Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 2006 20:36
Taksiciyi gasp edip yaraladılarRahşan affı" olarak bilinen şartlı tahliyeden yararlanarak serbest bırakılan bir kişi yine gasp yaptı
GASP suçundan hükümlü olduğu dönemde kamuoyunda "Rahşan affı" olarak bilinen şartlı tahliyeden yararlanarak serbest bırakılan bir kişi, arkadaşıyla birlikte, müşteri olarak bindikleri taksinin şoförünü ağır yaralayıp 70 YTL’sini gasp etti. İki gaspçı polis tarafından yakalandı
MÜŞTERİ KILIĞINDA Altındağ’da taksici A.A.’nın aracına müşteri kılığında binen iki kişi, bir süre sonra silah çekerek sürücünün değerli eşyalarını ve parasını istedi. Bunun üzerine A.A. ile gaspçılar arasında tartışma çıktı. Öndeki gaspçı, silahla A.A.’ya ateş ederken, arka koltukta oturan kişi ise taksi sürücüsünü bıçakladı ve 70 YTL parasını aldı.
Her 4 saate bir cinayet işleniyorEmniyet Genel Müdürlüğünün sitesinde yer alan istatistiklerden derlenen verilere göre, Türkiye’de bu yılın Ocak-Eylül ayları arasındaki 9 aylık dönemde, yaklaşık her dört saatte bir kişi cinayete kurban gitti. 9 aylık dönemde bin 610 kişi cinayet sonucu, 617 kişi ise ihmal veya kaza sonucu hayatını kaybetti.
Trafik güvenliği kalmadıBüyükŞehİrlerde ulaştırma koordinasyon merkezi kararları, belediye ağırlıklı bir şekilde alındığı için kurum ve kuruluşların bilimsel tespit, görüş ve önerileri dikkate alınmadan popülist yaklaşımlarla hareket ediliyor ve bunun sonucunda trafik güvenliği yönünden eskisine göre çok daha riskli, kazalara neden olan yol, yapı ve tesisler ortaya çıkıyor.
ANKARATerör mağdurları Sarayköy’deÇUBUK Terör Mağdurları Derneği Yönetim Kurulu Sarayköy Belediye Başkanı Hasan Coşkun’a yapmış olduğu desteklerden dolayı teşekkür ziyaretinde bulundu. Dernek Başkanı Zeki Avan, Coşkun’a yapmış olduğu destekten dolayı Şehitler panosu ve Teşekkür Belgesi taktim etti. Teşekkür belgesini ve Şehitler panosunu alırken oldukça duygulanan Coşkun, "Çubuk ilçesi Terör Mağdurları Derneği kurulduğu yıldan itibaren bu güne kadar sadece yöremizde değil bütün ülke genelinde yapmış olduğu faaliyetlerle daima hep ilklere imza atmıştır yöremizi ülke genelinde ve yurt dışında başarıyla tanıtmıştır" diye konuştu.
Ansera Parkı’nda ’katliama’ hayırBAŞKENT, bugüne kadar görülmemiş bir hayvan katliamına sahne olurken, hayvanseverler, dün köpek ölümlerinin gerçekleştiği Ansera Parkı’nda toplanarak, "Katliama hayır" dediler. Çok sayıda sivil toplum örgütünün katıldığı eyleme Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz da destek verdi. Portakal Çiçeği Vadisi Ansera Parkı’nda saat 14.00’de köpekleriyle toplanan hayvanseverler, "Sapkın zihniyet Çankaya’dan elini çek", "Bu alanda katliam yapılmıştır", "Katil seni tanıyoruz", "Zehir öldürdü, zehir doğayı kirletti, zehir sokaklarda çocuklarımız güvende mi?" pankartları açtılar.
Yapılan ortak açıklamada, "Bu katliamın nedenlerini araştırmaktayız, sorumlular yaptıkları bu kötü eylemin sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaklar, ayrıca vicdanen bu yükü ömürleri boyunca çekeceklerdir" denildi.
ODTÜ Kadın ÇalışmalarıBİZE hep soylerlerdi eğer bir konunun okulu varsa o bir meslektir. Üniversitelerde kadın çalımaları bölümlerinin açılmasıyla biz de yaptığımız işin meslek olduğuna inanıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda elinde var olan bilgi kaynaklarını alanlarda çalışan sivil tolum kuruluşları ile ile ilerleten, uygulayan kadın çalışmalarına bu haftaki örnek ODTÜ Kadın Çalışmaları. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüne bağlı olarak, 1994 yılında disiplinlerarası bir yüksek lisans programı olarak kuruldu. Kurulusundan bu yana sırasıyla Prof. Dr. Ayşe Feride Acar, Prof. Dr. Yakın Ertürk ve son olarak da Prof. Dr. Demet Varoğlu bulunuyordu. Şu an ise anabilim dalının başında Prof. Dr. Yıldız Ecevit geldi. Kendisi kadın hareketinin tarihi uzerinde bir çok arastırmaları olan ve Uçan Süpürge’ye kuruluşundan bu yana danışmanlık yapan biri. Ona yeni görevinde başarılar diliyoruz.
