Güncelleme Tarihi:
* Eserde büyük değişiklikler olmuş, değil mi?
Armağan Davran: Evet, BalleTango’da kimi değişimler oldu. Fakat tamamen kaldırma anlamına gelmesin. Yeni dansçılar eklendi. Dansçıların performansını biraz daha arttırmak istedik. Ayrıca çok az oynadığımız bir eser vardı; ‘Sync’. Onun da hala kontratı sürdüğü için düşündük, karar verdik ve bu eseri yaptık.
Volkan Ersoy: Bale ve tango. Niye? Çünkü barok dönemi; Bach’tan bahsediyorum.
A.D.: Afişte de onu yansıtmaya çalıştık. Seyircinin ilgisinin yanı sıra, dansçılarımızı da düşünmek zorundayız. Çünkü büyük balelerde dansçılara, sahneye çıkmak için çok fazla şans tanıyamıyorsunuz. Burada elimizde 6-7 tane çok iyi dansçı olursa böyle eserlerde istediğiniz gibi oynayabiliyorsunuz. Yani roller fazla olunca yüklenebiliyorsunuz. Öyle olunca biz de ne kadar performans çıkartabiliyorsak çıkartalım diye düşünüyoruz.
* Eserden bahsetsek?
V.E.: Eserde 50-60 civarında dansçı var. Seyirci geldiği zaman 1960’ların televizyon şovunu teatral bir anlatımda izleyecek. Astor Piazzola’nın müzikleri canlı çalınacak. Birinci balede daha çok bale adına bir şeyler izliyoruz. Daha yüksek teknikli dans figürleri yer alıyor. İkinci balede çok enteresan bir müzik var. Bu müzik, koreografın uzun araştırmaları sonucunda içinde Hindistan temaları taşıyan, içinde new age de barındıran karma bir müzik. Danslar da müzikle beraber son derece matematiksel oldu. Bu iki tane altyapısı çok kuvvetli, müziğin de ön plana çıktığı eser, üçüncüye seyirciyi ısıtarak getiriyor. Mutlu ayrılmalarını sağlıyoruz.
ViZYONU AÇIK BiR TOPLULUGUZ
Ankara Devlet Opera ve Balesi, yurtiçi ve yurtdışı bale topluluklarıyla daha fazla iletişim kurmak için girişimlerde bulunuyor. Konuk sanatçılar projesini Volkan Ersoy şöyle anlattı: “Bale sanatçılarını buraya davet ediyoruz.
Yararlı olacak
Örneğin
1 Kasım’da dünyanın en büyük bale sanatçılarından, adına baleler yapılan Irek Muhammedov’u Ankara’da ağırlayacağız. Ders ve seminer verip, atölye düzenleyecek. Sadece yurtışı da değil, diğer opera ve balelerden misafir sanatçılar gelecek. Sanatçıların kendi gelişimleri açısından bu etkinliklerin çok yararlı olacağına inanıyoruz. Vizyonu açık bir topluluğuz.”
Olabildiği kadar açılmamız lazım
* Yeni eser çıkarmada sıkıntı var mı?
A.D.: Ben daha sanat danışmanıyken, oynanacak eserlerle ilgili üç aşağı beş yukarı sistem oluşmuştu zaten. Bir anda yepyeni ile başlayamıyorsunuz. Çünkü turneler, festivaller derken yoğun bir yaz dönemi geçirdik. Öyle olunca yeni bir prodüksiyonla başlamak zor gelir. Bir de biliyorsun dansçı, vücudu hazır gelmediği zaman yeni bir eser çıkarmak pek de mümkün olmaz. Bu yüzden böyle bir üçlü bale ile dansçıları toparlayalım dedik. Kuvvetli olduktan sonra Notr Dame’ın Kamburu, Romeo ve Juliet gibi büyük eserler gelecek.
V.E.: Armağan’ın dediği gibi zamanlamayı iyi ayarlamak gerekiyor. Dansçıları düzgün şekilde kullanabilmemiz için onların teknik altyapısını basamak basamak bir yere getirmemiz gerekiyor. O yüzden ‘BalleTango’ içinden yeni bir kimlik doğurdu.
* Yeni sezondan beklentiniz?
A.D.: Yurtiçi ve yurtdışı biraz açılmak istiyoruz. Çünkü biz bu kabuğun içinde durduğumuz sürece yayılamıyoruz. Hem doğuya, hem batıya, Türkiye’nin neresi olursa olsun. Bunun çalışmalarına başladık zaten. Yurtdışına daha da çok turne istiyoruz ki Türkiye’nin tanıtımına katkısı olsun. Burada kalmayalım istiyoruz. Olabildiği kadar açılmamız lazım.