Güncelleme Tarihi:
Ankara’nın güzel kızlarından biri olan Yazgülü ve yakışıklı bir Ankara efesi Canali’nin birbirlerine olan sevdası ve Yazgülü’nün Ağustos ortasında kar aşermesini anlatan “Karyağdı Hatun” operası 15 Aralık Cumartesi günü yapılacak prömiyerle izleyici ile buluşuyor. Efsaneye göre Yazgülü’nün duaları sonunda Ağustos’ta kar yağmaya başlar. Yazgülü’nün dileğinin gerçek olması bir efsaneye dönüşüyor ve yüzyıllar sonrasına taşınıyor. Yazgülü’nün mezarı, Ulus’ta Karyağdı Hatun türbesi olarak çare arayanlar tarafından ziyaret ediliyor. Orkestra şefliğini Sunay Muratov’un yaptığı eseri, Aytaç Manizade sahneye koyuyor. Yazgülü karakterini Şule Köken ve Tuğba Mankal, Canali karakterini ise Aykut Çınar ve Arda Doğan canlandırıyor. Eserin yönetmeni ve sanatçıları, Karyağdı Hatun operasını anlattılar.
AYTAÇ MANİZADE(YÖNETMEN)
MİSKET OPERA SAHNESİNDE
27 yıl öncesinden oldukça farklı. Teknik açıdan farklılıkları var. Ulus Meydanı’nın 500 yıl önceki geçmişinden gelen bir görüntü olacak. Dekorda oyunun gerçek üstülüğünü göstermek istedik. Biraz daha fantastik bir eser olacak. Eseri ne pekiştiriyorsa o unsurları kullanmaya çalışıyorum. Bir Türk eserinin, 500 yıl önceki hikayesinin geçtiği yerde sahnelenmesi oldukça nadir bir durum ve inanılmaz. İzleyenler, Ankara’ya dair birçok kültürel değeri görme fırsatı bulacak. Çok güzel türküler, danslar ve misket var.
ARDA DOĞAN (CANALİ)
SEĞMEN KOSTÜMLERİ
Canali, sevdiği kadın için her şeyi yapabilecek biri. Eşini, Ağustos ortasında kar aramaya gidecek kadar seviyor. Ankara hikayesi olması bakımından önemli. Ankara’da ilk kez sergileniyor. Orkestra ve armoniler alışılmışın dışında ve çok güzel. Seyirciler temaları gördüklerinde çok etkilenecekler. Solist de rolün içine o kadar çekiliyor ki, çok güzel bir eser olacak. İzleyiciler eserde seğmen düğünü görecekler. Kostümler, geleneksel Ankara seğmenlerinin kostümleri. Bazı sürprizler var. Şimdiye kadar İtalyan, Alman ve Rus repertuarı söyledim. Bir Türk besteci tarafından bestelenen eseri, kendi dilimizde söylemek ise oldukça keyifli.
MİTHAT KARAKELLE (CANALİ’NİN BABASI)
İNSAN İLİŞKİLERİ AÇISINDAN ÖNEMLİ
Canali’nin babasını canlandırıyorum. Aileler, çocuklarının evlenmelerinin arkalarında çok duruyorlar ve ne gerekiyorsa yapıyorlar. Gelinlerin istekleri için fedakar davranış içindeler. Eser, geçmişteki insan ilişkilerini göstermesi açısından önemli. Kadına verilen değer, o günkü toplumsal yapı içindeki insani ilişkiler, erkek ve kadının sevdası, bunları ortaya koyuş biçimleri, ailelerin gelin ve damatları benimseme biçimleri, kadın için kocasının fedakarlığı, eserde öne çıkan değerler. Bizim toplumumuzda bu değerler kaybolmadı. Kadına nasıl davranmalıyız, ona nasıl değer vermeliyiz, sanatçı olarak bunları göstermeye çalışıyoruz. Bu yönden bakınca eserin toplumsal bir mesajı var.
Karyağdı Hatun’un türbesi operanın yanı başında. Ankara’da öyle bir değer var ve halkımız bunlara ilgi gösteriyor. Bu değeri sahneye taşımak Türk operası için önemli. Halkımız tarafından tanınan bir karakter. İnsanlar, tarihi unsurların nasıl sahnelendiği görmek için operaya gelecektir. Bu tarz eserlerde seyirci profilinin içinde farklı profilde insanlar da görüyoruz. Bundan keyif alıyoruz.
ŞULE KÖKEN (YAZGÜLÜ)
TÜRBE ZİYARETÇİLERİ DE GELECEK
Çok naif, insancıl, şefkatli, sevecen, inançlı, ruhani, sevgi dolu bir karakter. Çok genç, 18 yaşında bile değil. Yaz ortasında aşermesi gerçek. Kapris yapmıyor. Öyle bir kişilik değil zaten. Ben Karyağdı Hatun türbesine önceden de giderdim. Eser bana verildiğinde ilk işim, bu türbeye tekrar gitmek oldu. Başka bir gözle gittim. İnsanlar Karyağdı Hatun’dan bir şey diler. Herkesin dileği de kabul olur. Ben de Ağustos ayında doğum yaptım. Sıcak bir ayda doğum yaptığınızda daha çok yanıyorsunuz. Karyağdı Hatun da kar istiyor ve kar sonra gerçekten yağıyor. Zaten o yüzden erenlere karışıyor. Türbeyi ziyaret edenlerin de eseri izleyeceğini biliyorum. Ben elimde notayla gitmiştim. Herkes onun ne olduğunu sordu. Ben Karyağdı operasının besteleri olduğunu söylediğimde ağızdan ağıza yayıldı. Klasik opera izleyicisinin dışında yeni seyirciler de gelecek diye düşünüyorum.
Benim için çok özel bir eser. Türkçe kullanıyorsunuz. Kendi dilinizde yazılmış. Türk operası söylüyorsunuz. Dünyanın her yerinde Rus, Alman, İtalyan operaları var. Kendi bestecimize ait bir eseri söylemek bana mutluluk veriyor. Bir Türk operasının ortada olduğunu ve bunun bir parçası olduğunu bilmek benim için özel. 1985’te ilk seslendirilişi oldu. Bu eserin Okan Demiriş’in eşi Leyla Demiriş için yazıldığını biliyorum. 24 yıl sonra ilk kez Türk operası söylüyorum. Kendi bestelerimiz de olduğunu halkımıza göstermek ve bunun bir parçası olmak çok önemli. Dileğim Türk operası ve bestecilerinin dünya çapında duyulması.
TUĞBA MANKAL (YAZGÜLÜ)
FARKLI KARAKTERLER ÇIKIYOR
Farklı solistlerden farklı karakterler çıkabiliyor. Yazgülü’nün Tanrı ile ilişkisi beni çok etkiliyor. Duyguların yükseldiği ve görkemli bir final olacak. Herkesin bu duyguları yaşayışı farklı. Diyalogları tanrı ile olmaya başlıyor. Eserde, dini motifler ve ilahiler de var. Baştan sona kadar karakterin farklı özelliklerini görüyoruz.