Güncelleme Tarihi:
Ege Anadolu Lisesi’nde müzik öğretmenliği yapan ve çocukken geçirdiği hastalık sonucunda görme yetisini yitiren Cafer Doğar (41), 17 yıldır müzik öğretmenliği yapıyor. Çaldığı saksafon, keman, piyano, bağlama, ud, kaval, org, ney, darbuka, batari, klarnet, batari, bendir, zil, davul, basgitar, davul, mızıka ile hem öğrencilere müziği sevdiren hem de onlara ilham kaynağı olan Cafer öğretmen yaşam öyküsünü anlattı:
KABULLENMEK ZOR OLDU
“40 günlükken menenjit hastalığı geçirmişim ve bundan dolayı da görme kaybı oluşmuş. Önceleri gece körlüğü ile başladı. Sonrasında görme yetimi tamamen kaybettim. Uçurtma uçurmak için koşardım fakat takılır düşerdim. Kendimi görüyor zannediyordum, görenler gibi hareket etmeye çalışıyordum. Kabullenme süreci çok zor oldu. Ailem bana Aşık Veysel'i gösterdi. Beni ona özendirdiler. Aşık Veysel’in türküleri ile büyüdüm. Babamın teşvikiyle saz çalmaya başladım. İlkokul öğretmenim orga yönlendirdi. Ortaokuldayken klasik keman, saksafon ve bateri eğitimi aldım. Üniversite yıllarımda ise şan, piyano ve gitar eğitimi aldım" dedi.
Görme engellilerin yaşamayı sevmesiyle her şeyin üstesinde geleceğini söyleyen Doğar, “Okulda ya da mesleğimde başarısız olursam bütün engelli arkadaşlarıma yansıyacak diye düşündüm. Titiz olmaya gayret ettim. İdarecilerim öğretmen arkadaşlarımda beni benimsediler. Engelli arkadaşlarım evlerine kapanmasın. Bir şeyler yapmaya çalışsınlar. İnsan istediğinde beyni ile her şeyi yapabiliyor. Biraz sosyal olsunlar. Evde dört duvar arasında kalmak belli süre sonra sıkıyor ve hayata küstürüyor. Yaşamayı sevsinler. Bir insan kendisini severse, değer verirse çevre de sizi öyle görüyor. İnsan ilk önce kendi ile barışık olmalı” ifadelerini kullandı.