Jeofizik Yüksek Mühendisi Dr. Süleyman Basa:Evet itiraf ediyorum ben bir ‘Sismolog’um

Güncelleme Tarihi:

Jeofizik Yüksek Mühendisi Dr. Süleyman Basa:Evet itiraf ediyorum ben bir ‘Sismolog’um
Oluşturulma Tarihi: Mart 28, 2023 11:27

Kimseye “sismolog” olduğumu söylemeyin, onlar beni “mühendis” sanıyor!

Haberin Devamı

“Deprem bilimi uzmanı” yetiştirecek olan Jeofizik Bölümü’nü seçen öğrenci sayısı son 25 yılda yüzde 90’dan fazla azaldı. Sismoloji yani deprem bilimi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nün ana bilim dallarından biridir ve yerin yapısını, hareketlerini ve depremleri inceler. Depremlerin nasıl ve nerelerde oluştuğunu, deprem dalgalarının yer yuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalıdır.

* * *

Jeofizik Mühendisliği’ndeki lisans eğitimim sonrasında hem yüksek lisans hem de doktorada sismoloji çalıştım. Etrafımdakiler benim bu konuda eğitim gördüğümü bilmez. Ancak depremlerden sonra en fazla altı aylık bir dönemde sismolog olduğumu söylüyorum, zira bakışlar bana “başka bir şey bulamamış da sismolog olmuş” bakışlarını hissettiriyor. Ama depremden daha altı ay geçmediğine göre, evet itiraf ediyorum, ben bir sismolog’um.

Haberin Devamı

Jeofizik Yüksek Mühendisi Dr. Süleyman Basa:Evet itiraf ediyorum ben bir ‘Sismolog’um

* * *
Bunu neden söyledim... Biz millet olarak felaketler anında çok büyük dayanışma ve anlık tepki veriyoruz, tek yürek oluyoruz ama çok çabuk unutuyoruz.
1999 sonrası Jeofizik Bölümü’nü seçen öğrenci sayısı yüzde 90’dan fazla azaldı. 1999 yılında 17-18 üniversitede deprem bilimi uzmanları yetiştiren Jeofizik Mühendisliği Bölümü yaklaşık tam kapasite ile öğrenci alırken, 2023 yılında bu sayı dört-beş bölüm ve her bölümü tercih eden öğrenci sayısı yediyi, sekizi geçmiyor. Hani deprem ülkesiydik, hani deprem bilimi çok önemliydi! Deprem biliminin ana bilim dalı olan Jeofizik Mühendisliği’nin kan kaybetmesindeki en önemli unsur ise daha güçlü meslek dallarının “nasıl olsa biz varız, Jeofizik Mühendisi’ne imza yetkisi vermeye ne gerek var” düşüncesidir.
* * *
Siz kalp hastası iseniz, kardiyolog’a gidersiniz. Ortopedist biri size “nasıl olsa altı yıl tıbbiyede ben de okudum, ben de bakarım” dese de kendinizi ona teslim eder misiniz? Yaşanan tam da bu. Öğrenciler, “iş bulamayız” düşüncesi ile artık bu mühendislik dalını tercih etmiyorlar. Meslek odalarının ise siyasal işlere bakmaktan pek üyelerinin hakkını savunmaya vakti yok gibi.

 

Haberin Devamı

Jeofizik Yüksek Mühendisi Dr. Süleyman Basa:Evet itiraf ediyorum ben bir ‘Sismolog’um

DEPREMLER DÜNYANIN NABZIDIR

“Depremler olmasa, dünya ne güzel olurdu” diye düşünenler olabilir. Depremler dünyanın nabzıdır. Bir gün dünyanın herhangi bir yerinde irili ufaklı hiçbir tane deprem olmazsa, dünyanın sonu gelmiş ve yeryüzünde yaşam bitmiş demektir. Doğa olaylarını felakete çeviren insanoğludur. Çünkü doğanın hareket eden insan gibi bir yaşantısı vardır. O yaşantıya insanoğlu uyum sağlamak zorundadır. Yani dünyaya “sen yaşama biz yaşayalım” diyemeyiz. O, insanoğlunun yaşamını devam ettirebilmek için depremler üreterek bizim yaşamamızı sağlıyor. “Neden” derseniz, önce deprem neden oluyor bir bakalım. Dünyanın iç yapısını bilmeden depremleri ve fayı anlayamayız.

