Güncelleme Tarihi:
Ünlü tarihçi ve akademisyen Prof. Dr. İlber Ortaylı, önceki gün Keçiören Belediyesi’nin Neşet Ertaş Sanat ve Kültür Merkezi’nde düzenlediği ‘Atatürk ve 100. Yılında Cumhuriyet’ konulu söyleşide Keçiörenlilerle buluştu. Büyük ilgi gören söyleşi nedeniyle salonda oturacak yer kalmayınca gençler İlber Hoca’yı sahnenin arkasına oturarak dinledi. Programa Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok da katıldı. Spiker ve tiyatrocu Ekrem Tamer’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen söyleşide İlber Ortaylı, kendisinin de bir zamanlar Keçiören’de oturduğunu hatırlatarak “Eski mahallelinizim” dedi. Keçiören ve Ankara’ya dair önemli bilgiler paylaşan Ortaylı şunları söyledi:
BENİM ZAMANIMDA BOŞ MINTIKAYDI
“Benim oturduğum zamanda burası boş mıntıkaydı. Yukarılarda oturuyordu herkes. Ben de en yukarıda çocuk yuvasının olduğu yerde oturan kısımdandım. Konaklar, eski evler, bağlar vardı. Etlik’ten buraya gelmiştik sonra yine oraya gittik. Ben orayı çok seviyorum. Burada da iki yılım geçti, ilkokul son sınıfı okudum. Kız kardeşim de burada dünyaya geldi. Tekrar gelmekten memnunum. Keçiören, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı mekândır. Genelkurmay Karargâhı buradaydı. Şimdi onarılmış gelirken gördüm. Eski Çoban Mektebi diyorlar. Ziraatten ve veterinerlikten anlayan köylü yetiştiren yerdir. Bunu sonra devam ettiremedik. Türkiye köylüsünü eğitemediğimiz için köyleri terk ettik. Keçiören Ankara’nın eski bağlık semtidir. Ankara ile ilgili bir sürü olaylar burada olmuştur. Yukarıda çift asfalt denen otobüs durağının halen ismi oysa, sonunda bir gazino durağı vardır. İkisinin arasında karakol vardı. Biraz yukarıda çocuk yuvası vardı. O civarda bağlar ve bağ evleri vardı. Bağ evlerinin birkaç tanesi Ermenilerin konaklarıdır. Bazıları da Selanik’ten mübadil olarak gelenlerin konağıdır. Keçiören böyle bir mıntıkaydı. Kırsal nüfuslu Ankara’nın yeni başkenti, fakat eski imparatorluğun kalıntıları her an her köşede görülen yerdi. Benim okuduğum Keçiören İlkokulu oradan mezun oldum. O da eski bir konaktı o zaman yetiyordu bize. Şimdi mümkün değil öyle bir şeyin kullanılması. Vehbi Koç’un konağı da oradaydı. Halen de oradadır, müzededir. Türkiye sanayisinin kurucusu, öncüsü olan bir adam. Muhterem bir adam, enteresan kişiliktir.
ÇARLARIN KAFTANI ANKARA SOFUNDANDI
Ankara, kolay vazgeçilen bir yer değildir. Çok enteresan bir yerdir Ankara. Ben burayı her zaman otursam da oturmasam da özlemişimdir. Benim için önemli yerdir. Ankara bir kültür başkentidir, bu hale onu Atatürk getirmiştir. Ama burası size öğretildiği gibi öyle toz toprak içinde küçük bir Anadolu kenti hiçbir zaman olmadı. Ankara çok enteresan coğrafyası olan bir yer, Romalılar döneminde Ankyra diye yazılır. Galatya eyaletinin başkenti olan hepinizin geçerken gördüğü gibi Roma Hamamları’nı biliyorsunuz. Arkasına Sanayi Çarşısı kurdular inşallah kaldırırlar. Roma Ankarası’nın merkezi orasıdır. O Roma Hamamı’na baktığınız zaman 15, 16, 17’nci asırlara ait Avrupalı mezar taşları görürsünüz. Burası bir endüstri merkezidir. Kumaşı çok meşhurdu. Ben Moskova Kremlin’le bir müze mübadelesi yaptım. Onlar bize sergi açtı biz onlara. Açtıkları sergide Kremlin kumaşları diye hep Ankara sofları geldi karşıma. 16’ncı asırda Rusya çarları, Büyük Patrik bile Ankara sofundan kaftan geçirmiş üzerine. 19’uncu asırda da burada yabancı okullar, konsolosluklar vardır. Kale’de çıktığınız zaman görürsünüz; bir Fransız Kilisesi, aynı zaman da konsolosluktur. O gördüğünüz müze binası 15’inci asrın en meşhur bedestenlerinden biridir. İpek Yolu üzerinde büyük bir binadır. Aşağıda taş yapılar görürsünüz onun yanında orası 19’uncu yılın tiftik depolarıdır.
AKLI OLAN ANKARA ÜNİVERSİTELERİNDE OKUR
Burası, kendince canlılığı, kültürü, kendine göre bir hayatı olan enteresan bir memlekettir. Rumeli’den göçler de olmuştur. Şimdi bulamıyorsunuz. Bir Arnavut Mahallesi vardı İstanbul Caddesi’nin kenarında. Ulucanlar tarafından bir Boşnak Mahallesi vardır, Bosna muhacirlerinin geldiği. Zaten şehirdeki Osmanlı camilerine baktığınız zaman Osmanlı İmparatorluk mimarisinin en eski örnekleridir. 15’inci asra gider. Üniversitelerin yerini görüyorsunuz. Bugün de aklı olan Ankara üniversitelerinde okur. Halen memleketin en seçkin yerleridir. ODTÜ, Ankara Üniversitesi, Bilkent buradadır. Burada tiyatrolarımız, operamız, senfoni orkestramız, balemiz vardı. Bunlar İstanbul’da yoktu. Buradan gitti. 1960’larda bir genç benim gibi burada okursa dışarı bile çıkmadan dünyayı görür. İtalyan, Fransız, Alman kültür dernekleri vardı. Lisanlar öğrenilirdi. Avrupa’ya gitmeye de lüzum yok. 18.30’da gidersin konferans dinlersin. 20.30’da tiyatro seyredersin. Evine gelip okuyup yatabilirsin. Disiplinli bir yerdir. İnşallah şehrin nüfus artışı da durur. Yaşadığınız şehri bilmenizi isterim nereden nereye gelmiştir. Burası en azından bir Balkan başkentidir. Şark’taki şehirlerden çok farklı bir yapısı vardır. Ve bunların hepsi Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in eseridir.”
KEÇİÖREN’İMİZ MİLLİ MÜCADELE’DE BİR MERKEZDİ
Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok ise konuşmasında, “Atatürk, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldiğinde Keçiören’e geldi. İlk Genelkurmay Karargâhı’mız burada, Milli Mücadele’yi burada yönetiyor. Misak-ı Milli kararları dahil hepsini burada alıyor. Keçiören’imiz Milli Mücadele’de bir merkezdi” diye konuştu. Gençlerin yoğun ilgisine de şaşırdığını belirten Başkan Altınok, “Tarihe merak duyan böylesine genç bir topluluğu burada görmekten mutluluk duyduğumu bir kez daha ifade etmek istiyorum” dedi.