EN saygın edebiyat ödüllerinden “2005 Behçet Necatigil Şiir Ödülü” sahibi, Ankaralı avukat, şair Akif Kurtuluş, Ankara Barosu Başkan Aday Adayı.
“Can çekişen aşkları da vurmalı /Vurmalı ve sıradan bir intihar süsü verilmeli”, “yanlışlarını yalanlar gibi saklayan /tavşanlar olduk artık farlardan kaçmayan” gibi bir çok dizesi Ankara’nın “şiir hafızası”na yerleşen avukat, şair Akif Kurtuluş, “şiirin insanlığın en özgürleştirici projesi” olduğunu düşünüyor.
Özgürlük, özgürleşme, demokrasi hukuk devletinin tablosunu da ortaya çıkartırken, baro seçimleriyle tansiyonu yükselen Ankara yargı kulislerininin de ana kavramları.
Futbol yazarıyla da ilgi odağı olan Kurtuluş ile, “baro seçimleri yazı”nda özgürlüğü, demokrasiyi, hukuk devletini ve projelerini konuştuk.
Sizi avukatlığınız kadar şairliğinizle, şiirlerinizle de tanıyoruz. Ve bu dönem Ankara Barosu Başkanlığına adaysınız.
Henüz aday değil, Demokratik Sol Avukatlar Grubu’nun Ankara Barosu Başkan Aday Adayı’yım.
Bir söyleşinizde “Bu ülkede geçimini avukatlık yaparak kazanıyor olmakla, bu hayatı şiirle anlamaya çalışmak aslında bir anomalidir” dediniz. Neden aday oldunuz?
Bugün bunun, tırnak içinde, pek normal bir şey olmadığı doğru. Bu “aykırılığı” avukatlık mesleğinde yaşanan dönüşümü görüp meslektaşlarımızın haklarını savunarak, Ankara Barosu’nun yıllardır savunduğu hukukun demokratikleşmesi mücadelesini ileriye taşıyarak az da olsa azaltmak mümkün. Meslektaşlarımızın katkısı ile bunu yapabileceğime inanıyorum.
Yargı muhabiriyle etkin bir iletişimNasıl bir Baro tasavvur ediyorsunuz?Ankara Barosu’nun son yıllarda edindiği vesayetten uzak, etkin, demokratik, katılımcı ve mücadeleci niteliğini daha da ileri taşıyacağımı umuyorum. Özellikle, savunma dokunulmazlığının korunması, meslek onuru ve saygınlığı korunarak avukatlık mesleğinin geliştirilmesi ve mesleki sorunların çözümü, insan hak ve özgürlüklerinin korunmasında avukatların rolü konusunda halkın bilgilendirilmesi, herkesin bir avukatın yardımından yararlanmasını sağlayacak adli yardımın yaygınlaştırılması için Ankara Barosu’nun daha yapacak çok işi var. Bu amaçla yargı muhabirleri ile de etkin bir iletişim içinde olacağız.
Nasıl?Elbette öncelikle iletişim kanallarını açık tutarak... Ama daha fazlasını da düşünüyoruz. Baroların, medya yoluyla kamuoyunun hukuki açıdan bilgi kirliliğine maruz bırakılmasına sessiz kalmaması önemli. Bazen yetersiz
haberler nedeniyle kamuoyu haberleri; hukuki işleyiş ve temel hukuki kavramlar konusunda hemen hiçbir bilgiye sahip olmayan muhabirler yoluyla ediniyor. Bu muhabir arkadaşların niyetlerinden bağımsız olarak toplumun yanlış yönlendirilmesine yol açabiliyor. Hukuk sistemimize son derece olumsuz etkileri olan bu durumu sona erdirebilmek için yargı muhabirlerinin, yargı muhabirlerinin meslek örgütü ve baro işbirliğiyle temel hukuk bilgisi konusunda iletişim içinde olmaları, bilgilendirilmeleri için “Yargı Muhabirlerinin Eğitimi Projesi” var. Ayrıca, Yurttaş-Yargı İlişkileri Kurulu oluşturmayı planlıyoruz.
Bu kurulun görevi ne olacak?Hâkim ve savcıların kurumsal örgütleriyle işbirliği içinde çalışacak ve yurttaşın yargı algısını yayınlayacağı raporlarla duyuracak. Benim bir de hukukçu askerlik yapılabilmesini sağlamaya dönük hayalim var.
Hukukçu askerlik neden olmasın?
Hukukçu askerlik?Öğretmen askerlik gibi... Yasa bu olanağı öğretmenlere tanıyor; adalet hizmetlerinde de büyük bir personel açığı var. Hukuk fakültesi mezunu gençlerimiz neden askerliklerini adalet hizmetlerinde, kamu hizmeti üreterek yapmasın ki? Temel bir eğitimden sonra bu pekâlâ mümkün. Birçok adliyedeki iş yükünün azaltılmasına hizmet edecektir bu.
