Hayata dokunarak haberle geçen bir yıl

Güncelleme Tarihi:

Hayata dokunarak haberle geçen bir yıl
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2008 00:00

ANKARA Hürriyet, tüm yıl boyunca haberleriyle, kent gündemiyle size dokunmaya çalıştı.

Sokak sokak, mahalle mahalle, semt semt herkese değmeye çaba harcadık.

Haberin Devamı

Kuğulu kavşağı tartışmalarında da biz vardık, öncüydük, Gökkuşağı Projesi’nde de... Su krizinde de sayfalarımızı bu haberlere açtık, hayvan katliamlarında da...

Ücra bir mahallede günlerce süren su kesintisinin peşindeki bizdik.

Sorun çözülene kadar yılmadık, ardını bırakmadık.

Sizin olduğunuz her yerde biz de vardık.

DEVRİMCİYDİK, ÇÜNKÜ...

Şubat ayında "Devrimci gazetecilik"ti haberimizin adı.

Devrimciydik çünkü cesaret istiyordu bu iş. Ezber bozuyorduk. Devrimciydik, çünkü öncülüğümüzü bırakmadık hiç. Çünkü, size daha çok yaklaştık, size daha çok nüfuz ettik, siz bize nüfuz ettiniz, bize dokundunuz.

Çok konuştuk, çok konuşulduk.Siz konuştunuz, sizler konuşuldunuz.

Sendeyolla sayfalarında Başkent muhabirleri öncü oldu. Sayılarla zaten çoktuk, haberlerimizle de gündemde ilk sıraları aldık.

Haberlerimizle öncü olmaya çalıştık. Sadece günü değil, yarını da kavramaya çabaladık.

KENARDA DURAN DEĞİL KATILAN

Haberin Devamı

Geride bıraktığımız yılın ikinci ayının 20’nci gününde "Okurumuz kiracı değil ev sahibi" manşetiyle çıktık. Hemen altında, "Biz Ankara’da büyük bir toplumuz. Hayalimiz herkesin hem okur, hem de muhabir olması. Susan değil, gördüğünü ileten bir kentli profili. Kenarda duran değil, katılan" yazıyordu.

Yazıişleri Koordinatörümüz Yaşar Sökmensüer, "hayallerin de gazetesi olduk" diyordu:

"Çünkü gerçeklerin her zaman hayallerin, düşlerin üzerinde yükseldiğini biliyorduk."

Bunun hemen bir hafta ardından artık seri ilanlarla beraber büyüyorduk. O günden sonra 32 sayfaya kadar ulaştı, gazetenin hacmi.

Artık bir Hürriyet markası olan seri ilanları içimize almıştık.

Sonra taksicilerin sorunlarını taşıdık sayfalarımıza. Müşteri ile taksicinin arasında köprü olduk.

Bizlerin sesini duyuran radyolara da açtık sayfalarımızı. Hiçbir ayrım yapmadan tümünü tanıttık sizlere. Ankara Hürriyet yeni yılda da hayata dokunmaya devam edecek.

Sizlerle birlikte...

Hayal ettiğinde hala masumsun

HER yeni yıl biraz hüzünlüdür, biraz ümitli.

Her yeni yıl, bize yaşananları hatırlatır, unutturur.

Bizi biz yapanın, izdüşümü, haritası, su yoludur aslında her yeni yıl, geçmişten gölge bulur.

Su yolunu bulur.

Bu yoldan kimlerle, nasıl geçtiğimizi anımsarız.

Kimi zaman hayat, müzik kutusundan bir şarkı seçmeye benziyor. Size bağlı ne çalacağı? "Surfin’ USA"i de seçebilirsiniz, "Autumn Leaves"i de...

"İhtiyacım var" da hayatınızda yankı bulabilir, "Eski dostlar" da...

Kimimiz, kaybettiğimiz zamana hayıflanırız, kimimiz kazandığımıza seviniriz.

Her yeni yıl, biraz daha berrak bir zihindir. Biraz daha net bir yol haritası.

Ve hakikat, biz reddetsek de hakikattir.

TAKVİMDEKİ SON YAPRAK

Haberin Devamı

Üçüncü bin yılın, yedinci senesi de devrildi.

Takvim yapraklarının sonuncusunu geçen hafta yırttık.

Bu sayfalar bir daha gelmeyecek karşımıza.

Paul Auster’in eserinden filme çekilen, Smoke’taki (Duman) gibi.

Auggie (Harvey Keitel) her sabah saat tam 08.00’da aynı köşeden, dört yol ağzındaki dükkanının fotoğrafını çeker. Yıllarca, her sabah aynı saniyede, aynı yerden, aynı yerin fotoğrafını.

Koleksiyonunda dört bin kare fotoğraf vardır. Kaba bir hesapla 10 yıllık bir sokak sergisi.

Yazar dostu Paul (William Hurt) bakar bir gün Auggie’nin "Hayatımın projesi" dediği fotoğraflarına.

"Hepsi aynı" der Paul gülerek.

HEPSİ AYNI, HEPSİ FARKLI

"Evet" der Auggie, "Hepsi aynı. Ama hepsi birbirinden farklı. Bazen kış, bazen yaz. Bazen hafta içi, bazen haftasonu, bazen hep aynı kişiler bazen farklı. Bazen farklılıklar aynı hale geliyor, bazen aynı kişiler kayboluyor. Dünya hergün güneşin etrafında dönüyor. Her gün, güneş dünyaya farklı bir açıdan gözüküyor."

Paul tek tek bakar fotoğraflara.

Bir fotoğrafa gelince durur.

Sarsılmıştır. "Bak" der, "bu Allen, güzel sevgilime bak."

Elinde şemsiyesiyle, bir sonbahar sabahında yürüyen ölmüş eşine bakar.

Çünkü her an sadece o anda vardır.

NOEL HİKAYESİ

Haberin Devamı

Filmin sonunda, bir Noel hikayesi yazmak isteyen Paul’e Auggie bir "masal" anlatır.

Dükkanından dergi çalan bir genç, cüzdanını düşürmüştür. Auggie, cüzdanın içinde bulduğu kimlikteki adrese gider. Gözleri görmeyen yaşlı bir kadın açar kapıyı. Hırsızın büyükannesidir, geleni torunu zanneder. Yalnızlığını paylaşır.

Auggie bir anda yaşlı kadının masalına girer. Evin tuvaletinde bulduğu onlarca çalıntı fotoğraf makinesinden bir tanesini alır. Ve yaşlı kadın uyurken cüzdanı bırakarak, evden çıkar.

Bu "noel masalına" Tom Waits’in "Innocent when you dream" parçası eşlik eder, "hayal ettiğinde masumsun."

Tom Waits’in şarkısı eski zamanları anlatır. Geride bıraktığımız, üzerinden geçtiğimiz zamanları.

"Çaldığım anılar bunlar" der. "Mezarlığa doğru koşarken, arkadaşlarımla hiç ayrılmamaya and içtik, öleceğimiz güne kadar."

Ben bu yıl müzik kutusundan tek bir şarkı çalıyorum.

Ve hala hayal ederken masum olduğumuzu anımsıyorum.

"Innocent when you dream..."

İyi yıllar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!