Hilmi Özkök: FETÖ'ye karşı hükümeti 2004 yılında MGK kararıyla uyardık ancak pek fazla bir şey yapılmadığını gördük (2) (Yeniden)

Güncelleme Tarihi:

Hilmi Özkök: FETÖye karşı hükümeti 2004 yılında MGK kararıyla uyardık ancak pek fazla bir şey yapılmadığını gördük (2) (Yeniden)
Oluşturulma Tarihi: Ekim 19, 2016 16:32

Hilmi Özkök: FETÖ'ye karşı hükümeti 2004 yılında MGK kararıyla uyardık ancak pek fazla bir şey yapılmadığını gördük (2) (Yeniden)

Haberin Devamı

Nursima KESKİN / ANKARA, (DHA) - ESKİ Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, 2004 yılında dönemin genelkurmay başkanıyken MGK'da alınan kararla hükümeti FETÖ'ye karşı uyardıklarını bildirdi. Özkök "Hükümeti kesin olarak bilgilendirdik ve durum iyi değil dedik. Orada bir karar alındı. Ona icra planı denildi. Hükümete tavsiye ediyor MGK bunu. Ne yapılıyor diye izledik, açıkça söyleyeyim pek fazla bir şey yapıldığını görmedik. Biz gene her toplantıda irtica ve bu örgütlerin tehlikesine dikkat çeken konuşmaları MGK'da kuvvet komutanları da var biliyorsunuz her zaman dile getirdik" dedi.

"NURCULUKLA İLK DEFA 1957'DE TANIŞTIK"

Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, darbe komisyonunda öğrencilik yıllarından başlayarak askeri hayatını anlattı. Özkök, 1954 yılında Manisa'da ortaokulu bitirdikten sonra Işıklar Askeri Lisesini kazandığını anımsatarak özetle şunları söyledi : "Kompozisyon ve Matematikten sınava girerek kazanıyorduk. Bursa Işıklar Askeri Lisesine gittim. Burada 3 sene öğrenci kaldım. 1957 yılında Harp Okuluna Ankara'ya geldik. Biz taşradan gelen arkadaşlarımızla beraber yapılarımız itibarıyla inançlı kişileriz. Namaz kılan arkadaşlarımız vardı harp okulunda ve bize bir salon tahsis edilmişti orada namaza kılıyorduk. Kuleli askeri lisesinden gelen bir gurupta vardı. bu arada kuleliden gelen bir grup da vardı. Yaklaşmıyorlardı diğer ışıklardan gelen veya sivillerden gelenlere. Tuhaf kitaplar okuyorlardı aralarında konuşuyorlardı. İlk defa Nurculukla böyle tanıştık. Ellerinde Saadeti Ebediye diye kitap vardı. Bize de bunları okumamız öneriyorlardı. Orada Kuleli askeri lisesindeki bir öğretmen tarafından bu öğrencilerin bu şekilde etkilendiğini öğrenmiş olduk. İyi kitaplar olmadığını gördük en azından benim için. Benim dedem aydın bir kişiydi. Öğretmen, hafız, imamlık yapmış çok aydın bir kişiydi. O yüzden dinimin ihtiyaç duyduğumuz kısmı öğrettiği için başkalarından öğrenme gayretinde olmadık. Onların çok farkı olduğunu gördük. Bir gün oraya bir kağıtlar getirdiler. 1937 CHP Kongresinde alınan kararlar diye. Çok şaşırdık. Böyle şey yapmayın siyasi şeyler dedik. Yapmayın dedik. Buna rağmen bu iş böyle devam etti. Sonradan o çocukların birçoğu ya kendileri ayrıldılar yada çıkarıldılar biliyorum. Bu iş böyle devam etti."

"İSTİHBARİ BİLGİLERİMİZ TAKIM KOMUTANLARININ GÖZLEMLEDİĞİ KADARDI"

Hilmi Özkök, "Harp okulunda öğrencileri takibi okul içinde oluyor genelde. Hafta sonları onlar şehirde çıkararak bakıyorlar yanlış yerlere gidiyorlar mı diye bize rapor getirirlerdi. İstihbari bilgilerimiz sadece takım komutanının gözlemlediği şeylerdi. Yanlış yere girenler her yerde olduğu gibi harp okulunda da vardı. Bunlar disiplin esasına alındı. Tabi 'sağcılık- solculuk-fetullahçılık- nurculuk yasaktır' yok. Bunların her biri silahlı kuvvetlerde emir komuta zincirinin sızma olmasına yol açan şeyler ve silahlı kuvvetlerin kabul etmediği şeylerdi. Bu tip öğrencileri aramızda tutmamak için hep dikkatli olmuşuz hep silahlı kuvvetle olarak" dedi.

