İyi müziğe ulaşmak giderek zorlaşıyor

Güncelleme Tarihi:

İyi müziğe ulaşmak giderek zorlaşıyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 2006 00:00

"İki yıl önce, Açık Hava Tiyatrosu’nda vereceğimiz konser için İstanbul’a geldiğimizde hava yağmurluydu. İşin kötüsü, konser saati gelip çattığında yağmur da rüzgar da şiddetini arttırmıştı. Bir yandan sahne arkasında hazırlanıyordum. Ama endişeliydim. Direktörümüze durumun ne olduğunu sordum:

’Hayır Charlie kimse ayrılmıyor. Herkes yerinde’ dedi. ’Bu imkansız, emin misin?’ dedim. ’Evet’ diye yanıtladı. ’İnsanlar yağmurluklarını giydi, şemsiyelerini açtı ve sizi bekliyorlar’ dedi. İnanamadım. Bunun üzerine Carla’nın piyanosunun üzerini örterek yağmurdan koruduk ve sahneye çıktık. Seyircilerin görüntüsü çok etkileyiciydi."

CAZIN yaşayan büyük ustalarından Charlie Haden, üç yıl sonra yeniden geldiği Ankara’da "Türk dinleyicisinin farklı bir özelliğini hissettiniz mi?" sorumu işte böyle yanıtlıyor. Ve ekliyor: "Türk dinleyicilerinin, hakikaten insanı etkileyen bir coşkusu ve dikkati var. Ankara seyircisi ise politikayla, dünyada neler olup bittiğiyle çok ilgili"

DAHA İYİ BİR DÜNYA ARAYIŞI

İşte sihir! Müziğe adanmış bir ömrün alçakgönüllü devi başka ne ister?

Gelgelelim, yeryüzündeki onca müzisyenin ayağını yerden kesebilecek kudretteki bu "karşılıklı hipnoz" bile, cazın yaşayan en büyük ustalarından Charlie Haden’ı "kesmiyor". Aksine, ilerlemiş yaşına rağmen "daha iyi bir dünya" arayışını müzikle sürdürmekten hiç vazgeçmeyerek, bastığı yerlerde iz bırakmayı sürdürüyor.

Charlie Haden, kontrbas gibi, yıllarca "eşlikçi" olarak bilinen bir enstrümanı "solo" ya dönüştürme serüveni kadar, bu süreci "politik tavrı"yla bütünleştirmesi nedeniyle "yaşayan efsane" sıfatını hak ediyor. Onunla söyleşi yapmak, -ilk kez de olmamasına rağmen- galiba en çok bu nedenle heyecan vericiydi. Fakat, ODTÜ’nün yolunu tutarken hissettiğim kalp çarpıntısının, en az bunun kadar önemli olan diğer nedeni, üç yıl önceki bir soruma verdiği yanıtı hatırlamaktı.

LMO’YU TRAJEDİLER VAR ETTİ

Basçı, besteci ve grup lideri kimliklerini içiçe yaşatan Haden ile ilk söyleşimizde (22 Kasım 2003’de yayımlandı) caz tarihinin mihenk taşlarından biri olan LMO’yu sormuştum.

"LMO’yu insanlık trajedileri var etti. Bu trajediler bitmedi ki. Grubu tekrar bir araya getirmeyi düşünmüyor musunuz?" dediğimde, "Bunu çok isterim. Keşke mümkün olabilse" yanıtını vermişti.

Ne iyi ki, mümkün oldu. ABD’nin Irak’ı işgaliyle (ki, Haden bu sözcüğü özenle seçiyor; kaşlarını çatarak "Bunun bir savaş olmadığını herkes bilmeli, bu bir işgal" diyor) ortaya çıkan dehşet tablosu, üyeleri değişse de LMO’yu yeniden bir araya getirdi.

