Güncelleme Tarihi:
Özellikle son dönemde teknolojinin gelişmesiyle de artan dolandırıcılık olaylarına dikkat çeken Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar ile derneğin Genel Başkan Yardımcısı, aynı zamanda Keçiören Tüketici Hakem Heyeti ve Ulusal Kırmızı Et Konseyi Yönetim Kurulu üyesi Ergün Kılıç, “Eskiden mağduriyetler en çok kapıdan satışlarda yaşanırdı, şimdi daha çok e-ticarette. O kadar çok mağduriyet, o kadar çok hak ihlali var ki...” diyor ve ekliyor: “Türkiye’de insanlar yürürken değil, her nefes alışında aldatılıyor. Dolandırıcılığa karşı yaptırım yok. Dolandırıcılar yakalanmalarına rağmen, tutuksuz yargılanmak üzere soymaya devam ediyorlar. Bakın biz bile mağdur olduk. Bizim adımızı kullanarak site kuran firmalar var ve vatandaşa ‘dosya masraflarını 40-45 günde geri alma vaadi’nde bulunarak paralarını alanlar var. Suç duyurusunda bulunduk ama bu işi yapmaya devam ediyorlar.”
Tüketici Hakları Derneği ne yapar, faaliyet alanları nelerdir?
Turhan Çakar: Tüketici Hakları Derneği olarak, Türkiye’de tüketici haklarının yerleştirilmesi ve yaygınlaştırılması ile tüketicinin korunması konusunda çalışmalar yapıyoruz. Bugüne kadar tüketici hakkının korunması için açtırdığımız yüzlerce, bizim açtığımız da onlarca dava var. Su, elektrik, doğalgaz, gıda, bankacılık, ulaşım hizmetleri gibi konularda tüketicinin hakkını arıyoruz. Yılda ortalama 40 bin dolayında şikayeti değerlendiriyoruz. Buna Türkiye’nin her yerinden telefonla gelen şikayetler de dahil. Hukuki bilgiler veriyoruz, yönlendirmeye çalışıyoruz. Tabii bizim 36 şubemiz var ve onlar da kendi bölgelerinde faaliyet gösteriyorlar.
EN BİLİNÇLİ İL ANKARA
Tüketici, haklarıyla ilgili yeterince bilgi sahibi mi?
Turhan Çakar: Biz bu derneği 1991 yılının başında kurarken şikayet sayısı çok azdı. Tüketici hakları kavramı Türkiye’de bilinmiyordu. Bizim çabalarımızla bu kavram yerleşti ama önemli olan tüketici hakları kavramının altını doldurmaktı. Fakat yıllara göre hem şikayet sayısı arttı hem de çeşitlilik arttı. Şimdi hiç aklımıza gelmeyen çok ilginç konularda insanlardan şikayetler geliyor. Ve derneğimizin açtığı davalarla bugüne kadar milyonlarca insan haklarını aradı. Örnek veriyorum 2015 yılında 5.5 milyon insan, tüketici hakem heyetlerine başvurdu. 5.5 milyon şikayetin 1 milyona yakını Ankara’dan. Ankara, Türkiye’de bu konuda en çok şikayet eden il. İstanbul’un bile çok üstünde şikayet sayısı. Bu 5.5 milyon şikayetin yüzde 90’ı dosya masraflarıyla ilgili, Ankara halkı daha bilinçli bu konuda.
NEFES ALIRKEN ALDATILIYORUZ
Bu rakamın artışı aynı zamanda, tüketicilerin yaşadıkları mağduriyetlerin arttığının bir göstergesi olabilir mi?
Turhan Çakar: Tabii, şunu söyleyeyim. Türkiye’de insanlar gerçekten haklarını aramaya kalksalar, şikayet sayısının 100 milyonu geçmesi lazım. O kadar mağduriyet, o kadar hak ihlali var ki, hangini anlatayım. O kadar aldatma, yanıltma istismar var ki...
Her adımımızda dikkat edeceğiz yani?
