Kemalettin Özdemir: Gülen'in mevkiini dini olarak tanımlamak çok zor

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2017 22:54

Kemalettin Özdemir: Gülen'in mevkiini dini olarak tanımlamak çok zor

Haberin Devamı

Özkan ARSLAN/ANKARA,(DHA)- ANKARA 4.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen FETÖ Çatı Davası'nın duruşmasında tanık olarak dinlenen ve örgütün bir dönem emniyet imamlığını yaptığı iddia edilen Kemalettin Özdemir, Fetullah Gülen'e ilişkin "Yapılacak bütün şeylere o karar verir. O'nun mevkiini dini olarak tanımlamak çok zor. Cemaat içinde mesih, mehdi, imam O'nun için küçük kalıyor. O'nun için onlardan da üstün bir algılama var. Bu yapıda tek bir kişinin rakamı vardır, diğer herkes sıfırdır" diye konuştu.

ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik yapılan soruşturma kapsamında açılan FETÖ Çatı Davası'nın görülmesine Ankara 4.Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada tanık olarak dinlenen örgütün bir dönem emniyet imamlığını yaptığı iddia edilen Kemalettin Özdemir Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, Ak Parti eski milletvekili İlhan İşbilen, Kazım Avcı, Dilaver Azim, Alaaddin Kaya, Abdulkadir Aksoy, müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada, bir dönem örgütün emniyet imamı olduğu iddia edilen ve cemaatten olaylı bir şekilde ayrıldıktan sonra adını duyuran ilahiyatçı Kemalettin Özdemir dinlendi. Özdemir babasının Said-i Nursi'nin öğrencilerinden olduğunu ve Fetullah Gülen'i 1961 yılında beri tanıdığını söyledi. 1975 yılında Erzurum'da yüksek lisans yaptıktan sonra Ankara'ya döndüğünü anlatan Özdemir, "Ankara'da Naci Tosun beni buldu. Esnaf ve öğrencilerle dini sohbetler yapmamı teklif etti. Bende İslami yönden bildiklerimi sohbetlerde anlatmaya başladım. Benim dersime öğrenciler, esnaf, polis okulu öğrencileri ve amirleri de katıldı" diye konuştu.

CEMAATTEN TEK KURUŞ PARA ALMADIM

Özdemir, Sovyetlerin dağılmasının ardından 1992'de kendisine Türk Cumhuriyetleri'nde açılması düşünülen okullar için görev verildiğini ve kendisinin de bunu kabul ederek okulların açılmasında görev aldığını belirtti. Daha sonra Sakarya Üniversitesi'ne başvuru yaptığını ve burada yardımcı doçent olarak göreve başladığını anlatan Özdemir şunları söyledi: "1999 yılında deprem olunca eğitime ara verildi. Ben de yurt dışında çalışmak için talepte bulundum. Devletin görevlendirmesiyle Güney Afrika ve Nijerya'da çalıştım. Afrika'dan döndükten sonra Saraybosna'ya gönderildim ve bir süre burada çalıştım. Bu görevlerim sırasında cemaatten tek kuruş para almadım. Devletten aldığım maaşla hayatımı sürdürdüm. 2009 yılında da Türkiye'ye dönerek Ankara'da yeni açılan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi'ne atandım ve halen buradaki görevimi sürdürmekteyim"

REHBERLİK DIŞINDA BİR SORUMLULUĞUM OLMADI

Daha önceki tanıkların ifadeleri doğrultusunda mahkeme başkanının kendisine "Cemaatin emniyet imamlığını yaptınız mı?" sorusuna net bir cevap vermeyen Özdemir, "Benim Ankara'da yaptığım sohbetlere polisler de katıldığı için emniyet imamı dediler. Ben rehberlik dışında bir sorumluluk almadım. Ben bunların hepsinin abisi konumundaydım. Bunlara rehberlik hizmeti veriyordum. En üst rehberleri bendim" dedi. Ancak ifadesinin sonunda mahkeme başkanının ısrarla net bir cevap istemesi üzerine Özdemir, emniyet imamı olmadığını bu görevi başkalarının yaptığını söyleyerek, "Ben onların da üstüydüm, onlara rehberlik yaptım" dedi.