"Kontrbas şairi" Charlie Haden ile 22 Kasım’daki konserden bir gün önce, yine ODTÜ’de verdiği work-shop’ın hemen ardından A Salonu’nda bir araya geldik. "Her şeyi o hallediyor. Ona şükran borçluyum" dediği karısı Ruth, birkaç sıra arkamızdaydı. Söyleşi boyunca Ruth’un kısa yorumları, zaman zaman da neşeli kahkahaları kulağımızdan eksik olmadı

DAHA KÖTÜYE GİDİYOR

Bush Yönetimi’ne öfkesini hiç gizlemeyen Haden’ın çatılmış kaşları, "Peki LMO’nun bu nedenle toplandığından haberleri var mı?" dediğimde yumuşuyor. Ardından yumuşak bir kahkaha patlatıyor, "Tabii ki hayır! Onların, ne yaptığımızı bildiğini hiç sanmıyorum. Cumhuriyetçiler müzik dinlemez ki."

Sonra yeniden ciddileşiyor, "Bunlar çok tehlikeli adamlar. Her gün yüzlerce kişi ölüyor orada. Irak’taki şirketlerin birçoğu, Bush Yönetimi’nin ailesi ya da akrabası."

Muhtemelen üzücü, kimbilir belki kızdırıcı olacak farkındayım; ama üzerinden geçemiyorum içimdeki sorunun: "Bunca büyük hesaplara, binlerce insanın her gün bombalarla parçalanmasına, müzik gibi naif bir araçla karşı durmaya çabalamak sizi yormadı mı? İşgal üç yıl önce başladı. Ve her şey, her geçen gün daha kötüye gidiyor. Ümitsizliğe kapıldığınız olmuyor mu?"

Cevap, birkaç saniyelik bir suskunluğun ardından geliyor: "Ben bunu yapmak zorundayım. Sesimle muhalefet edebilirim. Elimden geldiği kadar onu yapıyorum. Yapmaya da devam edeceğim. Çünkü kendimizi cesaretlendirmeliyiz. Bakın, son Kongre seçimlerinden sonra Bush’un desteği 35’ten 31’e indi."

SIRADAKİ PROJE

LMO, her seferinde bir amaçla biraraya geliyor, albüm, turne yapıyor ve dağılıyor. Peki şimdi? Sırada ne var? Bir projesi olduğundan bunca emin olmama gülümseyerek yanıtlıyor:

"Köklerime dönmek. Karım Ruth’u, kızlarımı alarak bir country müzik albümü yapmak istiyorum. Çocukluğumda ailemle yaptığımız gibiÖ

Belki şarkı bile söylersiniz yine, bir albümünüzde kısacık yaptığınız gibi diyorum. Yine yumuşak bir kahkaha çıkıyor Kontrbas Şairi’nin boğazından ve son cümlesini bütün iyi şairlerin yaptığı gibi, kendisiyle dalga geçerek kuruyor:

"Aman Tanrım! İnsanlar benimki gibi bir sesi neden bir daha dinlemek istesinler ki?" n Çiğdem TOKER

LMO’ya Iraklı bir müzisyen davet edebilirim

Haden’ın, ABD’ce Küba’ya uygulanan ambargonun bütün güçlüklerine rağmen caz dünyasına kazandırdığı piyanist Gonzalo Rubalcaba’yı hatırlatarak, "LMO’ya Irak’tan bir sanatçı almayı düşünmez misiniz?" diye sorduğumda uzun bir "Ooo" çekiyor. "Çok enteresan, önemli bir soru bu. Neden olmasın. Bulabilirsem elbette alırım. Böyle bir caz müzisyeni varsa memnuniyetle LMO’ya davet edebilirim" diyor.

YARIM yüzyılı aşan bir müzik kariyeri, onlarca albüm, çok sayıda önemli ödül, yüzlerce konser. Peki özel bir ritüel? "Sadece ellerimi ısıtırım". Yani, kuliste özel bir atmosfer, özel bir yiyecek, meyveli soda vs. hiçbirşey istemez misiniz diyorum hafif şaşırmış.

Olgunlukla tebessüm ederek, tane tane anlatıyor:

"Bunların önemi olduğuna inanmıyorum. Tüm enerjimi müziğe yoğunlaşmaya veririm. Sahneye çıktığım anda, burası bir kiliseye dönüşür. Ritüel budur: Arkadaşlarla birlikte en güzel müziği üretmek. Parçalar, grup üyeleri, dönemler değişir. Ama değişmeyen tek bir şey vardır. Ki, o da en önemlisidir: Sizi dinlemek için gelenlere olabilecek en güzel müziği sunma çabası."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!