Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2010 00:00
TAM mevsimi gelmişken, Sakarya’ya değinmeden olmaz.
68’liler, 78’liler Sakarya’yı fıçı birayla ilk merhabalaştığı yıllardan tanır. Piknik’te fıçı bira, soslu sosisli-patates kızartması ile Ankara klasiğidir aslında.
Şimdi Net Piknik yapıyor benzerini.
Eh Allahı var, iyi de, hesaplı da yapıyor doğrusu.
Biralar ise artık fıçısı-şişesi, limonlusu-artı alkollüsü, “dark”ı-”ale”si, sürahisi-birahisi ile envayitürlü...
Ki Sakarya da, bira ve rakının kalesidir hani.
Ancak, son zamanlarda bakıyorum da, beyaz ve özellikle kırmızı şarap girdi kaleye.
Bazı masalar biradan hallice şaraba dönmüş.
Yunan şarap tanrısı Dionysos gibi.
Dionysos’un da önce bira tanrısı olduğu rivayet olur ya...
Hesap-çarşı-karşı
Ama şarap masasındaki hesap çarşıya uymadığı için, bazı muhitlerde rakı dışında “herşeye karşı” durumu da berdevam.
Haksız da sayılmazlar, 15 liralık “Doluca beyaz”ın masa fiyatı 30 liradan başlıyor.
Bakkalda 20 lira olan Kavaklıdere Yakut, 35’in altına inmiyor. Hatta bazı yerlerde 40’ından sonra azabiliyor.
En ucuzu Kayra Cumartesi, 20-25 lira...
Yani yüzde 90 kar ile satılıyor şarap.
Şaraba cüzdani-ret
Şarap içen, genç bir masaya muhabbet açıyorum.
Şarabı sevecekler ama, “cüzdani ret” durumu var.
Sakarya’da küçük rakının fiyatı 35, büyük ise genelde 55-60 lira civarında.
Bir büyüğün de 3 kişilik bir yemekte “yeterli” olduğunu söylüyor birisi.
Yanındaki arkadaşı da anında espriyi patlatıyor:
“Tabi masada Sedat olmazsa...”
Ama üç-dört kişi bir yemekte, Hayyam misali “Can bir şaraptır, insan onun destisi” deyip bir kaç şişe şarap içerse...
Bir anda katlanıyor hesap.
Sadece şaraba ödeyecekleri bedel, 100 liranın üzerine fırlıyor.
Yani mevzu şarap olunca, “İçi de beni, dışı da beni” durumu ortaya çıkıyor. Şarabın restoran fiyatında -hükümetin şarabi zam hevesine rağmen- biraz insaflı olmak gerek, derim.
Piknik zamanına Çingene Tavuğu
PİKNİK zamanı da geliyor, hafiften. Değinmezsek olmaz.
Vaktiyle Ahmet Haluk Başaklar’ın blogundan (http://ahmethaluk.blogspot.com) okumuştum, otantik bir piknik lezzetini...
Oradan aktarıyorum, “Çingene Tavuğu” tarifini:
Efendim, toprağa 1.5 karış boyunda 3-4 cm çapında sağlam, çatal bir dal, tahta saplıyorsunuz. İyice yıkanmış tavuğu da ön kısmından boydan boya aşağıya kadar yararak ceket asar gibi çatala asıyorsunuz.
Ardından da içine hiçbir zaman petrol ürünü veya yağ konmamış 18 litrelik peynir, turşu veya bilhassa zeytin tenekesi buluyorsunuz.
Tenekenin tam kesilmiş kapak kısmını tavuğa değmeden üstüne ters kapatıyorsunuz. (Açık olan ağzı aşağıda) Yerle temas eden kısımlarını toprak ile kapatılıp tenekenin üstüne de tavuk iriliğinde bir taş ağırlık koyuyorsunuz.
Tenekenin etrafında parmak inceliğinde çalı-çırpı ile teneke boyuna yükselecek bir ateş yakıp, 30-40 dakika pişiriyorsunuz.
