Güncelleme Tarihi:
Artık hayat normale dönmeye başlasa da uzun bir süre geride bıraktığımız günlerin etkisi devam edecek gibi. Sizin son üç ayınız nasıl geçti?
Son üç ayım herkes gibi normal düzenimden farklı geçti. Bu sürecin başlamasıyla ilk bir hafta adaptasyon ile uğraştım ancak derslerimi ve çalışmamı aksatmadım. Sanatta derslerin uzaktan nasıl yapılabileceğine kafa yorup aksatmadan farklı şekiller denedim. Özellikle ilk 10 gün sonrasında yeme içme ve sporuma dikkat etmeye başladım. Müstakil evde oturmam çok avantajlı bir durumdu. Sitede yürüyüş ve koşu yapabilmek gibi bir imkânım ve bahçemle uğraşabilmek gibi ayrıcalığım olduğu için şükrettim. Ancak eşim Alper Özkoçak’ın Güven Hastanesi’nde acil hekimi olması, evde çok dikkatli olmaya ve biraz stresli, sürekli takipte kalarak bu süreci yönetmeye itti ve oldukça yorucu oldu. Hâlen de bu durum ve dikkatli olma hali devam etmekte.
Yeni normalleşme sürecine uyum sağladınız mı? Siz de kendinizi dışarı attınız mı?
Ben normalleştiğimizi düşünmüyorum. Onun için restoran, kafe gibi yerlere gitmiyorum. Salgın döneminde Hacettepe’nin Beytepe Kampüsü’nde stadyumda açık alanda spor yaptım. Yine orada sporuma, koşuma ve yürüyüşüme devam ediyorum. Tatil için ise iki kişi yelkene gideceğiz. Eşimle ikimizin kaptanlık ehliyeti ve çok yıldır beraber yelkenli tekne kullanma tecrübemiz var ve bu dönemde en iyisi bu tip bir tatil.
Önümüzdeki sürece dair planlarınız var mı?
Konserlere 2021 gibi başlamak niyetim var ve tabii bunu süreç gösterecek. Eğitim ise sonbaharda başlıyor; gerekli önlemleri yoğun salgın dönemi kadar ciddiye alarak gerçekleştireceğim.
GÖKYÜZÜNÜN BİLE RENGİ DEĞİŞTİ
Bundan sonra nasıl bir dünya ve hayat bekliyorsunuz?
Salgın sonrası hayatın eskisi gibi olamayacağını düşünüyorum. Bu nedenle sosyal mesafe ve birçok temizlik kuralını hayat boyu uygulamanın önemi üzerinde duruyorum. İnsanoğlunun bu süreçten ders alıp yaşam biçimini tekrar gözden geçirip, dünyayı temiz tutmakla ilgili kendine düşen payı ve sorumluluğu hatırlamış olmasını diliyorum. Gökyüzünün bile rengi değişti, güneş başka parlıyor, doğada sinek yok çünkü pislik yok, sorumsuzca ortalarda yapılmış mangal ve atıklar olmadığı için ortam kirlenmiyor, denizlerimiz kendini temizledi, soluduğumuz havada oksijen arttı; bunlar önemli farklılıklar. İnsanların bu vesileyle yakın ilişkilerini ve kendini gözden geçirmiş olması da cabası.
UZAKTAN EĞİTİME DEVAM ETTİK
Sizin de çok fazla öğrenciniz var. Onlarla uzaktan eğitim yapma şansınız oldu mu, bu eğitim size göre ne kadar verimli geçti?
Kendi sistemimi kurarak fayda sağladım. Bu süreçte uzaktan eğitim tabii ki zor ancak ben kendi sistemime uyarlayarak büyük yaştaki öğrencilerimden önce ses kaydı aldım, küçüklerden ise ellerini göreceğim görüntülü kayıtlar. Duyup izledikten sonra iki kamera kurduğum sistemle skype programı üzerinden önemli teknik konuları geçerek, yorum ve icra konusunda yönlendirme yaparak düzenli ders yaptım. Sonuçları da gayet verimli ve iyi oldu.
Uzaktan eğitimin önümüzdeki yıllarda daha çok kullanılacağı kesin. Sizce sanat gibi karşılıklı etkileşimin çok önemli olduğu ve duyguların ifadesinin öne çıktığı bir alanda uzaktan eğitim ya da çevrim içi dersler başarılı olur mu?
Sanat için uzaktan eğitim zor iş, meslektaşlarımın da pek tercihi değil bu durum ama kendime uyarladığım şekliyle bir kısım götürebiliyorum. Skype’da dersleri kaydetmek de iyi oluyor çocuklar sonradan izleyebiliyor. Konser vermek, konser salonları, birlikte çalan orkestra sanatçıları için çok risk taşıyor ve toplum için de öyle. Yakında her şey tecrübe edilecek tabii, insan sonuçta muhakkak yeni bir yöntemle adaptasyonu sağlayabiliyor.