Güncelleme Tarihi:
ÖĞRETMENLİK mesleğinde 39 yılını dolduran Melike Çelik’in hayatı genç meslektaşları için örnek alınması gereken bir başarı öyküsü. Öğretmen bir anne babanın çocuğu olan Melik Çelik daha küçük yaşlarda kafasına koyduğu öğretmen olma hayalini 16 yaşında öğretmen okulunu bitirerek geçekleştirdi. 18 yaşından küçük olduğu için öğretmen olamayan Çelik, yaşını büyüterek hayalindeki meslek için ilk adımı atmış oldu.
BEN KÖYE GİDECEĞİM DEDİ
Tayini şehre çıkan Melike Öğretmen, ’Ben köye gideceğim’ diyerek 39 yıllık macerasına başladı. Malatya’nın köylerinde 19 yıl geçiren Melike Öğretmen o günleri şöyle özetliyor:
"Çocuk yaşta büyük bir meslek aşkıyla gittiğim o köyler, oradaki çocuklar benim hayatım oldu. Okulları beraber boyadık. Bir çok hayatı baştan yarattık. Çok zor yıllar olmasına rağmen hayatımın en güzel yıllarıydı."
Malatya’nın bir köyünde öğretmenlik yaparken rahatsızlanmaya başadığını hissetmiş Melike Öğretmen. Ancak hastalığı kendine yakıştıramadığını söyleyen Çelik, "İşimi o kadar seviyordum ki hastalığı kendime konduramıyordum. Belki de çocuklarımdan ayrılmayı istemiyordum" diyor.
BEŞ YIL HASTALIKLA MÜCADELE ETTİ
Hastalığı ilerleyen ve iyice halsizleşen Melike Öğretmen tedavi için Ankara’ya geldiğinde zehirli guatr teşhisiyle beş yıl tedavi gördü. Bu dönemi de boş geçirmedi ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde açık öğretimi bitirdi. Tedavinin ardından görevine bir an önce dönmek isteyen Melike Öğretmen’in tayini Cebeci’deki İltekin İlköğretim Okulu’na çıktı. Göreve başladığı ilk yılda büyük zorluklar çektiğini ve o günleri hatırlamak istemediğini söyleyen Melike Öğretmen "Bana ’hasta öğretmen’ gözüyle baktılar ve sınıf vermek istemediler. Çok göz yaşı döktüm. Hastanede bile bu kadar üzülmemiştim. Hayatımın en kötü bir yılıydı" diyor ve büyük bir olgunlukla ekliyor: "Ama kimseye kızgın değilim."
Herkesin sevgilisi oldu
İki yılında aldığı sınıfta 73 öğrencinin tamamını mezun eden Melike öğretmen hem velilerin hem de öğrencilerinin sevgilisi oldu. ’Gelişen teknolojiye biz neden yetişmeyelim’ düşüncesiyle okuttuğu sınıflarda yenilikler yapmaya çalışan Melike Öğretmen iki yıl önce aldığı sınıf için ’Kendi Sınıfını Kendin Yap’ adlı kampanya başlattı. Bu konuda velilerin de kendisine çok desteğinin olduğunu söyleyen Melike öğretmen sıradan bir devlet okulundaki bir sınıfı nasıl bir kolej sınıfından farksız hale getirdiğini şöyle anlattı: "Velilerimden özellikle Gülşen Acar’ın çok büyük emeği oldu. Beraber laminantçı, pakrkeci dolaştık. En uygun fiyatla sınıfımızı baştan yarattık. Bilgiayarı, projeksiyon cihazı, fotokopi makinası, yazıcısı, tarayıcısı olan teknolojik bir sınıf yarattık. En önemlisi eski bir bina olan okulumuzda kendi sınıfı lavabo getirdik. Bir ilk daha gerçekleştirip sınıfımıza kamera sistemi kurduk. Velilerim evde, işyerlerinde internetten sınıfı ve çocukları gün boyu izleyebiliyorlar."
SAĞIR ÇOCUĞA OKUMA ÖĞRETTİ
Melike Çelik köyde öğretmenlik yaptığı dönemde başından geçen bir olayı Ankara Hürriyet okurları için anlattı: "Sınıfımdaki bir çocuk hiç tepki vermiyor, sürekli tek bir noktaya bakıyordu. Beni anlamadığını fark edince defterine bir yazı yazarak velisini çağırdım. Abisi geldi ve ’Kardeşimin yanında küçük yaşta popalı gaz ocağı patladı. O gün bugündür konuşamıyor" dedi. Ben çocuğu muayne ettirdim, anladık ki kulak zarı patlamış. İsmi Sabri olan öğrencime okumayı öğretmek için elimden geleni yapacağıma dair kendime söz verdim. Elini boğazıma götürüyor, boğaz hareketlerimden ve ağız okuyarak harfleri öğretmeye çalıştım. Aralığın sonunda ilk heceyi okuttum. O günkü mutluluğunu kelimelerle anlatamam. Hayatımın en güzel günlerinden biriydi."