Ateş YALAZAN ayalazan@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Mart 10, 2008 00:00
BABAANNE evlerini bilir misiniz? Kapısında artık yaşamayan eşin ismi yazılıdır.Çaldığınızda kapı mutlaka geç açılır. Ya zil sesi duyulmaz içeriden ya da kapıya ulaşılması zaman alır.
Açılan kapıdan dışarı bir pirinçli muhallebi kokusu firar eder. Günün hangi saati olursa olsun demlikte mutlaka çay kaynar.
İçeri seğirtirsiniz usulca.
Zamanının en kıymetli, en son moda eşyalarıyla döşenmiştir.
Kiminde salonun en uzun duvarında bir büfe vardır, aynalı. Kimbilir belki içinde hala çeyizlik
yemek takımı duruyordur.
Hemen üstünde, duvarda, yitirilen eşin bir stüdyoda hafif profilden çekilmiş bir portresi asılıdır.
Büfede, bayramdan bayrama, doğum günlerinden özel günlere o evi ziyaret eden çocuklar ve torunların mezuniyet ya da düğün kareleri... Birkaç eski siyah beyaz, sepya fotoğrafta artık yaşamayan yaşıtlar, tüm bir gençliğin paylaşıldığı akrabaların suretleri.
BİRİ BOŞ İKİ KOLTUK Mutfağı, belki de hiçbirimizin bilmediği bir stili yansıtır.
Genelde televizyonun karşısında iki koltuk vardır, ortasında bir sehpa, üzerinde dantel işlemesiyle. Biri boştur artık.
Koltuklar ahşap kenarlı ve eski kumaştandır.
O evler
yalnızlık kokar.Eminim ararsanız, yatak odasındaki dolapta eskiciye verilmeye kıyılamamış birkaç parça eşyası kalmıştır eski hayat arkadaşının. Belki eski bir kumaş mendil, bir çift çorap belki ya da bir kravat, puan desenli.
Koca gardırobun küçük bir çekmecesine sığıştırılmış.
Yükte hafif, yürekte ağır eşyalar.
AYNANIN SIRLARI DÖKÜLÜRKimbilir ne nişan yüzükleri takılmıştır o evde, ne davetler eşliğinde. Ne kavgalar edilmiştir, kaç loğusa şerbeti kaynatılmıştır mutfakta, kaç helva pişirilmiştir.
Bizlerin olduğu gibi kentlerin de babaanne evleri vardır işte.
Onların da mobilyaları eskimiştir, aynalarının sırları döküktür.
İhtişamlı zamanlardan kaldıysa bir eski han, bir apartman, çıkmaz bir sokak perperişan, artık hayatta olmayan ziyaretçilerini bekler. Zamanının en yüksek, en görkemli, en temiz binaları sıkışıp kalmıştır o çıkmaz sokaklara.
Oralar artık bir rant mekanıdır. Yıkılıp her birine gökdelen, otopark yapılacaktır.
Es kaza yıllarca aradan sonra yolunuz düşse, aradığınızı da bulamaz, kalbiniz buruk uzaklaşırsınız.
KOYNUMUZDAKİ FOTOĞRAFİşte gün gelir, kentlerin babaanneleri de hayata veda eder. Cenazenin hemen ardından, artık çocukluklarını unutmuş evlatlar değerlileri paylaşır, eski eşyaları satarlar.
Kiminde tartışmalar yaşanır, kırgınlıklar zaten eskidir.
Bütün gürültünün arasından en küçük torun sessizce sıyrılır, büfenin üstünde, eski metal işlemeli bir çerçeveyi alıp koynuna sokar.
On yıllar evveline ait bir stüdyo fotoğrafıyla birlikte evden uzaklaşır.
Babaanne evi artık o düğün karesinde yaşayacak, bir kuşak sonra ise dijital çağda karta baskılı bir fotoğrafa meraklı bir nostalji tutkunu tarafından bir antikacıda üç kuruş paraya satın alınacaktır.
Ne suretleri tanır satın alan, ne yürekteki dantel gibi işlenmiş yaşanmışlıkları.
Bir kepçe darbesi vurur, bir altın diş parlar Dikmen sırtlarından vuran akşam güneşinde.
Ankara’nın babaanne evleri de zaman zaman tanıştılar kepçelerle. Bir çok apartman, han, pasaj yok oldu gitti.
Son dönemde Altındağ Belediyesi eski Ankara evlerini restore ediyor. Restore edilen o evlerle sokaklar oluşturuyor. Ve kentteki tüm babaanne evleri de bu dokunuşu bekliyor.