"FETULLAHÇILIK SUÇTUR DİYE BİR KANUN YOKTU"

'Fetullahçılık suçtur' diye bir kanun olmadığını bu nedenle yakalananların disiplinsizlik suçuyla silahlı kuvvetlerden attıklarını söyleyen Özkök şöyle devam etti: "Okulda disiplin kurulu vardı. Bu gibi öğrenciler askeri kişiliği kaybettiklerini hissedince okuldan çıkarıldılar. Genelkurmayda personel daire bakanlığı yaparken disiplinsizlik konuları orada da gündeme geldi. çünkü işlem yapan daireydi personel daire başkanlığı. Burada işlemler sırasında bu işin yaygınlaşmaya başladığını hissettik. Silahlı kuvvetle olarak hedef alındığımızı hissettik. Yakalayabildiğimizi ordudan çıkardık. Ama bizim dışarıda istihbarat yapma imkanımız yok ancak devletin istihbarat kurumlarından bize bilgi gelir. Biz hedefe yöneldikten sonra askeri mantık olarak kaynağı durdurursunuz. Kaynağını keserse kaynak ki devletin yetkili organları yapar bunu biz dışarıdan bekledik. Hep orada şuralarda uzun uzun verdiğimiz brifinglerle anlatıldı."



"MEŞHUR KONUŞMASINI BANTTAN DİNLETTİLER"

Hilmi Özkök, "1996 yılında orgeneral olarak tayin oldum NATO askeri birliği var. Orada 4 yıl görev yaptım. Sonra ikinci başkanlığa gittim. Genelkurmayda olan bütün işlerin yürütüldüğü yerdir ikinci başkanlık. İkinci başkanken bizim üzerimizde durduğumuz en önemli konuydu askeri şuralara gene bunları getirdik. Hükümet unsurlarına milli savunma bakanı ve başbakana anlatıldı. Daha sonra birinci ordu komutanlığını gittim. 2000 senesinde kara kuvvetlerine atandım. Bu zamanda ilk defa Fetullah örgütünün ne şekilde bu işlere hız verdiğini, gizli örgüte dönüştüğünü gördüm. O meşhur konuşmasını dinlettiler bize 'Gizlenin saklanın günü gelince çıkacağız' konuşmasını banttan dinlettiler. Hepimiz emin olduk ki bu örgüt örgütleniyor. Ve iyi işler peşinde değil. O zamanda çeşit çeşit görüşler var. Siyasilerin tutumu ayrı, asker olarak başka türlü düşünüyoruz biz. O seneden itibaren MGK'ya da üye oldum. MGK tarafından gündeme getirir oldum. 2002 senesinde genelkurmay başkanlığına atandım ve bu işin üzerine daha ciddiyetle durdum" diye konuştu.

"2004'TE MGK KARARIYLA HÜKÜMETİ FETÖ'YE KARŞI UYARDIK"

Hilmi Özkök, "Ağustos 2004'te Milli Güvenlik Kurulu'nda silahlı kuvvetler olarak dedik ki 'Bu örgüt çok büyük bir imkan kabiliyetine kavuştu. İmkan kabiliyeti yıllar içinde oluşur ama niyet bir gecede değişir. Aynen böyle söyledik. Dedik ki icra planı yapılsın bu iş takip edilsin o zaman kadar tehlikeli bir örgüt olarak görülmüyor tabi iyi niyetli görülüyor. Ama biz MGK'da bunu açıkça söyledik. Hükümeti kesin olarak bilgilendirdik ve durum iyi değil dedik. Orada bir karar alındı. Ona icra planı denildi. Hükümete tavsiye ediyor MGK bunu. Hükümetin unsurları da orada olmakla beraber. Ne yapılıyor diye izledik, açıkça söyleyeyim pek fazla bir şey yapıldığını görmedik. Biz gene her toplantıda irticadan ve bu örgütlerin tehlikesine dikkat çeken konuşmaları MGK'da kuvvet komutanları da var biliyorsunuz her zaman dile getirdik. Duyduklarımızı her zaman elimizden geldiği kadar yaptık. Ama kaynağı nüfuz etmemiz mümkün olmadı. Hep bildiğimiz şeyi böylece hepimiz birlikte teklif ettik. Bir fikir birliği yapılmış olarak gidiliyor MGK'ya. Sonrasında bizim elimizde olan bir şey değil. Sonra 2006 yılında emekli oldum" dedi.