Özel olarak avukatlar için planladığınız projeler var mı?Meslek hayatlarını kolaylaştırmak, iş alanlarını genişletmek için bir dizi düşüncemiz var. Ancak bir kısmının hayata geçebilmesi için siyasal iktidarın da halktan yana adımlar atması gerek. Adli yardım hizmetlerinin yaygınlaştırılmasına, CMK kapsamındaki avukatlığının kapsamının genişletilerek ücretlerinin asgari ücret seviyesine çekilmesine ve soruşturma evresi ile sınırlanmasına, kovuşturma aşamasında adli yardım kapsamına alınmasına çok önem veriyoruz. Ancak bunun için parlamentonun da halkın ve avukatların sesini duyması gerek. Biz en azından sesimizi duyuracağız.
Ankara Barosu adaletin sorunları kadar, toplumsal-siyasal sorunlara da duyarlı bir Baro olarak biliniyor.
Bu gelenek değişmeyecek elbette; demokrasiden, özgürlüklerden ve toplumsal eşitlikten yana tavrımızı sürdüreceğiz. Hak ve özgürlüklerin takipçisi olan etkin bir Baro’ya bütün Ankara ve Türkiye şahitlik edecek. Temel hak ve özgürlükler kadar sosyal haklarla da ilgiliyiz ve avukatların halkın haklarının takibindeki rollerini arttırmak için kurullarımızı etkin şekilde çalıştıracağız.
Baro’da Kent ve Çevre Merkeziİlk etapta, Kent ve Çevre Kurulumuzu ekolojik sorunları izleyen ve hukuki yardım sunan bir Kent ve Çevre Merkezi’ne dönüştürmeyi planlıyoruz.
Ergenekon davaları, İlhan Cihaner davası gibi kamuoyunda tartışılan davalar var. Ankara Barosu’nun böyle tartışmalarının, soru işaretlerinin hukuksal içeriğinin izinden gitmemesi, bu davayı takip etmemesi düşünülemez. Ama adına Ergenekon denilen bir yapılanmanın çok daha farklı tezahürlerini, ben ilk gençliğimden beri yaşadım. Türkiye’de bugün, bazı devlet görevlilerinin marifetiyle işlenmiş cinayetler, yasadışı uygulamaların ceza kanunundaki karşılığı zamanaşımı ve bu Türkiye’deki demokrasinin önündeki en büyük engel. Adil yargılanma çerçevesi içinde iddialar ortaya çıksın, sorumluları yargılansınlar, toplum da bu sonucu görsün. 30-40 sanıklı dosyalar zamanaşımına uğratılıyor, sanıklar elini kolunu sallayarak aramızda dolaşıyor. En büyük ihtiyacımız eksiksiz, gelişkin demokrasi ve özgürlüklerdir. Özgürlüklerden korkmamalıyız.
Eksiksiz demokrasi ve özgürlükAnayasa değişiklikleri de tartışılıyor. Yargının kurucu bir unsuru olarak avukatların vekaletini istediğinize göre, bu konudaki düşünceleriniz nedir?Ben bir avukatım, benim oradaki dilim, siyasi taraftarlık ruhu üstünden gelişmemeli. Ben gelişkin bir hukuk devleti, eksiksiz demokrasi ve özgürlük istiyorum. Bu benim sadece bir entelektüel veya birilerinin bana dediği gibi aydın olmamdan kaynaklanmıyor, avukat olmamdan kaynaklanıyor. Bir ziraat mühendisinden çok daha fazla demokrasiye, hukuk devletine ihtiyacım var.
Hukuk devletinin olmadığı yerde önce savunma mesleğini yürütenler itibar kaybeder, dahası aç kalırlar. Onun için benim hukuk devleti talebim, aynı zamanda mesleki bir zaruret üzerinden tarif ettiğim bir şey. Mevcut Anayasa değişikliklerine de hukuk devleti merceğiyle bakıyorum.
Yargı bürokrasisinin mevcut durumu, 2007’ten sonra meydana gelmiş değil. Sadece 2007’deki toplu davalar yargıdaki sorunu, toplumda daha görünür kıldı. Tutuklamanın tedbir değil de başlı başına ceza olması, 12 Eylül’den beri demokrat hukukçuların, aydınların üzerinde durduğu bir konuydu. Tutuklamanın tedbir değil de ceza olmaktan çıkarılması gerekiyor.
Sesimizi duyuracağızTemel hak ve özgürlükler kadar sosyal haklarla da ilgili olduklarını vurgulayan Akif Kurtuluş, “Avukatların halkın haklarının takibindeki rollerini arttırmak için kurullarımızı etkin şekilde çalıştıracağız. Parlamentonun da avukatların sesini duyması gerekli, sesimizi duyuracağız” dedi.
Edebiyattan emekli olmamSizi yoğun bir dönem bekliyor. Zaten az yazmakla eleştirilen bir şairsiniz. Bu arada şiir ne olacak?Başka bir yerde de söyledim: Başkan adaylığı sürecinde bu kampanya içindeki çalışmalar, şiirin çok hoşlanacağı şeyler değil doğrusu. Sırtımı döndüm mü bilmiyorum ama şiirden ücretsiz izin istedim, şimdilik vermiş görünüyor. Edebiyattan emekli olmak mümkün değil ama benim avukatlığım ve mesleği daha yaşanılır kılmak için yaptığım çalışmalar ve böyle bir hizmet için avukatlardan eğer alabilirsem vekalet, bir gün sona erecek. Edebiyatla olan maceramda ise bir emeklilik yok.