* * *

Haberin Devamı

Dünya, 6 bin 371 kilometre yarıçaplı bir küre ve değişik katmanlardan oluşuyor. Dünyanın iç yapısına baktığımızda ise dünyamızın dış kısmında; ortalama karalarda yaklaşık 100 kilometre, okyanuslarda 50 kilometre kalınlığa sahip katı bir kabuk ile üstü mantonun bir kesimini oluşturan katı ve kırılgan litosfer tabakaları olarak adlandırdığımız yapı mevcuttur. Onun altında oldukça akıcı bir astenosfer ve manto, mantodan çok daha az viskoz olan sıvı bir dış çekirdek ve katı bir iç çekirdek olmak üzere katmanlıdır. Litosfer 13 adet irili ufaklı katı tabakadan oluşur ve bu tabakalar akışkan sıcak astenosfer içinde oluşan konveksiyon akımları nedeniyle birbirlerine göre sınırları boyunca hareket etmektedirler. Bu hareketler sonucu biriken enerji kayaçların direnme gücünü aştığında kırılmalarla depremleri oluşturmaktadır bu kırıklara fay diyoruz.

* * *

Haberin Devamı

Anadolu, dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerindedir. Türkiye, dünyanın en önemli deprem kuşaklarından olan Alp-Himalaya deprem kuşağında bulunmaktadır. Türkiye’nin üzerinde bulunduğu Anadolu plakası; kuzeyde Avrasya plakası, güneyde Afrika ve Arap plakası, doğuda Doğu Anadolu bloğu ve batıda Ege bloğu tarafından çevrilmiştir. Bu tektonik konumu nedeniyle Türkiye topraklarının çok büyük kısmı deprem riski altındadır.
Geçmişte birçok yıkıcı depremler yaşandığı gibi gelecekte de meydana gelebilecek depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrama riski ile her zaman yüzleşmeye hazır olmalıyız. Zaten her akşam bunlar uzman veya uzman olmayan herkes tarafından anlatılıyor.

* * *

Haberin Devamı

Sismologlar, gene depremlerden aldıkları verilerle oluşturdukları risk analizi sonucunda yeryüzünün herhangi bir noktasında oluşabilecek depremlerin büyüklüğünü, derinliğini, yıkım gücünü, süresini, yaklaşık atım miktarını ve yaklaşık süre ile zamanını biliyorlar. Depremin ne zaman olacağını tahminine gene önceki depremlerin tekrarlama periyodundan tahmin ediyoruz. İşte bu alana yani depremlerin tekrarlama özelliğinden yararlanarak istatistiksel yöntemlerle yeryüzündeki herhangi bir yerinde deprem olma olasılığını hesaplayabiliyoruz.

* * *

Jeofizik Yüksek Mühendisi Dr. Süleyman Basa:Evet itiraf ediyorum ben bir ‘Sismolog’um

Türkiye’de 30 yılda bir yıkıcı bir deprem olma riski yüzde 90’ın üzerinde. Yurdumuzun yüzde 92’sinin deprem kuşağında olduğu, nüfusumuzun yüzde 95’inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin ve barajlarımızın yüzde 93’ünün etkin deprem bölgelerinde bulunduğu yadsınamaz bir gerçektir. Türkiye nüfusunun yüzde 70’den fazlası birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde yaşamaktadır. Türkiye’de bilinen toplam uzunluğu 23 bin 356 kilometre uzunluğa sahip bin 70 fay kesmesi vardır ve bunlardan büyüklüğü 5.5 ve üzeri deprem üretebilecek diri fay veya fay segment sayısının 485 civarındadır.

* * *

Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde 30 yılda içerisinde yıkıcı bir deprem olma olasılığı yüzde 90’ın üzerinde. Yani 30 yaşında iseniz ve bir deprem felaketinden etkilenmedi iseniz; doğru yerde, doğru zamanda, doğru binadasınız demektir. Şu andan itibaren başlamak üzere önümüzdeki 30 yılda herhangi bir zamanda yanlış yerde yanlış zamanda yanlış binada iseniz muhtemelen depremden etkilenmiş veya ölüm veya sakat kalabilme ihtimaliniz yüzde 90’ın çok üzerindedir.

* * *

Türkiye bir deprem ülkesidir. Bu gerçek maalesef bizlere yaşadığımız son depremlerle en acı şekilde tekrar tekrar hatırlattı, hatırlatmaya da devam edecek. Tekrar hatırlatmadan tedbirlerimizi almalıyız..

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!