CHP'Lİ AYTUN ÇIRAY : ÖZKÖK'ÜN AÇIKLAMASI 15 TEMMUZ'U YÜZDE 50 AYDINLATTI

CHP'li Aytun Çıray, Özkök'ün bu açıklamasının 15 Temmuz darbe girişimini yüzde 50 oranında aydınlattığını kaydederek "Eğer 2004'te MGK kararları yapılsaydı, 15 Temmuz'daki hain kanlı girişimin gerçekleşmesi mümkün olmazdı" dedi.

"GATA'DA SIKINTILAR OLACAKTIR"

Hilmi Özkök, GATA'nın kapatılmasına ilişkin düşüncülerinin sorulması üzerine şöyle konuştu: "GATA'ya yürekten bağlıyız. Ben orada hissi davranırım, his demem GATA'nın kaldırılmasına. Bazen doğru şeyler yaparken de çok yanlış adımlar atılırsa sıkıntılar doğurabilir. Öyle gösteriyor ki GATA'da sıkıntılar olacaktır. Bunu hepimiz hissediyoruz."

"BİR FALSOM OLSAYDI BENİ PARÇA PARÇA YAPARLARDI"

Kendisinin Fetullahçı olmadığını kaydeden Özkök şöyle dedi: "Ben inançlıyım ve İnançlarımı saklamadım. Binlerce öğrencim var hepsi beni tanırlar farklı düşünen de vardır. Beni tanıyanlar bilirler. Yani benim onunla ilgili herhangi bir şeyim yoktur. Dedem Hilmi Özkök'ün öğrencisiyim. Onun dışında tarikat marikat…hiç birine inanmam. Ben yeterli bilgiyi aldım başkasından bilgiye ihtiyaç duymadım. Bana öyle bir yanaşma da olmadı bana gel Fetullahçı ol diye ne öğrenciyken ne subayken bir yaklaşım olmadı. Bir falsom olsaydı beni parça parça yaparlardı. Bir tane bulamadılar gazeteciler."

"İLKER BAŞBUĞ'U ALARAK ŞOV YAPMAK İSTEDİLER"

İlker Başbuğ'un neden FETÖ'nün hedefinde olduğuna ilişkin bir soruya Özkök şu yanıtı verdi: "İlker Paşa benim iki sene ikinci başkanlığımı yaptı. En çok acı çektiğim olaylardan birisidir mahkemede göz göze geldiğim an. Bence bir Genelkurmay başkanı alarak şov yapmak istediler. İlker paşa çok sağlam bir arkadaş."

"SORUMLUSU HÜKÜMET. ORKESTRA ŞEFİ O"

Bu sürece gelinmesinde Türkiye'yi yöneten siyasi ve askeri kesimlerin sorumluluk yüzdeleri hakkında yorum istenmesi üzerine Özkök şöyle dedi: "Bu sürece gelmemizde silahlı kuvvetlerin komutanlarının veya siyasilerinin Türkiye'yi yöneten diğer kesimlerin sorumluluk yüzdeleri konusunda bir tespitte bulunur musunuz: Yüzdeleri söyleyemem bir tespitte bulunmuş değilim. Ama bu devleti iktidar muhalefet diğer partiler diplomasi askeriye hep birlikte idare ederiz. Hepsinin görevi vardır. Ama sorumlusu hükümettir. Sorumlu hükümetlerdir. Orkestra şefi o. Orkestra şefinin güzel çalması lazım. Ama görev hepimizindir sadece bir kişiyi suçlamamak lazım."

FOTOĞRAFLI 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!