İnsanlar hor görülmemeli

Güncelleme Tarihi:

İnsanlar hor görülmemeli
Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2007 00:00

Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Bilal Eser, başlayan Ramazan ayınının sosyal ve kültürel yönlerini Ankara Hürriyet’e değerlendirdi.

Dini çerçevede bakıldığında orucun müslüman ve sağlıklı olanların mükellef olduğu, islamın beş esasından biri olduğunu ifade eden Eser, "14 saat boyunca hem yeme içmeden hem de cinsel ilişkiden uzak durabilmek herkesin harcı değildir" dedi. Orucun hem ruhu hem nefsi terbiye etme vasfına sahip bir ibadet olduğunun altını çizen Eser şunları söyledi:

ORUÇ TUTMAK RUHLARA FERAHLIK VERİR

Ülkemizde, sofrasına ekmek götüremeyen birçok yoksul var. Oruç, açlığın ne demek olduğunu zenginlere öğreten, yoksulların hayatını muhakeme etme fırsatı sağlayan bir ibadettir. Ramazan ayında fakiri fukarayı gözetme, onlara yardım etme yönünde bir sadaka zarureti vardır. Oruç, hem gönüllere ve ruhlara ferahlık veren hem de sosyal hayatta evine ekmek götüremeyen insanlara yardım görevi yüklenmiş bir ibadettir.

DİN SİYASETE BULAŞTIRILMAMALI

Orta tabakayı ve fakirleri iftar sofralarına davet etmek Osmanlı geleneğinden gelen bir yapıdır. Son yıllarda iftar çadırlarının maksadı, siyasi bir hal almıştır. Bu tip organizasyonlar siyasi bir yatırıma dönüştürülmüştür. Belediyenin böyle bir bütçesi yok, belediye başkanları da iftar giderlerini kendi cebinden ödemiyor, hangi kaynaktan pay ayrıldığı ise merak konusu. Susuzluk tedbirleri farz olmuşken, iftar çadırları açmış olmakla görev yapmış olunmaz. Bu durum, ’dinin siyasete bulaştırılmaması’ amacından sapıldığı anlamına gelmektedir. Aşırıya gitmek suretiyle yapılan iftar çadırlarını hoş karşılamıyoruz.

RAMAZAN GÖNÜLLERİN ŞARJ EDİLMESİDİR

Ramazan ayı, rahmet ayı olması nedeniyle on bir ayın sultanı tabiriyle anılıyor. Bu ay sosyal hayatta gösterilen ihtimam diğer aylarda da gösterilse millet olarak çok daha müreffeh bir durumda olabiliriz. Bir arabanın aküsü boşaldığında nasıl şarj ediliyorsa ramazan ayı da insanların gönüllerinin şarjıdır.

RAMAZAN YARDIM AYIDIR

Ramazan ayı özellikle bizim ülkemizde yardım ayı olarak yerleşmiş bir kültürel değerdir. İhtiyaç sahipleri doyurulur, fakir çocuklarına hediyeler alınır. Bunlar bizim kültürel zenginliğimizdir. Bu itibarla oruç ibadetinin manevi boyutunun yanı sıra, sosyal boyutu da bu ayda icra ediliyor. Oruç, Ramazan ayında insanının hayatını disiplin altına almasını sağlayarak, bedeni ve ruhi terbiyeyi öngörüyor. Ramazan münasebetiyle 90 bin personelimizle 24 saat ayaktayız. Din görevlilerimiz sabah ezanından, teravih namazına kadar görev yapıyor.

RAMAZANDA İNSANLAR DAHA ILIMLI

Ramazan ayının manevi havası ile, insanlarımız namaz kılmasalar bile sabah ezanı okunurken etkileniyor. Bu da bizim manevi değerlerimizin ne kadar sağlam olduğunun delilidir. Ramazan boyunca zorlama olmamasına rağmen bir çok lokanta, eğlence yeri oruç tutanlara saygısızlık etmeme adına kapanıyor. Bu ayda insanlarımız birbirleriyle daha ılımlı ilişkiler kuruyorlar. Ramazanın manevi havası tüm insanları davranışlarından, yardımlaşmalarına kadar herşeyi olumlu yönde etkiliyor.