KİMSENİN GÜLEN'E RAKİP OLMAK GİBİ BİR ŞEYE CESARET ETMESİ ÇOK ZOR

Hakkında medyada çıkan ve bazı tanıkların beyanları doğrultusunda, cemaatten, Gülen'e rakip olmak istediği için atıldığı yönündeki bilgiler sorulan Özdemir, "Benim ayrılma sebebim 2009 yılında bu yapının yaptığı bazı onaylamadığım işlerini görmemle başlıyor. Cemaati ele geçirmek istemem ve rakip olma gibi iddialar doğru değil. O kişiye kimsenin rakip olmak gibi bir şeye cesaret etmesi çok zor" dedi.

ABD'DE HAVALİMANINDA 24 SAAT GÖZALTINDA TUTULDUM, AYAKLARIMA DEMİR BAĞLANDI

Gülen'le en son 2003 yılında görüştüğünü ve kendisinin anlamadığı tuhaf olaylar yaşadığını belirten Özdemir bu görüşmeyi şöyle anlattı: "Beni telefonla aradı. 'FBI sizi soruyor' dedi. Ben de bu durumdan rahatsız olup Ankara'da ABD büyükelçisini aradım randevu talebinde bulundum. Oraya gittiğimde büyükelçi bana, 'Ben de sizi merak ediyordum. Biz Gülen'e çok güveniyoruz. O'nun için tehlikeli olacak kişileri araştırdığımızda sizin isminize ulaştık' dedi. Ona zarar verebileceğimi düşünmüşler."

Bunun üzerine olayı sormak için ABD'ye gittiğini anlatan Özdemir, "New York Havalimanı'na indiğimizde uçakta bir anons yapıldı ve çıkışta bütün yolcuların pasaportlarına bakılacağı söylendi. Ancak benim dışımda kimsenin pasaportuna bakılmadı. Beni alıp ayaklarıma demir bağlayıp nezarete attılar. 24 saat kaldım. Sonra beni Türkiye'ye geri gönderdiler. İşlemler sırasında istersen irtica talebinde bulunabileceğimi de söylediler. Ama ben bunu gerektirecek bir durumum olmadığını belirterek kabul etmedim ve geri döndüm. Ancak iptal edilen vizem bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü'nün, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün referans olmasına rağmen geri verilmedi. Bunu Fetullah Gülen yaptırdı. Beni yakalattı. Bir daha ABD'ye giremeyecek şekilde vizemi iptal ettirdi. Niçin yaptı bilmiyorum. İleride kendileri için tehlikeli olabileceğimi düşünmüş olabilirler" şeklinde ifade verdi.

BU YAPIDA BİR KİŞİNİN RAKAMI VARDIR DİĞER HERKES SIFIRDIR

O olaydan sonra Gülen ile bir daha irtibatının olmadığını, ancak toplanan kurban paralarının farklı yerlere harcanmasını, Gülen'in başörtüsü konusunda yaptığı açıklamaları ve insanların dinlenmesini 'abi', 'imam' konumundaki kişilerle konuştuğunu ve yaptıkları şeyin yanlış olduğunu sürekli anlattığını belirten Özdemir şöyle devam etti: "Ancak ondan gelen emir Kuran ve Peygamber emrine ters olsa bile uygulanır. Yapılacak bütün şeylere o karar verir. O'nun mevkiini dini olarak tanımlamak çok zor. Cemaat içinde mesih, mehdi, imam O'nun için küçük kalıyor. O'nun için onlardan da üstün bir algılama var. Bu yapıda tek bir kişinin rakamı vardır, diğer herkes sıfırdır" dedi.