Ergün Kılıç: Türkiye’de insanlar yürürken değil, her nefes alışında aldatılıyor. Mesela, ticarette eskiden mağduriyetler daha çok kapıdan satışlarda yaşanırdı. Şimdi daha çok e-ticarette yaşanıyor. Kapıdan satışlarla ilgili gerekli düzenlemlerin yapılmasının ardından bu alandaki mağduriyetler azaldı, şimdi de e-ticaretle ilgili sorunlar var. Teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte kötü niyetli fırsatçılar doğdu ve internet üzerinden alışverişlerde tüketiciler büyük problemlerle karşılaşıyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri Kurumu bu kötü niyetli kişilere karşı bir an önce etkili olacak gerekli düzenlemeleri yapmalı ve denetim mekanizmasını geliştirmelidir.
DENETİMSİZLİK VAR
Bir de cep telefonlarına gelen izinsiz mesajlar var. Bu kişi ve kurumları artık şikayet edebiliyoruz ancak, sonuç alınabiliyor mu?
Ergün Kılıç: Yasak olmasına rağmen geliyor bu mesajlar. Devletin yasaya göre bu mesajlara önlem alması gerekiyor, böyle bir zorunluluğu var. İstemediğiniz mesajların cebinize gelmemesi gerekiyor. Size günde bildiğiniz, bilmediğiniz, onlarca firmanın hatta kamu kurumu niteliği taşıyan şirketlerin mesajları size ulaşmıyor mu?
Turhan Çakar: Şimdi zaten elektronik ticaretle ilgili bir kanun var. Firmalar, tüketicinin onayı olmadan reklam içerikli mesaj gönderemez. Ancak onayı olacak. Şimdi bırakın onayı, bu mesajlarla yeni yeni dolandırıcılık olayları ortaya çıkıyor.
Ergün Kılıç: Mesela bir de şöyle bir sıkıntı var. Size mesaj geliyor ya; ‘Gelen mesajı istemiyorsanız iptal etmek için şu numaraya mesaj yazın’ diyor. Bunlar ücretli olduğu gibi, bir de bunların haricinde tuzak içeren mesajlar ve aramalar geliyor. Belki o numarayı aradığınızda hiç farkında olmadan bir alışverişle karşılaşıyorsunuz. Devletin düzenleyici ve denetleyici olmak üzere iki görevini yerine getirmesi gerekir. Hem yasa koyacak, piyasayı düzenleyecek, sonra onun da denetlemesini yapacak. Demek ki, denetimsizlik var, demek ki düzenleme işleminde de bir eksik var. Çünkü boşluk var ki, bu tür firmalar bu işi cesaretle yapabiliyor. O zaman devlet oturup, bizim gibi dernekleri toplayacak ve bizim önerilerimizi alacak. Görüyorsunuz, hiç kimse yasa koyucuya gitmiyor. Geliyor onlarca insan burada geliyor mağduriyetini anlatıyor.
BİZİ DİNLİYORLAR AMA UYGULAMIYORLAR
Siz her gün yüzlerce tüketici şikayetiyle muhatap oluyorsunuz, dolayısıyla sıkıntılarla ilgili de çok daha fazla bilgi ve tecrübe sahibisiniz. Yetkililer, bu tecrübelerinizden yararlanmıyor mu? Sizi dinlemiyor mu?
Turhan Çakar: Birtakım yasal düzenlemeler yapılırken bizleri Meclis’e zaman zaman çağırıyorlar. Ya da bazı kamu kurumları bizi dinliyor. Reklam Kurulu, Tüketici Konseyi, Et Kurulu, Süt Kurulu gibi yerlerde temsil ediliyoruz ve bizi dinliyorlar ama o kadar. Anlattıklarımız uygulamaya geçmiyor.
Davalar ne durumda?
Turhan Çakar: Son dönemde yargıda bizi ilgilendiren dairelerde de büyük değişiklikler oldu. Özellikle yeni hakim atamalarından sonra mahkeme kararları da maalesef değişti. Aynı mahkeme, aynı konuda lehimizde karar vermişken, 2012’den sonra aleyhimize karar veriyor.
Örnek verebilir misiniz?
