Oluşturulma Tarihi: Ekim 21, 2007 00:00
İşçiler arasında yapılan bir ankete göre, işçilerin yüzde 44.4’ü Türkiye’nin AB üyeliğini "olumlu", yüzde 41.1’i ise "olumsuz" buluyor. Türkiye’nin AB’ye üyeliğini destekleyen işçilerin çok büyük kısmı, 2 bin YTL’nin üzerinde veya asgari ücret düzeyinde geliri bulunanlardan oluşuyor.
Ankara Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Hans Böckler Vakfı, Türkiye Araştırmaları Merkezi ile Tez-Koop-İş ve KOOP-İş Sendikalarınca Goethe Enstitüsü’nde "Küreselleşme Çağında Çalışma Yaşamı ve Dayanışma" konulu seminer düzenlendi.
Seminerde konuşan Metin Özuğurlu, küreselleşme sürecinde Türkiye’de çalışma hayatında yaşanan dönüşüme ilişkin bilgiler verdi. Türkiye’de bu süreçte ağırlıkla tarımda olan istihdamın hizmet sektörüne kaydığını belirten Özuğurlu, aynı dönemde kamunun istihdamdaki payının da azaldığını anlattı.
Türkiye’de kişilerin iş değişikliklerinin hızlandığını, uzun çalışma saatlerinin norm haline geldiğini ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığını ifade eden Özuğurlu, "Çalışma süreleri günlük 8 saati çoktan aştı, 10-11 saate ulaştı. Verimlilik artışına da çalışma sürelerinin uzatılmasıyla ulaşılmaya çalışılıyor" dedi.
ZORUNLU EĞİTİMDE KESİNTİ
Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarıldığını, ancak yoksul ailelerin çocuklarının düzenli olarak 8 yıl zorunlu eğitim alamadığını kaydeden Özuğurlu, çocuk işçiliği dolayısıyla yoksul bölgelerde 8 yıllık zorunlu eğitimin "kesintili" bir biçimde uygulandığını söyledi.
Sendikaların bu süreçte güç kaybettiğine işaret eden Özuğurlu, "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na göre Türkiye’de sendikalı işçilerin oranı yüzde 60’larda, yani İsviçre standartlarında ama Türkiye’de gerçek sendikalı işçi oranı yüzde 9" diye konuştu.
İŞÇİLERİN AB’YE BAKIŞI
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu da Türkiye’de işçilerin AB’ye üyeliğine ilişkin olarak yaptıkları bir ankete ilişkin bilgiler verdi.
Ankete katılan işçilerin yüzde 44.4’ünün Türkiye’nin AB üyeliğini "olumlu", yüzde 41.1’inin "olumsuz" bulduğunu bildiren Müftüoğlu, işçilerin, "Türkiye’nin AB üyeliği çalışanları nasıl etkiler?" sorusuna da yüzde 24.3 oranında "olumlu", yüzde 38.5 "olumsuz", yüzde 24.6 oranında da "etkilemez" yanıtı verildiğini belirtti.
Türkiye’nin AB’ye üyeliğini destekleyen işçilerin çok büyük kısmının 2 bin YTL’nin üzerinde veya asgari ücret düzeyinde geliri bulunanlar olduğuna dikkati çeken Müftüoğlu, "Bankacılık gibi eğitim gerektiren ya da sigortasız çalışmaların yoğun olduğu işlerde çalışan işçilerin AB’yi desteklediğini gözlemledik. Yani işçilerin eğitimi arttıkça AB’ye daha olumlu bakılıyor. Asgari ücret düzeyinde işçi alanlar, sigortasız çalışanlar da AB sürecine, çalışma koşullarının daha iyi olacağını düşünerek destek veriyor" diye konuştu.
Müftüoğlu, ancak ankete katılan işçilerin yüzde 63.2’sinin Türkiye’nin AB’ye üye olacağına inanmadığını da bildirdi.
ALMANYA’DAN ÖRNEKLER
Raoul Wallenberg İnsan Hakları ve İnsancıl Hukuk Enstitüsü (RWI) Uzmanı Ronald Bachmann da Avrupa’da 1970’lerden 1990’lara kadar yoğun işsizlik yaşandığını, ancak 1970’lerde yüksek işsizliğe rağmen verimlilikte artış meydana geldiğini anlattı. Almanya’da 1990’larda işsizliği önlemek için bazı "marjinal reformlar" yapıldığını kaydeden Bachmann, bu çerçevede Alman istihdam kurumunun yeniden yapılandırıldığını, uzun süreli işsizlere verilen işsizlik ödeneklerinin azaltıldığını, çok az para kazanılan ve sosyal hakların verilmediği "mini-işlerin" gelişiminin desteklendiğini ifade etti. Bu reformlar sonucunda istihdam oranının arttığını anlatan Bachmann, ancak özellikle "mini-işlerin" artması dolayısıyla ekonomik verimliliğin düştüğünü bildirdi. Bachmann, "1970’lerdekinin tersi bir durum yaşandı. O yıllarda yüksek işsizliğe rağmen ekonomik verimlilik artarken, 1990’larda istihdam arttı, ancak verimlilik azaldı" diye konuştu.