilgiyi artıracağını belirtti. Sadece Hacettepe’de bu programın bulunduğuna dikkat çeken Ekmekçi, "Mezunlarımız DSİ’den MTA’ya çok çeşitli kurumlarda rahatlıkla iş buluyor" diye konuştu.
ANKARA başta olmak üzere tüm Türkiye’nin birinci gündemi haline gelen susuzluğun sadece Hacettepe Üniversitesi’nde (H.Ü.) bulunan ve su uzmanları yetiştiren Hidrojeoloji Mühendisliği’ne olan ilgiyi artırması bekleniyor.
Yüzey suları, yeraltı suları ve jeotermal suları inceleyen bir mühendislik dalı olan, Hidrojeoloji Mühendisliği’ni, Prof. Dr. Mehmet Ekmekçi’den dinledik. Prof. Ekmekçi, 1977’den beri eğitim veren Hidrojeoloji Mühendisliği’nin temel ilgi alanının su kaynakları, bu kaynakların geliştirilmesi, araştırılması, korunması ve işletmeye konması üzerine çalışmak olduğunu belirtti. "Su kaynakları insanlara benzer. Ne kadar iyi tanırsanız, gerek doğal, gerek yapay etki olduğunda nasıl tepki vereceğini bilirsiniz" diyen Ekmekçi Hidrojeoloji Mühendisliği ve Ankara’da susuzlukla ilgili şunları söyledi:
PETROL KAYNAKLARI KADAR ÖNEMLİ: Hidrojeoloji Mühendisliği’nin temel ilgi alanı su kaynakları. Artık su kaynakları, en az petrol kaynakları kadar önemli bir role sahip. Su, nerdeyse petrol kadar değer kazanmış durumda. Su kaynaklarının araştırılması, geliştirilmesi, korunması ve işletmeye konması üzerine çalışıyoruz. Uzunca bir süre Türkiye’de su problemi ’kuyu açılır, su bulunur’ şeklindeydi. Artık anlaşılıyor ki hidrojeoloji suyu bulmak değil, aynı zamanda suyun korunması ve sürdürülebilirliği anlamına da geliyor.
YERALTI SULARI ARAŞTIRILMIYOR: Su, yüzey suları, yeraltı suları ve jeotermal kaynaklar olarak üçe ayrılır. Yüzey sularının kullanımı araştırılır. Fazlalığı nedeniyle zarar veren yüzey suyu uzaklaştırılır. Yeraltı suları, büyük stratejik öneme sahiptir, ama Türkiye’de yeraltı sularının potansiyelinin çok azı çalıştırılıyor. Üç tür suyun kaynağı da yağıştır. Küresel ısınmayla birlikte kimi yerlerde su artışı kimi yerlerde azalışı var. Biz, ’iklim değişikliği’ telaffuz edilmeden çok önce suyun kullanılamayacak hale gelmesi konusunda yetkilileri uyarmıştık.
SUYUN ÜÇ’TE BİRİ YERALTINDA: Hidrojeoloji Mühendisliği bünyesinde, uluslararası alanda oldukça tanınmış, "Karst Su kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezi" de yer alıyor. Bu bilim dalı, yeraltı nehirleri ve mağaralarının oluşturduğu ortamları araştırır. Karst Hidrojeolojisi, Türkiye için çok önemli bir alan çünkü Türkiye’deki su kaynaklarının üçte birinden fazlası böyle ortamlarda bulunuyor.
Öğrencilerimiz kolay iş buluyor
Prof. Dr. Ekmekçi, bölümle ilgili şu bilgileri veriyor: Hidrojeoloji Mühendisliği’nde, ilk iki yıl, temel mühendislik bilimleri, ikinci yıl tamamen su kaynaklarıyla ilgili dersler veriliyor. Mezunlarımız iş bulmakta zorluk yaşamıyor. Baraj inşaatlarında danışmanlıktan, MTA’dan DSİ’ye kadar çok çeşitli alanlara kadar rahatlıkla iş bulabiliyorlar.
Yeraltı suyu dikkatli kullanılmalı
Hidrojeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Ekmekçi, "Ankara’nın tamamen yüzey sularına bağımlı bir kent olduğuna" da dikkat çekerek başkentin su sıkıntısıyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: "Yüzey suları kirliliğe ve diğer etkenlere çok açıktır. 2003 yılında yetkilileri bu konuda uyardık. Irak savaşı öncesinde dedik ki, ’Savaş nedeniyle bir kimyasal serpinti olursa ne olacak?’ Böyle birşey olduğu takdirde yeraltı sularına yönelinir. Bugün yeşil alan sulaması için kuyu suyu, yani yeraltı suyu kullanılıyor. Bu su, yüzyıllar içinde oluşan çok değerli ve temiz bir sudur. Dikkatli ve bilinçli kullanmak gerekir. Mevcut kaynakları sürdürülebilir şekilde yönetmek lazım. Küçük barajlar değil, daha büyük barajlar inşa etmek, depolama yapmak lazım."