Turhan Çakar: Örneğin Balıkesir’de tüketiciye suda kartlı ön ödemeli sayaç dayatılıyor. Konu Danıştay’a geliyor ve Danıştay da, ‘Tüketiciye bunu dayatamazsın, insan haklarına aykırı’ diyerek tüketici lehine karar veriyor. Daha sonra biz Ankara’daki kartlı su sayaçlarıyla ilgili dava açıyoruz. Yerel mahkeme lehimize karar veriyor, konu yine Danıştay’a gidiyor ama aynı mahkeme, farklı bir şekilde aleyhimize karar veriyor.
KORKU VE YARDIMSEVERLİK DUYGUSUNU KULLANIYORLAR
‘Terör örgütüne yardım yapmışsınız’ yalanıyla telefonda dolandırılan yüzlerce kişi var. Bu kişiler size geliyor mu? Ne anlatıyorlar? Nasıl bu kadar kolay kanabiliyorlar?
Ergün Kılıç: Bu kişiler, tüketicilerin psikolojik durumunu değerlendiriyorlar. Korkusunu, yardımseverliğini kullanıyorlar. Burada tüketiciden telefonda ilk etapta aldıkları cevaba göre yöntem belirliyorlar. Tüketicilerin büyük çoğunluğu devlete yardım edeceği ve bir terör örgütünün çökertilmesinde rol oynayacağı ve sonunda da polisin kendilerine yardım edeceği düşüncesiyle hareket ediyor. Ya da siz buna yardım etmezseniz, bu terör örgütünün sizin çocuğunuza, size zarar verebileceğine yönelik ayrıca sizin de yıllarca hapiste yatabileceğinize dair cümleler kuruyorlar. Bunları nereden öğreniyoruz, bize gelen tüketicinin anlattıklarından öğreniyoruz. Ve bu tip durumlarda tüketiciler mağdur oluyor.
Bu olaylar bilinmesine rağmen hâlâ engellenemiyor değil mi?
Ergün Kılıç: Dolandırıcılığa karşı yaptırım yok. Bu dolandırıcılar yakalanmalarına rağmen, serbest kalıyorlar ve tutuksuz yargılanmak üzere soymaya devam ediyorlar. Bakın biz bile mağdur olduk. Bizim adımızı kullanarak, vatandaşın üzerinden para kazanmaya çalışıyorlar. TÜDEF’e üye derneklerin adları kullanılarak, çeşitli internet siteleri kuruluyor ve “kredi kartı, dosya masrafı, kayıp-kaçak bedellerini geri alıyoruz” şeklindeki ilanlarla tüketiciler istismar ediliyor. Tüketiciye, dosya masraflarını 40-45 günde geri alma vaadinde bulunuyorlar ama bizim sitemizden indirdikleri dilekçeleri vatandaşa 200 TL 300 TL gibi fiyatlarla satıyorlar. Oysa biz bu hizmeti zaten ücretsiz veriyoruz. Bu da başka bir dolandırıcılık olayı. Bununla ilgili suç duyurusunda bulunduk. Sonuçta bu işi yapmaya devam ediyorlar. Az önce söylediğim gibi devletin denetleme organları bu konuyla ilgili önlem alması gerekiyor. Biz sahtecilik var diyoruz, bununla ilgili yetkili kurumlara bildirdik ama hala devam ediyorlar. Bu iş tamamen, danışmanlık firması adı altında meslek etiğini hiçe sayan avukatların organizasyonu.
Bir de gıda terörü var maalesef. Bu konuda yeterli derecede önleyici çalışmalar yapılıyor mu sizce?
Turhan Çakar: Türkiye’de açık bir şekilde gıda terörü söz konusu. Bunun binbir boyutu var. Bu noktaya gelmemizin baş nedeni yanlış gıda ve tarım politikaları.
Ergün Kılıç: Tüketici haklarının örgün eğitimde yaygın bir şekilde ders olarak okutulması lazım. Ama bununla ilgili biz kayda değer bir eğitim göremiyoruz. Mesela sağlıklı beslenme, gıda kökenli hastalıklardan korunma, katkı maddeleriyle ilgili tüketicilerin bilgilendirilmesi. Bunlar yapılıyor mu? Yapılmıyor.
