Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 2009 00:00
Yanlış transfer politikası, takım içinde sürekli yapılan rotasyon, mor-menekşeleri çıkmaza sürükledi. 20 maçta 11 puan toplayan ekibin, kalan 14 karşılaşmada kümede kalmayı sağlayacak rakama ulaşması zor görünüyor.
YENİ sezona girerken
Gençlerbirliği Oftaş ismi,
Hacettepe olarak değiştirilmiş, Başkent’i farklı bir heyecan dalgası sarmıştı... Herkeste, mor menekşelerin lige ayrı bir renk katacağı beklentisi hakimdi, ama olmadı. Beklentiler boş çıktı. Efsane, adına yakışmayan sonuçlarla ligin dibine demir attı. Geride kalan 20 haftada sadece 2 galibiyet alırken, 11 maçı hiç kazanamadan geçirdi. Bizler, her haftaya yeni bur umut taşırken, onlar kötü sonuçlarla futbolseverleri hayal kırıklığına uğrattı.
Fenerbahçe karşısında alınan tarihi yenilgi, kara tablonun belki de en yüz kızartıcı görüntüsü oldu.
Takım, bu duruma düştüyse bunun sorumlusu, elbette yönetim ve teknik ekiptir. Ortaklaşa öyle yanlış yaptılar ki geride kalan sezonun en iyi çıkış yapan ekibini, tükenme noktasına getirdiler. Transferde izledikleri politika, takımın kimyasını bozarken, ekip ruhunu alıp götürdü. Genç ve dinamik yapı, sıradan bir topluluğa dönüştü.
Futbol, bir takım oyunudur. Ancak bireysel yıldızlar, takımı ayakta tutar, ona güç verir. Bazı oyuncular, yıldız olmasa da takım adına çok şey ifade eder.
İlhan ile
Giray, Oftaş için bu anlamda çok önemli iki isimdi. Onların gidişiyle, takımın omurgası çöktü, direnci düştü. İkilinin boşluğu, onca transfere rağmen doldurulamadı. Savunmaya alınan iki yabancı
Azmy ve
Teli, ilk yarının bitiminde gönderildi. Sonra pansuman tedbir amaçlı yenileri geldi, sorun yine giderilemedi. Şimdi çarpıcı bir örnekle, fotoğrafı daha net göstermeye çalışalım. Sezon başında Beylerbeyi’nden
Baykal adında genç bir oyuncu transfer edildi. Hazırlık kampında yetersiz bulunup, Güngören Belediye’ye verildi. İlk yarı bitiminde tekrar Hacettepe’ye döndü.
Baykal kurtlar sofrasına atıldıHer topun can yaktığı, puanın aslanın midesine indiği kritik dönemde, savunmanın ortasına yerleştirildi. Hayati önem taşıyan Eskişehirspor ve Fenerbahçe maçlarında sahaya sürüldü. Ateşten gömlek giydirilip, kurtlar sofrasına atıldı. Genç ve tecrübesiz olduğundan, doğaldır ki yaptığı hatalar, takımı adına pahalıya patladı. Günah keçisi gibi görülüp, Fenerbahçe maçında oyundan alındı. Bu arada takımın savunmasını toparlaması için transfer edilen Hırvat
Klusic, 2 maçı yedek kulübesinde geçirdi. Böyle bir anlayış ile bir takımın başarılı olması mümkün mü? Eğer oyuncu kaliteli ise neden gönderildi? Yok yetersiz ise can çekişen takımın, en hassas bölgesinde, zorluk derecesi yüksek maçlarda görevlendirilmesi ne derece doğru idi? Birileri çıkıp, ’Sakat ve cezalar nedeniyle elimizde oyuncu kalmadı’ şeklinde bir açıklama yaparsa, kendilerine ’Onlarca, oyuncuyu transfer ederken neyi planladınız" diye sorar ve ’Kendi düşen ağlamaz’ sözünü hatırlatırlar. Çıkmadık candan umut kesilmez ama Hacettepe ve Kocaelispor’un işi artık mucizelere kaldı gibi. Alt tarafta asıl yarış; Ankaragücü, Denizlispor, Konyaspor, Gençlerbirliği ve Antalyaspor arasında geçecek. Sarı-lacivertlilerin, Gaziantep galibiyetinin ne derece önemli olduğu, diğer karşılaşmalarda çıkan sonuçlarda kendini gösterdi. Seyirci desteği olmadan, kulüp içinde ve dışında onca sorunla uğraşırken, Gaziantep gibi güçlü bir takımı 3 golle yenmek, her takımın, özellikle de kredisi tükenen Ankaragücü’nün kolay yapabileceği bir iş değildi. Başkent ekibi bu zorluğu, takım içi dayanışma ile aştı. Bu sonuç, hem genç teknik direktör Hakan Kutlu’ya, hem de takımına kaybettiği güveni yeniden kazandırdı.
Leopar’ın pusulası şaştı
Gençlerbirliği, 2 kritik maçtan 6 puan çıkardıktan sonra her şeyin bittiği hissine kapılmış olacak ki iki haftada 5 puan kaybetti. Onlar için her şey, şimdi yeniden başlıyor. Ligde bir anlık gevşemenin işleri zorlaştırdığını daha iyi anlamış olmalılar. Yaşadıkları bir puanlık kazanç mı yoksa 2 puanlık kayıp mı? Bunun değerlendirmesini, oturup iyi yapmak zorundalar. Bundan sonra matematik hesaplarının daha detaylı işleneceği karşılaşmalar oynanacak. 19 Mayıs Stadı, performansları iç açıcı olmayan Ankaragücü ve Gençlerbirliği’nin, sıkıntı çekmemesi için ileriki haftalarda daha dikkatli olması gerekiyor. Ankaraspor ise ilginç bir takım. Galibiyet, mağlubiyet ya da beraberlik, hangi seriye takılırsa, ondan kurtulması zaman alıyor. İkinci bölümle birlikte, "
yenilgi serisine" bağlandılar. Maçtan önce teknik direktör Aykut Kocaman, ’
Bu maç yol haritamızı belirleyecek’ demişti. Kaybettiler ve pusulaları şaştı. Yeniden rotaya girmeleri, ekstra maçlar kazanmalarına bağlı. Tesellileri kupada devam ediyor olmaları.