Yeni TCK’da evlilik içi tecavüzTCK cinsel saldırı eyleminin evlilik birliği içinde gerçekleşmesi halini, "şikayete bağlı" bir suç olarak kabul etmiştir. Hukuk sistemimize yeni girmiş olan bu suç türü yasamızın bireyi her koşulda şiddete karşı koruma kararlılığının bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Yasaya hakim olan "önce insan" düşüncesi, kadınların evlilik kurumunu koruduğu zannıyla, kimseyle paylaşmadığı, "özel alanım" diyerek içine attığı, aile içinde yaşanan pek çok olumsuzluğu içeriyor.Cinsel şiddet, bir çok örnekte evin içinden birisinden hatta eşten gelebiliyor. Evlilik birliği, eşlerin birbirine dayak atmasına, hakaret etmesine, aşağılamasına aç susuz bırakmasına, evlere kapatmasına izin vermediği gibi, zorla cinsel birlikteliğe de izin vermez. Ev içindeki bu şiddet de yargı ile bölüşerek çözülebilir. Yasalar sadece cezalandırmak, yok etmek için değildir. Önlemek, düzeltmek, onarmak gibi görevleri de vardır.
Şiddetin de BaşkentiEMNİYET Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı’nın "Töre ve Namus Cinayetleri" raporuna göre, kadına yönelik şiddette Ankara yüzde 10 ile ilk sırada! Bunu yüzde 9 ile İstanbul izliyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı tarafından "Töre ve Namus Cinayetleri" başlığıyla hazırlanan raporda, son 6 yılda bu kapsamda işlenen cinayetler ele alındı. Bu sürede meydana gelen 91 töre cinayetinin yüzde 29’unun nedenini "namus" gerekçesinin oluşturduğu belirtilen raporda, kadına yönelik şiddetin 212 olayla en fazla Marmara Bölgesi’nde tespit edildiği, bunu 208 olayla Ege Bölgesi’nin izlediği bildirildi. Bu bölgelerde kaydedilen yüksek rakamların göçe dayandırıldığı raporda, suçu işleyenlerin büyük çoğunluğunun Doğu ve Güneydoğu doğumlu olduğu saptandı.
Neden 25 Kasım?NEDEN 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü?Yıl 1960, yer Dominik Cumhuriyeti. 1930’da ülke yönetimini ele geçiren Rafael Trujillo dikta yönetimini sürdürüyor. Dominik Cumhuriyeti’nin Cibas bölgesinde dünyaya gelen ve Mirabal Kardeşler olarak tanınan üç kızkardeş Trujillo diktasına karşı mücadele veriyor. Tarih 25 Kasım 1960. Patria, Minevra ve Maria Teresa Mirabal tecavüz edilip öldürülüyor. "Araba kazasında" öldükleri duyuruluyor. Mirabal kız kardeşlerin anısı, özgürlük ve insan hakları için verdikleri mücadele, dünyada ve Türkiye’de insan hakları savunucuları ve kadın hareketleri için bir sembol haline geldi. 1999 yılında Birleşmiş Milletler, 25 Kasım’ın "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü" olarak benimsenmesini karar altına aldı.
Türk kadınının en büyük şansı AtatürkSHP Kadın Meclisi Başkanı Eser Cilasun, "Türk kadınının en büyük şansı Atatürk gibi bir devrimciye sahip olmasıdır" dedi. SHP Kadın Meclisi tarafından "Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 72. yılı" nedeniyle Büyük Anadolu Kulüp’te toplantı düzenlendi. Cilasun, toplantıda yaptığı konuşmada, Fransa, İtalya, Belçika, Yunanistan ve İsviçre gibi bir çok ülkede kadınların seçme ve seçilme hakkına Türk kadınından sonra kavuştuğunu hatırlattı. Cilasun, şöyle devam etti:
"Kadınların ’yurttaşlık’ haklarına kavuşması tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de öncü kadınların yoğun çabaları, mücadeleleri ile gerçekleşmiştir. Yüzyıllardır oluşan erkek egemen değer yargılarının bir anda değişmesi olanaksızdır. Dünya kadınları bu olumsuz değer yargılarını kırmak için çok çabalamıştır. Türkiye’nin şansı, Cumhuriyetin öncülüğünü çok aydınlık bir devrimci olan Mustafa Kemal Atatürk’ün yapmasıdır."
Bayan değil kadın deyinBAYAN sözcüğü baydan türetilmiştir. Hatta bayın bayılmış halinden yani baymaktan geldiği esprisi bile yapılır. Hanımefendi ise bildiğimiz handan, hanedandan türeyen ve handaki kadınlara yapılan iltifatlardan doğmuş bir sözcük.Halbuki kadın kandaştan gelmiş. Bu direkt olarak kadınları tarif ediyor. O halde ka