Güncelleme Tarihi:
Gençlerbirliği’nin efsane başkanlarından Hasan Şengel, “19 Mayıs Stadı, Ankara’nın futbol tarihidir” diye konuştu.Yıkım çalışmaları başlatılan ve bugün yeni ihalesi yapılacak tesiste, acı tatlı bir çok anısının olduğunu belirten Şengel, “Bunların en üzüntü vericisi, geride kalan sezon Gençlerbirliği’nin küme düşmesiydi” ifadelerini kullandı.
1936 yılında yapılan stadı, ‘Ankara’nın futbol tarihi ve mabedi’ olarak niteleyen Şengel, “Hem kulüp başkanlığı yaptığım dönemde hem de sonraki yıllarda, burada acı tatlı hatıralar biriktirdim. Bu süreçte, beni kahreden ve derinden etkileyen en büyük üzüntüm, geride kalan sezon Gençlerbirliği’nin küme düşmesi oldu. O zaman, kaç geceyi uykusuz geçirdiğimi bir ben bilirim. Bu takım nasıl düşer diye kendi kendime sordum. İnanamadım” dedi.
GÜNDE 2 MAÇIN OYNADIĞI DÖNEMLER OLDU
Başkanlık görevini üstlendikten sonra 19 Mayıs’taki ilk maçlarına Kayserispor karşısında çıktıklarını hatırlatan Şengel şunları söyledi:
“İyi takımları vardı ve şampiyonluğa oynuyorlardı. Biz de iyi bir ekiptik. Mersin ile çekişiyorlardı. Kulağıma iki taraftan da kötü şeyler geliyordu. Çirkin teklifler yapıldığı söyleniyordu. Biz işimize bakalım dedim. Çıktık maçı 1-0 kazandık. O sezon şampiyon olamadılar. Benim için anlamlı ve güzel bir gündü. 19 Mayıs Stadı Ankara’ya yapılan ilk stat olması açısından önemli. 1952 yılından bu yana her şeyi bu statta yaşadım. O dönemler, saha zemini çim değildi. Işıklandırma yoktu. 70’li yıllarda ışıklandırma yapıldı. Gençlerbirliği, Ankaragücü, Hacettepe, Şekerspor, Ankara Demirspor, Yolspor, Sitespor gibi takımlar, bu stadı kullanırdı. Değil haftada, günde iki maçın oynandığı dönemler olurdu. İstanbul takımları, Cumartesi-Pazar iki maç oynar giderdi. Ancak hiç sıkıntı yaşanmazdı. Bölge müdürlüğü maçların tarihini ve saatini belirler, kulüpler çıkar oynardı.”
“Stadın yıkılacağı kesinleşince içim burkuldu. Kendimi bir tuhaf hissetim. Hayatımın büyük çoğunluğu burada geçti. Burası da bizim evimiz sayılır. Ancak, yerine yeni ve modern bir stat yapılacak olması işin sevindirici tarafı. Yalnız bu stat işinde çok geç kalındı. Başkant Ankara çok daha önce modern bir tesise kavuşmalıydı. Yenisi yapılmadan yıkılması da kulüpleri zor durumda bıraktı. O bakımdan şikayetlerini haklı buluyorum. Bu planlama daha iyi olmalıydı.”
BU PARALARLA BEN GENÇLERBİRLİĞİ’Nİ ŞAMPİYON YAPARDIM
“Eskiden stat da farklıydı seyirci de. Zamanla stat yenilendi. Koltuklar yapıldı. Stadın üstü çatı ile kaplandı. Geçmişte, tribünler tıklım tıklım dolardı. Neredeyse Ankaragücü’nün taraftarına yakın seyirci gelir maçımızı izlerdi. O zaman ki taraftar başkaydı, içlerinde gerçek sevgi vardı. Durumu iyi olmayanları bilir, onları stada biz sokardık. Kulüp binamız Maltepe’deydi. 19 Mayıs Stadı’ndaki maçlara, dolmuşlara biner gelirdik. Çıkışta, dolmuşlar bizi bekler, onlarla kulübe dönerdik. Anıttepe Sahasına da çoğu zaman dolmuşlarla giderdik, bazen yürüdüğümüz bile olurdu. Eskiden, statlarda maç oynamak için para ödemezdik. Maç hasılatını da bölge müdürlüğü toplar, masraflar çıktıktan sonra, bizlere bir miktar verilirdi. Ancak bunlar çok düşük rakamlardı. Şimdi milyonlar havada uçuşuyor. Bu paralar bende olsa takımı şampiyon yapardım.”
