Kale, Osmanlı ruhuyla canlanıyor

Arığ’ın ailesinden kalan eşyalar ile müzayedelerden aldığı antika eşyalar ve kıyafetler arasında ipek üzerine altın işlemeler, altın kemerler, Osmanlı kadın takıları, işlemeli minderler, ibrikler, sandalyeler bulunuyor. Yaklaşık iki yıldır boş kalan ve üç ay önce antikacılıkla uğraşan iki girişimci tarafından restore edilen Kınacızade Kültür ve Sanat Konağı, Ankaralıların ilgisini bekliyor. Arığ, konakta sergilenen eşyaların birçoğunun ailesinden kendisine miras kaldığını belirterek, kendisinin de bu mirasa gözü gibi baktığını söyledi. Arığ, "Çocukluğumdan beri eskiye bağlıyım. Ailemin, özellikle anneannemin ’kırpıntı bohçası’ bana intikal etti.

Antika değeri olan bu kıyafetleri oluşturulan müzeye bağışladım" dedi. Eşyalar arasında, altın işlemelerin ve ipeklilerin ağırlıkta olduğunu ve bunların geçen zamana rağmen deformasyona uğramadığını aktaran Arığ, "Burada bir de Hereke dokuması var. Hereke dokumaları Enderun’a bağlanmadan önce, henüz özel bir teşebbüsken 1843’te dokunmuş kırmızı bir kıyafet. Çok da değerli." sözleriyle tarihi kıyafetin kıymetini anlattı. Osmanlı döneminde yurt dışından getirilen ve "kutu kıyafet" tabir edilen giysilerin de el üstünde tutulduğunu belirten Yurdusev Arığ, kutu içinde getirilen bu modern kıyafetlerden birinin de müzeye konulduğunu söyledi.

Müzede Cumhuriyet dönemine ait bir giysinin de yer aldığını kaydeden Arığ, "O dönemde ev giysileri çok şıkmış ve ipekten yapılırmış. Burada da bir damat, bir de kadınların günlük ev giysisi yer alıyor" diye konuştu. Müzede, Osmanlı dönemine ait yedi kadın ve iki erkek kıyafeti, Osmanlı kadın takıları, antika sandalyeler, bakır kazanlar, işlemeli minderler çeşitli eşyalar sergileniyor.