Kelebek misali dans ediyoruz ve bitiyor

Güncelleme Tarihi:

Kelebek misali dans ediyoruz ve bitiyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 02, 2009 00:00

Türkiye, 19 yaşındaki genç balet Kadir Okurer’i 1.Uluslararası İstanbul Bale Yarışması’ndaki performansıyla tanıdı. Her yarışmadan ödüllerle dönen genç yetenek, ABD’nin en iyi okullarından ABT’den tam burs kazandı. Bu büyük başarının ardındaki çalışmayı Kadir Okurer, hocası ’Uçan Türk’ Serhat Güdül’ ile beraber Ankara Hürriyet’e anlattı.

n Halan Binay Okurer ilk balerinlerden. Baleye başlamanda etkisi oldu mu?

n Kadir Okurer: Aslında tam bir tesadüf diyebiliriz. Halamın balerin olduğunu 11 yaşından sonra öğrendim. Çünkü Bodrum’da yaşıyor. Kendisiyle diyaloğum da 11 yaşından sonra başladı. Babamın balerin bir arkadaşı vardı. O beni konservatuar sınavına soktu. Öyle başladım. Öncesinde bir eğitim sürecinden de geçmedim.

n Herkes seni 1. Uluslararası İstanbul Bale Yarışması’nda tanıdı. ’Kırılma noktası’ hikayesine inanıyor musun?

n Kesinlikle inanıyorum. Çünkü yarışma, hem insanların tanıması, hem de benim yıldızımı parlatan büyük bir aşama oldu. Sonrasında bana zaten çok güzel kapılar açıldı.

n Serhat Güdül: Kadir 2006’da Varna’dan ödülle döndüğünde bu kadar yankı yapmamıştı. Başlangıç noktası İstanbul oldu. İstanbul’da birincisi düzenlenen bu yarışma, dünyadaki diğer yarışmalarla kafa kafaya gidebilecek bir kaliteye sahip. Burada Kadir’in dünya çapından gelen dansçıların arasından sıyrılarak Grand Prix ödülünü alması, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın ödülü vermesi, onun kırılma noktası oldu. Sonra her yerden davetler gelmeye başladı zaten.

n Türkiye’den ne gibi teklifler geldi?

n Türkiye’de zaten pek olanak yok. En iyi okulda okuyorum. Mezun olduktan sonra da en iyi yerde, ADOB’ta dans ediyoruz.

n Kadir Okurer bale dışında ne yapar?

n Yarışmaya hazırlanıyorsam ya da bir temsilim varsa, provadan çıkınca gidip yatıyorum. Zaten akşamına bir şey yapıp da ertesi gün provaya gelinmez. Hocanın da emeğine yazık olur. O yüzden bir kamp programı yapıyorum. Sabahtan akşama kadar işimi yapıp, akşam da en fazla televizyon izleyip yatıyorum. Arkadaşlarım ’Hadi sinemaya gidiyoruz’ dese gidemem, çünkü oturamıyorum yorgunluktan!

n S.G.: Zaten o çalışmayı yaptıktan sonra bir aktiviteye katılayım, dışarı çıkayım demeye halin kalmıyor.

n K.O.: Ama tabi onun dışında bir şeyler yapıyorum. Arkadaşlarımla buluşuyorum, bazen sabahlara kadar ps3 oynuyoruz. En sevdiğim oyun, tabi ki ’PES’. ’Metal Gear Solid’in tüm serileri de vazgeçilmezimdir.

n Bale hayatınız en fazla 40 yaşına kadar. 40 yaşından sonra ne yapılıyor?

n K.O.: Ben halam Binay Okurer’den örnek vereyim. Baleyi bıraktıktan sonra Bodrum’a yerleşmiş ve uzun zaman baleyle hiç ilgilenmemiş. Özlemeye başlayınca da özel bir okulda bale eğitmenliğine başlamış. Bir ucundan tutuyor yani. Baleyi bıraktıktan sonra hiç özlenmeyeceğine, 30-40 yıl ayrı kalınabileceğine ben inanmıyorum.

n S.G.: Zaten başka ne yapılabilir ki? Gidip restoran açmak ne kadar bizim işimiz? Bu, aşkla yapılan bir iş. Biz kelebek misali kozamızdan çıkıyoruz, dans ediyoruz ve bitiyor. İnsanlar genelde 35-40’tan sonra işinde iyi bir yere gelir ya da şirketini kurar; bizde 35-40 dediğin zaman bitiyor.

En iyi okulda okuyacak

Genç yetenek Kadir Okurer, Amerika’nın en iyi okullarından ABT’den sınavsız tam burs kazandı. Okuduğu Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda sınıf atlayan Okurer, bu sene okulu bitiriyor. İki sene sonra ABT’de eğitime başlayacak Okurer, daha sonra dünyanın en iyi ekibi olarak bilinen ABT’de dans edecek.

Yarışma için para bulamadık

n Yurtdışında dans etmenin avantajları nedir?

/images/100/0x0/55eab343f018fbb8f89124f6

n S.G.: Dezavantajı yok denecek kadar az. Birincisi Türkiye’yi orada tanıtacak. H.Ü. Devlet Konservatuarı’nı bitirip Amerika’daki ABT’de dans etmek, bireysel başarının yanında Türkiye’nin de başarısıdır. İkincisi kendisine katacağı artılar çok fazla. Farklı teknikler öğrenip, yeni insanlar tanıyacak.

n Yolunuz nasıl kesişti?

n S.G.: Kadir, 1.Uluslarası İstanbul Bale Yarışması’na katılmak istediğini ve beraber çalışıp çalışamayacağımızı sordu. Ben de deneyimlerimi paylaşmak istemez miyim? O şekilde bir araya geldik. İstanbul’da yaklaşık iki ay çalıştık.

n Peki neden Serhat Güdül?

n K.O.: Daha önce kendini kanıtlamış, bu işi yapmış birçok isim var. Ama bu kadar ödül almış, kendini ispat etmiş başka bir isim yok. Bir de idol meselesi. Kendimi Serhat Abi’yle çok özdeşleştirdim.

n Gördüğün destek, isminin duyulmasıyla mı artıyor?

n K.O.: Kesinlikle. En basitinden 2006’da Varna’daki yarışmada para bulamadık! Kendi imkanlarımızla 19 saat otobüsle gittik. Benim bu hırs ve mücadelem oradan başlıyor zaten.

n S.G.: İstanbul’daki yarışmadan sonra da Ertuğrul Günay, ’oğlum’ diye hitap ederek aynen şunu söyledi: "Sana kapılarımız sonuna kadar açık. Yeter ki sen yarışmaya git. Finale kalamasan bile, bu büyük bir başarıdır. Biz sana güveniyoruz.

n K.O.: Bunlar insana tabi güç veriyor, ama ya kazanamazsam korkusu da doğuruyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!