NEZAKET ALIŞKANLIĞA DÖNÜŞECEKTİR

Oruç tutmuyor diye kimsenin başkasını rahatsız etme hakkı yoktur. Peşin hükümle yaklaşıp oruç tutmayanları hor görmek de doğru değildir. Bu ayda nezaket kurallarına, her zamankinden daha fazla dikkat edilmesini öneriyoruz. Bu dikkatin de zamanla alışkanlığa dönüşmesi ve kimseninin kalbinin ufak meselelerle kırılmaması temennisini taşıyoruz.

Sema gösterili iftar keyfi

ESKİ gece kulübü Laila’nın, alkolsüz aile restoranına dönüşmesinin ardından işletme, UNESCO’nun 2007 yılını "Mevlana Yılı" ilan etmesini de fırsat bilerek, Konya’daki Şebb-i Arus törenlerinde sema yapan özel ekibin gösterileriyle iftar yemeklerini renklendirdi. İftar sırasında yapılan sema gösterisine büyük ilgi duyan vatandaşlar, yanlarında getirdikleri kameralarla, gösteri anını çekmeyi tercih ediyorlar.

Şahhane Restaurant’ın işletmecisi Hasan Yılmaz, 12 Eylül 2007 tarihinden itibaren AKP Genel Merkezi’nin yanında hizmet vermeye başlayan restoranda bir ilki gerçekleştirerek Konya’dan getirtikleri ekiple başkentlilere "sema gösterisi" sunduklarını söyledi.

Sema ekibinin, Konya’daki Şebb-i Arus törenlerinde de sema yaptıklarını anlatan Yılmaz, farklı bir atmosferde yapılan ve 1 saate yakın süren sema gösterisine vatandaşın duyduğu ilgiden memnun kaldıklarını bildirdi.

Müze yanında yüz yıllık cami

HAMAMÖNÜ Mahallesi’nde Mehmet Akif Ersoy Evi Müzesi’nin yanında bulunan Cami, 1902 yılında Sultan 2. Abdülhamit tarafından yaptırıldı. Cami, aynı adı taşıyan türbeye bitişik, kesme taş duvarlı ve kiremit çatılıdır. Planı uzunlamasına dikdörtgen biçimde yapıldı. Türbe caminin batısında yer alır. Kuzeybatısında yükselen kare kaideli, silindirik gövdeli minaresi taştandır. Cami iki katlıdır, mihrabı alçıdan yapılmıştır. Camiye adını veren Tacettin Sultan’ın ise tarikat sahibi olduğu ve tasavvufi şiirler yazdığı biliniyor. Asıl adı Tacettin İbrahim olan Tacettin Sultan, 1500-1550 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman zamanında genç yaştayken Ankara’ya gelerek yerleşti. Tacettin Sultan, sonradan Merhum Mehmet Akif Ersoy’un da oturduğu Hamamönü’ndeki bir evin alt katında bir süre oturdu. Tacettin Sultan, genç yaşta hayatını kaybeden oğlunu kerpiçten yaptırılan bir türbeye defnetti. Oğlunun vefatından uzun yıllar sonra vefat eden Tacettin Sultan’da oğlunun yanına defnedildi. Önceleri kerpiç olan bu türbe Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecit zamanında şimdiki halini aldı. 150 kişilik kapasitesi olan camide bir imam görev alıyor.

Teravih sonrası simit ve salep

ÇUBUK Belediyesi, Merkez Camii önünde Teravih namazı sonrası vatandaşlara salep dağıttı. Çubuk Belediye Başkanı Adem Tuğluca ile Kaymakam Mustafa Güler de, cami çıkışında vatandaşlarla sohbet etti. Bu arada Başkan Tuğluca’nın dağıttırdığı simit ve salepler, vatanadaşlar tarafından adeta kapışıldı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!