Turhan Çakar: Öğrenciler, harçlıklarının tamamına yakınını okul kantinlerinde harcıyor. Tamam okul kantinlerinde asitli içeceklerle cips yasaklandı ama ya diğer ambalajlı gıdalar. İçerisinde katkı maddesi, şeker, glikoz olan onlarca hazır ürün satılıyor okul kantinlerinde. Bir defa okul kantinlerindeki ihale sisteminin ortadan kaldırılması lazım. Okulları ticaretin aracı olmaktan çıkarmalıyız.
En çok hangi konularda şikayet alıyorsunuz?
Bankaların haksız finansal hizmet uygulamaları, (dosya masrafı, ipotek ücreti, sigortanın zorunlu tutulması, hesap işletim ücreti gibi), abonelikte tüketicilerden haksız bir şekilde cayla bedelinin talep edilmesi, doğalgazda kartlı sayaç abonelerinin mekanik sayaca aboneliğine dönüştürmek için yapılan aldatıcı yanıltıcı reklam kampanyası, mesafeli satışlarda satış sonrası muhatap bulunamama sorunu, işyeri dışında satışlar ve kargo taşımacılığı da tüketicilerin en çok mağdur olduğu konular. Tüketicilerin satıcılarla yaşadığı uyuşmazlıklardan bir başkası ise ayakkabılar. GSM operatörleri ile internet hizmeti satan şirketlerin yargı kara olmadan tüketicilere ilamsız icra göndermeleri de büyük problem. Öte yandan termal oteller veya tur şirketleri son dönemlerde tüketicilere devre tatil veya devren mülk satışı yapmak üzere ‘otel tanıtımları ücretsiz’, ‘günlük misafirimiz olun’ gibi kampanyalar düzenliyor ve profesyonel satış tekniği eğitiminden geçmiş olan satış personeli aracılığıyla okuma yazması olmayanlara bile satış yapıyor.
TÜKETİCİ ÖRGÜTLENMELİ
Dünya üretim ve tüketim olmak üzere iki güç ekseninde dönüyor. Ya üretimde örgütleneceksiniz, ya da tüketimde. Üretim araçları zaten kendi örgütlenmesini kurmuş durumda. Tüketicinin de örgütleri var, buralara güç vermeleri lazım. Eğer tüketici tüketmezse, ahlaksızca üretim yapan, tüketici haklarını hiçe sayan, devlet kontrolünden kaçan tüm bu firmaların yaşama şansı olabilir mi? Tüketici örgütlerinin lobi oluşturarak, hükümetlere baskı kurarak, kendi ekonomik çıkarının tanzim edilmesi veya sağlıklı bir çevrede yaşaması, ürünler arasında kendi yaşam standardına uygun olanı seçebilmesi, bununla ilgili eğitim alabilmesi devletin asli görevlerinden değil mi? Bu politikaların oluşturulabilmesi için tüketici örgütü mutlaka güçlendirilmelidir. Bu arada diyorlar ki; ‘tüketici hakları dernekleri siyaset yapıyor’. Peki biz ne yapacağız? Biz siyasi iradelerin uygulamalarından mağdur olacağız. Cebimizdeki para gidecek, sağlımızdan olacağız. Güvensiz, sağlıksız ürünleri evimize taşıyacağız. Gece gündüz demeden çalışarak kazandığımız paramızı dolandırıcılara kaptıracağız ve bu politikayı uygulayanların karşısında neyle duracağız?
BUNLARA DİKKAT EDİN!
* “Ödül kazandınız” mesajlarına inanmayın. Sizden kısa mesajla yanıt vermeniz istenirse sakın mesaj atmayın.
* Polis, savcı olarak sizleri arayanlara itibar etmeyin.
* Bankalardan kullandığınız kredilerin dosya, ipotek, hesap işletim ücreti geri almak isterseniz, ‘kısa zamanda ücretsiz olarak garanti iade alırız’ şeklinde reklam yapanlara inanmayın.
* “Sağlık sigortası yaptırmışsınız primlerinizi de ödememişsiniz borcunuz var. Bu borçtan kurtulmak istiyorsanız, kısa mesaj gönderin” gibi mesaj ve aramalara itibar etmeyin. Bu bir dolandırıcılık yöntemidir.