İklim değişikliği ve turizm masaya yatırıldı

Ankara Katılımcı Yönetim Derneği (ANKADER), Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü destekleriyle yürüttüğü ‘İklim Değişikliğinin Turizme Etkileri ve Ankara’nın Turizmde Yeşil Geleceği’ projesinin açık oturum toplantısını dün Ankara Kent Konseyi (AKK) binasında gerçekleştirdi. Ankara’da faaliyet gösteren otellerin iklim değişikliği ilgili mevcut durumları ve işletmecilerin çözüm önerilerini ele alan çalışmada 88 otel ile yapılan görüşme kapsamında Ankara’nın mevcut durumuna perspektifler sunuldu. Nicel araştırma tekniği bağlamında anket çalışması ile gerçekleştirilen çalışmanın raporu ise katılımcılarla paylaşıldı. Açık oturum şeklinde gerçekleşen toplantıya Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürü Ali Ayvazoğlu, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Yaylı, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cemal Ersin Silik, Ankara Ticaret Odası (ATO) Şehir Tanıtımı ve Kalkınması Özel İhtisas Komisyon Bașkanı, Anadolu Ankara Turizm İșletmecileri Derneği Bașkanı Birol Akman, ATO Turizm İhtisas Komisyon Bașkan Yardımcısı Faruk Elmalı, Turizm Otel Yöneticileri Derneği Bașkanı Savaş Çolakoğlu katıldı.

İKLİM VE DOĞA TURİZMİN HAM MADDESİDİR

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Ankara Kent Konseyi (AKK) ve ANKADER Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, özetle şunları söyledi: “Suya saygı buluşmalarında, ‘Suyuna sahip çıkan geleceğine sahip çıkar’ dedik, ata tohumu hareketiyle, vahşi sulamaya ihtiyaç duymayan tarımı teşvik ederek gıda güvenliğini vurguladık, dünyanın en itibarlı küresel iklim konferansı olan COP26’da dünyaya, ‘Emanet aldığımız doğaya bakıp, güzelleştirmekle sorumluyuz’ dedik. Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi’nde, ‘Dün nasılsa yarın da öyle kalsın’ dedik, Tel Aviv’de Suya Dayanıklı ve Acil Durum hazırlıkları Dünya Bankası Oturumu’nda, ‘Fikri kuraklık ve duyarsızlık, küresel kuraklıktan çok daha tehlikelidir’ dedik. Tercüme metinler üzerinden iklim değişikliğine aktaracak kadar çaresiz bir toplum değildik, değiliz. 1500’lü yıllarda iklim ve çevre kanunları ile tanışan bu topraklara, topluma sahibiz. Dolayısıyla bu farkındalığın öncüsü de biz olmalıydık. Babaannelerimizin 90 yaşında ağaç diktiği bir toplumda çevre ve doğa bizim zaten hep önümüzde ve özümüzdeydi. Dünyada binlerce kültür mirası bulunmakta, Türkiye’de ise 21 kültür mirası tescillendi yakın zamanda Ankara’daki iki yeri de kültürel mirasımıza kazandırdık. Bu katılımcı kültürün gürültüsünün yankısı ve ortaya konan emek sayesinde. İklim ve doğa turizmin ham maddesidir.”

DERELER KAPATILMASAYDI FARKLI OLABİLİRDİ

AK Parti Ankara eski milletvekili Nevzat Ceylan ise, Ankara’nın dereler şehri olduğunu ve iklim değişikliğinden en çok etkilenen illerden biri olduğunu belirterek, “Bu kente borcumuz var. İklim değişikliğinin Ankara baz alınarak konuşulması bile durumun ne mesafeye geldiğinin bir işareti ve son derece önemli. Ankara dereler şehri. Başkentte Jansen planı yapılırken derelerin üstü hep kapatılmış. Şu anda geçmişte bulunan derelerin çoğu yok. Halbuki o dereler plan dahiline alınsaydı ve üstü kapatılmasaydı şu an daha farklı bir Ankara olabilirdi. İklim değişikliğinden en çok dereler etkileniyor. Ve bu durumdan en çok etkilenen illerden birisinin Ankara olmasının da sebebi iklim değişikliğini göremememizden kaynaklı. Dolayısıyla bunun turizmden tutun, yaşam alanımıza kadar etkisi olacak. Ankaralılar Eskişehir’e gidip Porsuk Çayı’nı geziyor çünkü yapılan çalışmayı beğeniyor. Biz niye başkentimizde yapmayalım, yapılmayacak işler değil zor da değil. Ankara’mıza hep birlikte sahip çıkalım” ifadelerini kullandı.

RAPORDA NELER YER ALDI?

Ankara’daki 88 otelle yapılan ‘İklim Değişikliğinin Turizme Etkileri: Ankara Raporu’nun detaylarını paylaşan ANKADER Genel Sekreteri ve Proje Koordinatörü Abdurrahman Aksu, çalışmanın Ankara’da faaliyet gösteren otellerin iklim değişikliği ilgili mevcut durumları ve işletmecilerin çözüm önerilerini kapsadığını belirterek şu bilgileri paylaştı: “İklim değişikliğinin turizm sektörü ve işletmenin ekonomik durumuna olan etkisini ölçmek için yöneltilen sorularda işletme yönetimlerinin yüzde ellisinden fazlasının olumsuz bir etki olduğunun farkına vararak stratejiler geliştirdikleri görülmektedir.
1- İşletme maliyetlerinde artış (yüzde 73.4)
2- Müşteri kapasitesinde azalış (yüzde 54.4)
3- İnsan hareketliliğinde azalış (yüzde 48.1)
4- Program/etkinlik kapasitesindeki azalış (yüzde 41.8)
Sonuç olarak çalışmaya katılan işletmelerin büyük çoğunluğunda var olan krize karşılık farkındalıkların olduğu ve bu farkındalıklar ölçeğinde çalışmalar yapıldığı görülmektedir. Bunun yanında yapısal çözümlerin üretilmesi konusunda ilgili mercilerin katkı sağlamasına yönelik de beklentiler mevcuttur.”