Güncelleme Tarihi:
Hamurun üzerine serilen çeşitli ürünlerle, tüm damak tadlarına hitap etmeyi başarabilen pizzanın Türkiye’deki popülerleşme süreci, 90’lı yıllara rastlıyor. O dönemin televizyon karşısından kalkmayan çocukları bugün orta yaşlara erişti. Bahse konu nesil için pizza, ninja kaplumbağaların kutu içerisinde tükettiği hızlı bir yemekten ibaretti. Hollywood filmleri de pizzanın bu imajına ciddi katkıda bulundu. Aynı süreçte birbiri ardına açılan pizza zincirleri, dondurulmuş hamuru ısıtıp, 30 dakika içinde evlere gönderme yarışına girince, İtalya’nın lezzetli yiyeceği, Türkler için kısa sürede “tele-yemek” oluverdi. Pizzaya karşı bakış açınız bahsettiklerime benzer durumdaysa, bunu değiştirmek için kendinize bir şans vermeniz gerekiyor. Keza pizza; doğru hamur, içerik ve soslarla hazırlandığında, bugüne dek tadına baktıklarınızın çok ötesinde bir deneyime dönüşüyor.
SARAY MUTFAĞINA GİRDİ
Rivayete göre, 1800’lerin İtalya’sında işçi sınıfına hitap eden pizza, ilginç bir gelişme ile saray sofralarına transfer oluyor. İtalya’nın genç Kral’ı I. Umberto, eşi Margherita ile birlikte Napoli’deki sarayını ziyarete geliyor. Kral ve eşi için muhteşem sofralar hazırlanıyor. Fakat Margherita, bir saray çalışanının yediği ince hamurlu pizzayı görünce meraklanıyor.