BENİ BİRKAÇ DEFA ZEHİRLEDİLER

2009 yılında bu yapıdan koptuğunu tekrarlayan Özdemir, "Ancak bunları anlatacak kimseyi bulamadım. Konuşmak istediğimde gördüm ki polis okullarının, emniyet müdürlüklerinin, diğer yapıların neredeyse tamamı bunlardan. Ama ben geri adım atmadım. Bu kez beni birkaç defa zehirleyerek öldürmek istediler. Defalarca ölümle tehdit ettiler. Karşıma çıktılar. Bunun üzerine devlet bana koruma tahsis etti. Hakkımda iftiralar atıp CD'lere aldılar. Bu CD'leri her yerde cemaat mensuplarına izlettiler. Öldürmeyi başaramadılar ve ben 2010 yılından beri bu yapıyla ilgili her şeyi devletle paylaştım. Pek çok defa devletin üst kademesinde bunların stratejilerini paylaştım. Nasıl mücadele edileceğini konuştum. Raporlar verip, yapının nasıl tehlikeli bir yapı olduğunu anlattım. Beni engellemek için yaptıkları şeyler sonuç vermedi. Sonra 'KÖZ grubu' diye bir yapı uydurdular. Bunu bu yapıyla mücadele eden insanları etkisiz kılmak için yaptılar. Bu da tutmadı. Şimdi de 'kripto Fetö'cü' diye karşıma çıktılar. Ben bunlarla mücadeleye, çalışmalarına bunlar ne yaparlarsa yapsınlar devam edeceğim" diye konuştu. Özdemir, kendisinden önce ifade veren Nihat Demirbüken, Hulusi Cemil Altınlı ve Çetin Acar'ın da cemaat tarafından davanın sulandırılması ve içinden çıkılmaz bir hal alması için kullanıldığını iddia ederek, "Bunların bağlantıları kontrol edilirse kime ulaşacağı ortaya çıkar" ifadesini kullandı.

NUH METE YÜKSEL OLAYI

Özdemir, Hulusi Cemil Altınlı ve Çetin Acar'ın ifadelerinde eski DGM Başsavcısı Nuh Mete Yüksel'e düzenlenen komplonun emrini kendisinin verdiğini duydukları yönündeki ifadelerin doğruyu yansıtmadığını iddia etti. O dönemde yurt dışında olduğunu anlatan Özdemir, "Bunu yaptığımı bir Allahın kulu çıkıp söylesin. Böyle bir şey yapmak insanın hem dünyasını hem de ahiretini karartır. Ben sadece bunu nasıl yaptıkları konusunda malumat aldım. Bu zatın daha önce de böyle şeyleri var o kullanılmış. Televizyon içine gizli kamera yerleştirmişler" dedi.

Müşteki avukatlarının isim istemesi üzerine Özdemir, "Kimler yaptı, bayanı nasıl ayarladılar, nasıl organize edilmiş bilmiyorum" diye cevap verdi.

BU DAVADA ASIL YARGILANMASI GEREKENLER SİZİN KARŞINIZA GELMEDİ

İfadesinin sonunda Mahkeme Başkanı Selfet Giray davanın sanıklarını Özdemir'e tek tek sordu. Özdemir diğer tanıkların aksine tutuklu sanıklar Alaaddin Kaya, İlhan İşbilen, Kazım Avcı ve Abdulkadir Aksoy için, "Cemaat içinde tanınan isimlerdi ancak bu kişilerin hiyerarşik yapıda görev aldıklarını düşünmüyorum. Zaten bu davada asıl yargılanması gereken kişiler sizin karşınıza gelmediler" şeklinde cevap verdi.

Özdemir ayrıca FETÖ tehlikesinin hala geçmediğini, örgütün bir takım yapılarla iş birliği yaparak sansasyonel eylemler yapabileceğini, mücadelenin daha ciddi yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!