“Gençlerbirliği, siyasi isimlerin desteği ve İlhan Cavcav’ın çabası ile Beştepe’ye çok güzel bir tesis yaptı. Turgut Özal, 1 milyon TL verdi. Yücel Seçkiner çok yardımcı oldu. Tarık, Fenerbahçe’ye giderken önemli para getirdi. Tum bunlarla Beştepe Tesisleri yapıldı. Kulübün kendi stadı olsun diye İlhan Cavcav ile çok uğraştık. Hipodrum alanı için dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile görüştük. Ama bir türlü sonuçlandıramadık.”
“KAYSERİ MAÇINDA YERİMİZDEN KIPIRDAYAMADIK”
“Gençlerbirliği’nin Birinci Lige son yükseldiği sezonun son maçında hepimiz çok gururlu ve mutluyduk. Yeniden Birinci Lige dönmek bizi çok sevindirmişti. Sonraki süreçte, takım iyi işler yaptı, bazen sendeledi ama hep lige tutundu. 5-6 sezon önce yaşadığımız ise tam bir kabustu. Kayserispor’a, 19 Mayıs Stadı’nda 4-0 yenildik. Ankaragücü de Antalya’da oynuyordu. O maç berabere bitmese biz düşecektik. O gün İlhan Cavcav ile yan yana oturuyorduk. Maç boyunca yerimizden kalkamadık. Sürekli, Antalya’dan gelecek haberi bekliyorduk. Neyse ki gol geldi de hepimiz rahatladık. Ömrümüzden ömür gitmişti o gün. Maçtan sonra, tesislere gittik. Rahmetli İlhan Cavcav’ın keyfine diyecek yoktu. O gün, ligde kalmayı başarmıştık fakat geçen sezon bunu yapamadık. Antalya’ya 1-0 yenildiğimiz maç bizim için tam bir faciaydı. İlhan Cavcav yaşasa, bu takım kesinlikle küme deşmezdi.”
“Bu statta yerli, yabancı ne futbolcular oynadı. Ne takımlar geldi. Gördüğüm en iyi oyuncu, Beşiktaşlı Yusuf Tunaoğlu idi. Allah öyle bir yetenek vermiş ki sen futbol oyna demiş. Ancak, özel hayatı onu bitirdi. Lefter, Baba Hakkı, Şeref Görkey, Şükrü Gülesin gibi isimler de efsaneydi. Macarların Puşkaş’lı unutulmaz takımı, Ankara’da maç oynadı. Ankara karması olarak onları yendik. Gençlerbirliği’nden de Fikri Elma ve Harun Erol gibi oyuncular da benim için özeldi.”
ORTADA RAPOR OLUNCA CEZA VEREMEDİLER
“Şimdi pek oynanmıyor ama eskiden Ankara’da daha çok milli maç yapılırdı. Bir gün milli takım kamptayken, o dönemin en ünlü iki ismi Metin Oktay ve Turgay Şeren, milli takım kampından gece izinsiz ayrılmış. Yetkililer, teknik ekip küplere binmiş. Ceza kesecekler belki de milli takımdan uzaklaştırılacaklar. Sıkıntı büyük. Arkadaşları Nihat Ecer, beni aradı, başkanım ne olur yardım et dedi. Ne yapacağım diye düşündüm. Sonra, SSK Hastanesi Başhekimi olan arkadaşım Kenan Baysal’ı aradım. Durum ciddi çare bulmalıyız dedim. Gecenin bu saatinde ne yapabiliriz diye sordu biraz da kızdı. Neyse sabah bakarız dedi. Sabah, heyeti topladı, ikisine de gece acil şekilde hastaneye geldiler diye rapor verildi. Eşfak Aykaç, bu işin içinde senin olduğunu biliyorum. Bunlara ağır ceza veririm ama ortada rapor var dedi, konu kapandı.”
“Şimdiki futbolcular çok şanslı. Sahalar güzel, tesisler mükemmel, şartlar onlar için en ilyi şekilde hazırlanıyor. Bir de üstüne tonlarca para alıyorlar. Bizim zamanımızda, futbolcu borsası kurulurdu. Kulüpler, oyuncuları için bir rakam belirler, açık arttırma usulü ile fiyatlar şekil alır, oyuncular kulüp değiştirirdi. Bir seferinde Harun ile Levent için 1 milyon 250 bin TL belirledik. Mersin İdmanyurdu takımı, bana bu parayı verdi. Ancak açık artırmaya girecek paraları kalmadığı için ben o parayı kendilerine geri verdim. Sonra transfer gerçekleşmedi, bizim 300 bin liramız onlarda kaldı. Eskiden, kulüpler iştirak ettiği branş sayısına göre yardım alırdı. Benim hem Yenimahalle hem de Gençlerbirliği başkanlığı dönemimde 12 branşımız vardı. Ona göre da para yardımı alırdık.”