Güncelleme Tarihi:
ULUSLARARASI Kadın Filmleri Festivali’nin ondördüncü yılına koşan Uçan Süpürge’den Halime Güner, geçtiğimiz yıl maddi olanaksızlıklar nedeniyle “Artık dayanamıyoruz, festivali yapmayalım” noktasına geldiklerini belirtti ve “Borçlardan başımızı alamaz olduk. Uçan Süpürge kollektif emekle yürüyen bir kurum. Çalışanlar bankalardan kişisel krediler çekti. Bu bile yetmedi” diye konuştu.
Son 3-4 yıldır bunu hissettiklerini ifade eden Güner, “Geçen yıl çok borcumuz kaldı. Yine de yapmamak olmaz diye düşündük. Seyircilerin ve yıllardır direnerek yürüttüğümüz bu festivalin bizden beklentileri var. Neyse ki sinema Telif Genel Müdürlüğü bu yıl desteğinin yarısını peşin verdi” dedi. Bu şekilde bazı borçlarını kapattıklarını ifade eden Güner, şunları söyledi:
“Devlet Bakanı Hayati Yazıcı ile yaptığımız görüşmede kendisine uluslarası festivallerin bizi koyduğu yeri, dünyadaki temsilimizi, yaptıklarımızı anlattığımızda ve ‘Tanıtma Fonu’nun amacı bu değil mi?’ diye sorduğumuzda bize çok hak verdi. ‘Bundan iyi ülke tanıtımı mı olur’ dedi ve çıkmayan desteği çıkarmış olduk.
İktidar ayrıcalıkla büyür
Gönül isterdi ki biz de dünyadaki diğer festivaller gibi aylar öncesinden destekler alıp, çalışmaya başlayalım. Bir yıl öncesinden Devlet Opera ve Balesi sahnesini isteyelim. Oysa biz her an ya destek çıkmazsa duygusuyla başlıyoruz çalışmalarımıza. Bu yılki temamız iktidar. İktidarın tarifi zordur ama ne istediğini biliriz. Eşitliği ve özgürlüğü sevmez, ayrıcalık ister. Ayrıcalıklar, kadınlara karşı ayrımcılığın da en güçlü aracıdır. İster ekonomik, siyasal ve geleneksel, ister kişisel olsun iktidar en çok ayrıcalıkla beslenir, büyür. Biz, bu iktidarı tüm derinliğiyle hayatın her alanında en sert biçimde hissediyoruz. Festival yıllardır üstlendiği misyonu bu yıl en iyi iktidar teması ile doldurur diye düşündük. Bu yıl festivalde filmler, söyleşiler ve panellerle iktidarı konuşacağız.
Bize genellikle Başbakan ya da bakan eşlerine ulaşmamızı öneriyorlar. Oysa bu bir ülke meselesi ama bu ülkede kadınlara yine kadınlar yardımcı oluyor. Türkiye’deki yeni örgütlenme alanı iş kadınları dernekleri. Onların hem toplantılarına katılıp festivali anlattık, hem gelin birlikte açılış yapalım dedik. ankara’nın en saygın kurumu Limak’tan Nihat Özdemir’in eşi Gülseren Hanım’dan, Dedeman’dan Nazire Dedeman’a kadar çok sayıda kişiyle ilişki kurmak için çaba sarfettik. Sadece Nurol’dan Figen Çarmıklı her arayışımızda geri döndü. Kişisel olarak Fipresci’nin üç Jüri Üyesini 7 gün boyunca konuk edecek.
Uçan Süpürge’nin kadın hareketini ana akıma çekmek için öncelikli muhattabı Bakanlar ve Başbakandır, eşleri değil. Ancak eşlerinin duyarlılıkları da bizler için çok önemli ve değerli. Emine Erdoğan’ı da aradık, defalarca not bıraktık, konuyu anlattık. Kendisinden bir geri dönüş alamadık. istanbul’da Başbakan’a notu biz ulaştırdık. O notun içinde çok kısa olarak aynen şunu yazdık:
Tek destek futbola mı?
‘Kamu kurum ve kuruluşları sadece spora ve futbola destek oluyorlar. Neden Ziraat Bankası gibi eski ve köklü kuruluşlar kadınların güçlenmesine yönelik bir projeye ön ayak olmasın, kadının güçlenmesi konusunda destekte bulunmasın? Bunun kültür ayağı Uçan Süpürge olur, bir başka ayağı başka bir kadın örgütü olur.’Biz sahada da yürüttüğümüz çalışmalar sonrası 81 ilin valisi ile tanışıyoruz, ancak ankara valisi ile ne yazık ki ilişki kuramadık. Vali’den randevu istedik ama cevap alamadık. Bu yıl gördüğünüz gibi 23 Nisan’da hem Cumhurbaskanlığı koltuğuna, hem valilik koltuğuna genç kadınlar oturtuldu. Törensel bakılmayıp kadınsız demokrasi olmaz derseniz ülke güçlenir, burada kazanan hepimiz oluruz. Yeni hükümetin ilk yapacağı şey bunları görmek, dinlemek olmalı. Bunun takipçisi olacağız.
Kadın hareketinin dayanışması ile bu yıl çok güçlendik. Filmmor, Kadın Dayanışma Derneği, üniversitelerin kadın çalışmaları bölümleri ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu ile birlikte güçleniyoruz.”
Bir tek filmin maliyeti akıl almaz boyutlarda
FESTİVALİ gerçekleştirmek için uzun süre ve emeğin dışında çok büyük bir bütçe de gerekiyor. Örneğin artık festivaller için film istediğinizde ciddi gösterim ücretleri ödüyorsunuz. Üstelik uzun uzun yıllardır çözmediğimiz gümrükleme problemi bu ödediğimiz ücretleri neredeyse üçe katlıyor. Bir de filmin çevirisi, alt yazısı düşünüldüğünde gösterilen bir tek filmin maliyeti akıl almaz boyutlara gelebiliyor. Biz, emek ağırlıklı düşünüyoruz. Her zaman yanımızda olan dostlarımızı işin ucundan tutmaya çağırıyoruz. Yıllardır güleryüzü ile ankara’da bahar heyecanı yaratan açılış törenimizi bu yıl neredeyse yapamayacaktık. Ama bir sürpriz oldu ve TACSO (Sivil Toplum Kuruluşları için Teknik Destek) kapımızı çaldı.