İki cumhuriyet kadını bir roman

Farklı zaman dilimlerindeki insan ilişkilerine ışık tutan kitaptaki olaylar zinciri daha çok 60’lı yıllarda geçiyor. Gözlemlere dayalı diyalogları şekillendiren psikolojik çözümler, iletişimin insan yaşamına etkisini vurgularken, okuru kendisi ile yüzleştiriyor. Romantizmi öne çıkaran olayları ve duyguların kararlar üzerindeki rolünü Nerim anlatıyor, Vera ise kaleme alıyor. Değişen toplumsal değerler iki cumhuriyet kadınının gözünden içtenlikle yansıyor. Uzun süre akılda kalacak kitap, kadın haklarını sessiz ama kuvvetli bir dille korurken gençlere de pek çok konuda yol gösteriyor. Eriken Yayınları’ndan çıkan kitaba, kitapçılardan ve internet satış platformlarından ulaşılabiliyor.

KİTAP İÇİN NE SÖYLEDİLER

Bülent Ateş Kitabevi Yöneticisi: Kafka, dostu Oscar Pollak’a yazdığı bir mektubunda ‘’Okuduğumuz kitap kafamıza bir yumruk gibi inmiyorsa niye okuyalım ki?... Bir kitap içimizdeki donmuş denizin ortasına inen bir balta olmalıdır.’’ derken kitapların sarsıcı, bilgilendirici, dönüştürücü gücüne vurgu yapar. Belli bir disipline ait, kuramsal kitapların yanı sıra edebi eserlerde beni en çok etkileyen tür, felsefi, mitolojik, sanatsal ya da tarihsel bilgilerin, kelimelerin büyüsüyle harmanlanıp kurguya yedirildiği kitaplardır. Bunlardan biri de son dönem keyif alarak okuduğum, beni etkileyen Bilge Sezer’in Nervera isimli romanı oldu.

Her ne kadar kurgu olsa da kahramanların anlatımı ve diyaloglar, kitabın anı-roman formunda da okunmasını sağlıyor. Roman, birbirinden hiç kopmayan iki kuzenin bir araya geldiklerinde, Nerim’in Vera’ya anılarını kaleme alma isteğini belirtmesi ve ondan yardım istemesiyle başlıyor, gerisi de su gibi akıyor. Geçmişe yapılan yolculuklar, 60’lı yılları kültürel yapısı, sosyal dokusu ve iletişim alışkanlıklarıyla irdeliyor. Hatıralar, o dönemi yaşamış insanların gözlerinin önünde bir film şeridi gibi ilerlerken yeni kuşaklara da geçmişin panoramasını sunuyor. Ülkemizde kadın olmanın gündelik yaşamdaki zorlukları, kadınların güçlükler karşısında nasıl durduğu ve mesleki başarılarının ustalıkla işlendiği romanın sizi İstanbul, Bodrum, Ankara sokaklarında ve mekânlarında bir gezintiye çıkarması ayrı bir lezzet katıyor.

Ve tabii aşk…

Romanda en etkileyici bölümlerden biri de kadın-erkek ilişkilerine dayalı diyaloglar. Kadın ve erkeğin bir ilişkideki rolleri, tutumları kahramanlarımız üzerinden anlatılırken psikolojik analizler de romanı ayrıca etkileyici kılıyor. “Kişi çıkmaza girdiğinde çözüm yoluna nasıl ulaşabilir?” sorusunun yanıtı da var.

Yazarın, çeşitli edebi ve diğer sanat eserlerine gönderme yapması, bazı mimari yapıtların da (Bilge Sezer aynı zamanda mimar) kurgunun içine ustalıkla yerleştirilmiş olması romanı oldukça zenginleştirmiş.

Kapak tasarımı, kitabın içeriği ile yalın ama kuvvetli bir bağ kurmuş.

Yakın tarihte yaşadığımız pandemi günlerinin içinde geçen roman, kapanma günlerindeki alışkanlıklarımız, dostluklarımız ve yaşanan kayıplarla ilgili ince bir sızı düşürüyor insanın yüreğine.

Yaşantımıza, insan ilişkilerine ayna tutan, duygu yüklü, keyifle okunan bir kitap Nervera. Benim ilk roman ödülümü aldı. 

Semra Emine Aksoy Avukat:  Kitabın ismi ve zarif kapağı, içeriğini ele vermediğinden daha en başında gizemle sarıp sarmalıyor insanı. Nervera neyi anlatıyor derseniz. Hayata dair her şey derdim.. Öykünün ana kahramanları iki yetişkin kadın.. Biri diğerinin hayat hikayesini kaleme almak için yola çıkmışken, gençliklerinden bu güne değişerek gelen vetüm ilişkilerine damgasını vuran aile yapıları, toplumsal baskılar, hırslar, ego ve kıskançlıklar, dostluklar, hayal kırıklıkları, yıkılan umutlar ve aşkları üzerinden hem onların hem de yakın çevrelerindeki dostlarının yaşam hikayelerine gerçekçi bir gözle bakarken buluyoruz kendimizi.

İlişki deneyimlerini en ince detayına kadar hiç esirgemeden paylaşan bu kentli, aydın, mücadeleci, akıllı, üretken kadınlar erkeklerin gözünden de hayatı ve ilişkileri ustalıkla aktarmayı başarıyor.

 Benim yaşlarımdakiler için hatırlatıcı ve tebessüm ettiren, gençler için ise kadın erkek ilişkilerine dair unutulmaz tespit ve analizlerle dolu, rehber niteliğinde aşk ve insanlık hikayelerini okurken, kendimizle ve ilişkilerimizle yeniden yüzleşiyoruz...Üstelik kitap çağımızın en büyük sıkıntısı olan zehirli aşklar ve bağımlı ilişkilere de mercek tutuyor.

Ve tabii umut hep var. Aşkın ne zaman nerede karşına çıkacağı hiç belli olmaz. O bitti demeden bitmez. Ve hiç ummadığın, hayatının belki artık yaşlılık evresine girdiğini düşündüğün anda bile tutkulu bir aşk hikayesinin tam ortasında buluverirsin kendini..

İşte Nervera’da bunlar var. Yazar dostum Bilge Sezer’in samimi, zarif ve yetkin kaleminden satırlara dökülen romanını sizin de keyifle okuyacağınıza eminim..

BİLGE SEZER KİMDİR?

Bilge Sezer, 1967 senesinde Malatya’da doğdu. Elazığ kökenli aile bağları nedeniyle çocukluğunu iki şehir arasında geçirmiştir. İlk-orta ve lise eğitimini Malatya’da tamamlamış, 1989 yılında Gazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olmuştur. Mimarlık ile edebiyatın bütünleşmiş sanat dalları olduğunu düşünmektedir. İlk kitabı Nervera’yı pandemi günlerini içine alan 2020-2022 yılları arasında yazmıştır. Serbest mimar olarak çalışmaya devam eden yazar, bir çocuk annesidir.