Güncelleme Tarihi:
* Tiyatroyla başlayalım. Sizi bu alana yönlendiren ne ya da kim oldu?
PETEK: Beni yönlendiren çok sevgili hocam Altan Erkekli oldu. Açıkçası benim tiyatroya ya da herhangi bir sanat dalına düşkünlüğüm yoktu. Hatta benim hayalim hukuk okumaktı ama ne olduysa, ikiz kardeşimin 1993 senesinde Ankara Sanat Tiyatrosu’nun kursiyerlik sınavını kazanmasıyla oldu. Sonrasında ikizim bir gün eve geldi, ‘Haftasonu Ankara Sanat Tiyatrosu’nun 30’uncu yıl kutlaması var, sen de gelir misin?’ diye sordu. O yıldönümü kutlamasına gittim ve hayatım 180 derece değişti. O dönem AST’ın başında Altan Erkekli vardı, beni gördü, ikizime çok benzediğimi, kursa katılmak için geç kalmadığımı ve muhakkak derslere devam etmem gerektiğini söyledi.
“Ben ikizimle bir TV projesinde yer almayı isterdim. Aslında yapımcılar ve senaristler için sonsuz alternatifi olan eşsiz bir kaynaktır ‘ikizler.’ O nedenle bu fırsatın değerlendirilebileceğini umuyorum.”
DİLEK: Ben aslında iç mimar olmayı istiyordum. Oyunculuk tamamen tesadüfi oldu benim için. Üniversiteye hazırlanırken bir gün gazetede Ankara Sanat Tiyatrosu’nun kurs sınavı açacağını okudum. Aileme bile söylemeden bir anda gittim, başvurumu yaptım, sınava girdim ve kazandım. Yaklaşık 300 kişiden sanırım 9-10 kişi kazandık sınavı. Kazandıktan sonra açıkladım aileme. Sonrasında hocalarım çok büyük bir rol oynadı bu kararımda.
“İkiz kardeşimle aynı fakültede, aynı sınıfta ve tabii aynı evde oluşumuz büyük avantajdı benim için. Oyunlarımızı birbirimize oynar, eleştirilerimizi yapar, yanlışlarımızı gösterirdik. İkiz candır, hakkı ödenmez.”
* Peki oyunculuk/konservatuvar eğitimini beraber mi aldınız?
PETEK: Biz ilkokuldan beri hep aynı okullarda ve aynı sıralarda eğitim gören şanslı çocuklarız. Aynı üniversitenin aynı bölümünü beraber kazanan ilk ikizleriz.(Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü Oyunculuk Anasanat Dalı) Hatta diğer bölümlerden bizi görüp, tanışmak için ziyaretimize bile gelenler de oldu.
* Tüm bu süreçlerde birbirinize nasıl katkınız oldu?
PETEK: O dönemde 7/24 bir arada olduğumuz için beraber aynı dersleri çalışmak, birbirimize anlatmak, sınav parçalarına hazırlanmak, oyun çalışmak, Allah’ın bize sunduğu büyük bir lütuftu. Her konuda birbirimize destek olmuşuzdur ve birbirimizi hep ileriye doğru yöneltmişizdir.
DİLEK: Bir oyuncu sahnedeyken kendisine dışarıdan bir gözle çoğu zaman bakamıyor, bazı detayları göremeyebiliyor. İkiz kardeşimle aynı fakültede, aynı sınıfta ve tabii aynı evde oluşumuz büyük avantajdı benim için. Oyunlarımızı birbirimize oynar, eleştirilerimizi yapar, yanlışlarımızı gösterirdik. İkiz candır, hakkı ödenmez.
* Oyunculuğa yaklaşımınızda ne gibi farklılıklar var?
PETEK: Ben bir karaktere bürünürken, o karakterin özelliklerine kendi duygularımdan yola çıkarak ulaşıyorum. Her duygu ruhumuzda bir bir kayıtlı olduğuna göre, içsel bir yolculuk ile bu duygulara ulaşılabilir diye düşünüyorum. Örneğin; sahnede ya da ekranda bir anneyi canlandırmak için gerçek hayatta illâ bir anne olmuş olmamız gerekmiyor.
DİLEK: Her insan, doğasına ait tüm özellikleri bünyesinde barındırır. Biz oyuncular da bir karakter yaratırken başkalarından değil, kendimizden yola çıkıyoruz. Bu yaratı yolculuğunda benim serüvenim apayrı, kardeşimin serüveni apayrı tabii ki.
* Birlikte yer aldığınız projeler oldu mu ya da aynı projede yer alma fırsatınız olsaydı neyi tercih ederdiniz?
PETEK: Mezun olduktan sonra Devlet Tiyatroları’ndaki ikinci oyunum ‘Büyük Romulus’tu. Bu oyunda kardeşimle birlikte oynadık. Bundan sonrası için aynı projede olma fırsatım olsaydı, ben ikizimle bir TV projesinde yer almayı isterdim. Dizi ya da sinema filmi fark etmez. Aslında yapımcılar ve senaristler için sonsuz alternatifi olan eşsiz bir kaynaktır ‘ikizler.’ O nedenle bu fırsatın değerlendirilebileceğini umuyorum.
BENZERLİĞİMİZ DEĞİL DE BAĞLILIĞIMIZ BİRAZ SORUN OLMUŞTU KÜÇÜKKEN
* İkizlere hele hele de birbirlerine çok benziyorlarsa hep şu sorulur: Benzerliğiniz küçük karışıklıklara sebep oluyor mu?
PETEK: Birbirimize çok benzediğimiz doğru. Sadece saç şeklimiz ve rengimiz değişik. Öyle ki kardeşim, ATV’de yayınlanan ‘Beni Bırakma’ adlı dizide rol aldıktan sonra bana aynı dizide rol veremediler. Çünkü seyircilerin, ‘Dilek’e peruk takıp yeniden diziye sokmuşlar’ şeklinde algılamalarından endişe edildi. Sanırım böyle şeylere alışacağız artık.
DİLEK: Benzerliğimiz değil de bağlılığımız biraz sorun olmuştu küçükken. Biz birbirimize çok bağlıydık. Gerçi hoş, şu an da öyleyiz ama ilkokuldayken cidden çok bağlıydık birbirimize. Hocalar ailemizle görüşüp, bu durumun ileride bir sancı yaratabileceğini düşünerek 3’üncü sınıfta bizi ayrı sınıflara koymaya karar vermişlerdi. Saat kararlaştırıp dersten kaçar; tuvalette, orada burada buluşurduk hemen. Baktı hocalar olmuyor, bu defa da dersten ayrı kalıyoruz, mecbur 4’üncü sınıfta tekrar yerleştirdiler bizi aynı sınıfa. Farklı sıralarda oturtuyorlardı tabii.