Güncelleme Tarihi:
Jeotermal kaynakların, tarımsal üretimde kullanılmasının Ankara’nın ekonomik potansiyelini artıracağını söyleyen TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, jeotermal kaynaklarla sera ısıtma modeli geliştirildiği takdirde, kentte tarımsal üretimin iki katına çıkabileceğini ve bu anlamda iş istihdamı sunarak yerel ekonominin de canlanabileceğini söyledi. “Belediye bünyesinde bir Jeotermal Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü kurulabilir” önerisinde de bulunan Alan, özetle şunları kaydetti.
JEOTERMAL AŞ KURULABİLİR ÖNERİSİ
“Başkent Ankara, yeraltı kaynakları açısından da önemli bir potansiyele sahip. Bu kaynakların başında jeotermal kaynaklar geliyor. Kızılcahamam, Ayaş, Beypazarı, Haymana hatta merkezde bulunan Yenimahalle ve Sincan gibi bölgelerde önemli jeotermal kaynaklarımız var. Kızılcahamam ve Ayaş’ta jeotermal turizm oldukça gelişmiş durumda. Termal tesisler açısından büyük bir potansiyel var. Özellikle Kızılcahamam’da yaklaşık 5 bine yakın konutun ısıtması jeotermal kaynaklardan sağlanıyor. Ancak bu yeterli değil. Başkent ne yazık ki sahip olduğu bu jeotermal servetten yeterince faydalanamıyor. Ankara’da jeotermalle ısıtılan tarım seraları kurularak tarımda kendine yetebilir bir kent haline getirilebilir. Kışın sebzelerimizi farklı illerden almak yerine kendimiz üretebiliriz. Zengin jeotermal kaynaklarımızı üretime dönüştürebiliriz. Belediye bünyesinde bir Jeotermal Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü kurulabilir. Örnekleri bazı illerimizde mevcut. Böyle bir birim olursa, Ankara’nın sahip olduğu jeotermal kaynaklardan daha fazla yararlanabilir ve üretim kapasitesini iki katına çıkarabiliriz. Bu yöntem hem iş gücü potansiyeli yaratacak hem de tarımsal üretime katkı sağlayacaktır. Kızılcahamam, Ayaş, Beypazarı, Haymana, Sincan ve Polatlı gibi bölgelerde bu termal potansiyelden yararlanarak seralar kurulabilir. Bu yerler aynı zamanda Ankara’nın önemli tarımsal üretim alanlarıdır. Öte yandan, jeotermal soğuyan sular, mineralli su olarak karşımıza çıkıyor. Halk arasında “Maden suyu” olarak bilinen bu suyun üretiminde Beypazarı önemli bir rol üstleniyor. Türkiye pazarında yüzde 65’lik bir dilime sahip olan maden suyu da Beypazarı ve Ankara için önemli bir gelir kaynağıdır.
Alan, Kızılcahamam’da yaklaşık 5 bine yakın konutun ısınmasında jeotermal kaynaklardan faydalanıldığına dikkat çekti.
ANKARA TAŞI MİRASINI KORUYALIM
Ankara’da çok sayıda jeolojik miras niteliğinde unsurumuz da var. Bunların tespitleri yapıldı, raporları hazırlandı ve teknik geziler düzenlendi. Gerçekleştirilen çalışmalarla birlikte önemli adımlar atıldı, Kızılcahamam’da bir Jeopark Müzesi kuruldu. 2020 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) ile Ankara’nın sahip olduğu doğal varlıkların korunması konusunda bir protokol gerçekleştirmiştik. Bu çalışmalar hâlâ devam ediyor. Asıl amacımız, özellikle Kızılcahamam ve Çamlıdere bölgesinde bir Ankarajeo Parkı kurarak bölgedeki doğal ve jeolojik miras niteliğindeki unsurları korumak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Bu bölgenin jeopark statüsüne kavuşturulması, UNESCO tarafından tescil edilmesi ve insanların hizmetine sunularak bölgeye katkı sağlaması için çalışmalar yürütüyoruz. Bu doğrultuda bir proje başlattık, ancak henüz hedeflediğimiz noktaya gelemedik. Sadece Kızılcahamam, Çamlıdere ve Kahramankazan değil, Ankara’nın diğer bölgelerinde de miras niteliğinde önemli jeolojik buluntular var. Nallıhan tarafında, Çin’deki gökkuşağı dağlarına benzeyen kayalar ve kuş gözlem alanı bulunuyor. Yine Ankara’nın meşhur andeziti, yani Ankara taşı, coğrafi işaret alması gereken önemli varlıklarımızdan biri. Tarihi yapıların büyük bir kısmı Ankara taşından yapılmıştır. Örneğin, ilk Meclis binamız ve eski bakanlık binalarında bolca Ankara taşı kullanılmıştır. Kültürel mirasımızı bu anlamda korumamız gerektiğini düşünüyorum.”
ANKARA’DA JEOLOJİK YAPIYI BİLMEK DOĞRU PLANLAMA SAĞLAR
Başkent Ankara’da doğal afet riskine karşı alınacak önlemlerde jeolojik yapının dikkate alınması gerektiğine de dikkat çeken Alan, “Ankara’da çok sayıda dere var, bu nedenle Ankara’ya ‘Dereler şehri’ diyebiliriz. İncesu, Kavaklıdere ve Dikmen Deresi gibi yerleşim yerleri de aldıkları isimlerle buna güzel bir örnek. Altyapı çalışmaları yapılırken Ankara’nın jeolojik yapısı da göz önünde bulundurulmalı. Ancak bu konuda yeterince güçlü değiliz. Ankara’nın büyük bir kısmı, Türkiye literatürüne de geçmiş olan killi birimlerin üzerinde oturuyor. Bu zeminler, suyu geçirmiyor ve yüzeysel akışı hızlandırarak sel ve taşkınlara neden oluyor. Dünyada taşkın hesapları yapılırken, bir dere ya da vadinin jeolojik özellikleri dikkate alınır. En önemli çözüm, bölgenin jeolojik yapısını tanımak ve buna göre taşkın hesapları yapmaktır. Ankara’da bu jeolojik yapıyı iyi bilmek, planlamaların doğru yapılmasını sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.