Süre sonunda da 10 dakika kadar etrafındaki közlerle bekletiyorsunuz.
Tenekeyi yavaşça kaldırdığınızda, salça sürülmüş gibi kızarmış, yağı ve suyu toprağa akmış leziz bir tavuk çıkıyor ortaya. Tavuğu alırken dikkat, budundan tutmayın. Kemik elinizde kalır, tavuk küllere düşer.
Afiyetler olsun, parmaklar dahil...
Eski 45’liklerden Balkanlara gece seferi
FARABİ’deki Kalender Zebra’da yarın çifte “canlı”lık var. Grup Kalender yarın saat 21.00’de sahne alıp gecenin ilk saatlerine kadar solist Özüm Ayıtkan ile “eski 45’likler”i seslendirecek. Saat 12.30’da ise Ankara’da Balkan müziğinin öncü isimlerinden “Safa Bolat ile Şenlik Bandosu” var. Hem de sabahın ilk saatlerine kadar... (Tel: 466 14 01)
‘Handmade’ hardal bira ve sosis türlü
SAKARYA’ya sosis türlü (soslu-sosisli patates kızartması) ile girdik madem, yanına Net Piknik’in “handmade” acı mı acı, müstesna lezzetli hardalını ve Arjantin birayı koymamak olmaz.
Ve sevenler için mutlaka “beyin salata”yı...
Ara spesiyaller arasında kaşar pane de tadımlık.
Gittiğimde mutlaka, iki parmak şiş köfte de yerim. Efsanedir, tatbilene...
Net Piknik emektar, güleryüzlü garsonları, hesaplı mönüsü, kitaplı müdavimleri ile Sakarya’nın simgelerinden elbette.
Ve kuşaklararası buluşma yeri...
Ki müdavimleri bir bira içip “ateş almaya” değil, muhabbetin gözüne vurmaya gider oraya.
Bir özelliği daha var Net’in:
Beyoğlu Asmalı Mescit’in Yakup 2’si gibi orası da müziksiz. Çünkü “tanış-tanış” sohbet mekan
(Tel: 435 06 41)
Çağrılmayan Yakup
Yeri geldi, çeyrek asırlık mazisiyle Yakup 2’den de söz etmeli, İstanbul’a gittiğinizde yolunuz düşerse (hatta düşsün) diye...
Bir kere 30 çeşit mezesi var. Piyazı, torik lakerdası, radikası, uskumru çirozu, -of of- yaprak ciğeri, kömür ateşinde ızgaralanan muska böreği, körpe karidesi her faniyi lezzet manyağı yapar.
Özenli, hızlı servisi de bir başkadır Yakup 2’nin.
Öyle ki Edip Cansever’in Çağrılmayan Yakup’unu, bir çok insan yarı-şaka meyhanenin sahibi Hemşinli Yakup Arslan’a maleder.
Çünkü mekanın Yakup nezdinde tüm garsonları, siz çağırmaya fırsat bulamadan boşalan kadehinizi doldurur, biten mezenizi başkasıyla yeniler.
Olayın nefaseti, bu refleksi üzerinize sürekli göz dikmeden (sezdirmeden) başarıyor olmalarıdır.
Yolunuz düşerse, rezervasyonsuz gitmeyin derim.
(0 212 249 29 25)
35 liraya doyun-eğlenin hem de dostları doyurun
MELİHA Yılmaz Vakfı 27 Mayıs’ta barınaktaki “sessiz dostlarımız” için, GOP Kuleli Sokak’taki Meandros Restaurant’da bir yardım yemeği düzenliyor. Sınırsız yerli içki ve canlı müzik eşliğindeki yemeğe sadece 35 lira ödeyerek katılabilirsiniz. Ödediğiniz bu küçük bedel, sizlerden başka kimsesi olmayan sokak hayvanlarını da doyuracak unutmayın. (İletişim: 0 545 899 19 49 - 0 507 303 60 70)