Görsel efekt okulu kuracağım

Güncelleme Tarihi:

Görsel efekt okulu kuracağım
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2016 14:38

Hacettepe Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra, Hollywood’da çalışmayı kafasına koyan ve “Spider Man”den, “Game of Thrones”a kadar bütün dünyanın ilgiyle takip ettiği büyük projelerde çalışan Ankaralı Onur Çaylı, şimdi de Türkiye’deki hedeflerine yöneldi.

Haberin Devamı

Son olarak Game of Thrones için çizdiği “Ak Yürüyenler” karakteri de büyük ilgi toplayan Çaylı, Hollywood’a dair hedeflerine ulaştığını bundan sonra Türkiye’de eğitim kapsamında projeler üzerinde çalıştığını anlattı. Bu doğrultuda görsel efekt okulu açmak istediğini ve bunun için de Ankara’nın doğru adreslerden biri olabileceğini kaydeden Çaylı, şunları söyledi: “Türkiye, genç nüfusu çok fazla, çok girişimci, çalışkan bir yapıya sahip. Şu anda Game of Thrones dizisi, ya da süper kahraman filmleri, bütün gençler bunların müptelası. Ürünlerini alıyorlar, takip ediyorlar. Sadece o diziden para kazanmanın dışında arka planda bunun çok da büyük bir getirisi var. Ve biz ülke olarak, ABD’yle bu alanda yarışabilecek potansiyele sahibiz. Bu potansiyeli harekete geçirmek için hayalini kurduğum eğitim kurumunu Türkiye’ye kazandırmalıyız. Ben bunu yapmak isterken eğer devlet destekli yaparsam, çok daha farklı kitlelere ulaşacağını düşünüyorum. Ama bir destek olmazsa da ben yine de bunu yapacağım.”

Haberin Devamı

Görsel efekt okulu kuracağım

Ankara’da üniversite okurken, Hollywood’da çalışmak gibi bir düşünceniz ya da hedefiniz var mıydı? Tüm dünyanın ilgiyle takip ettiği Game of Thrones’a karakter çizeceğiniz aklınıza gelmiş miydi?
Güzel sanatlar lisesinde resim ve heykel üzerine eğitim aldıktan sonra Hacettepe Üniversitesi’ni bitirdim. Aslında küçük yaşlardan beri yapıyorum bunu. Üniversite bitinceye kadar gerçekten de ne yapmak istediğimi bilmiyordum. Başlarda, çok büyük bir projede çalışacağımı düşünmüyordum ama sadece sanatla ilgili bir şeyler yapmak istediğimi biliyordum. Çok fazla efor sarfettim, çok çalıştım ve bir süre sonra potansiyelimi görmeye başladıktan sonra yapabileceğimi anladım. Daha sonra Hollywood’da çalışmayı kafama koydum. Hacettepe’den çıktığımda ben ABD’ye giderken, “Hollywood’da çalışacağım” dedim ama bana herkes güldü. “Daha neler” dediler, “Göreceksiniz” dedim ve yaptım.

Haberin Devamı

Game of Thrones projesi nasıl başladı?
ABD’de master eğitimimi tamamladıktan sonra zaten okul döneminde de teklifler alıyordum farklı firmalardan. İlk olarak Sony’de Spider Man’de çalıştım. Sonra Dream Works’ten teklif aldım. Orada çalıştım. Sonra Sega’da çalıştım. Daha sonra Kanada’da bir firmayla görüşüyordum. Beni karakter tasarımcısı olarak işe aldılar ancak, o sırada Game of Thrones yoktu, daha sonra sunduğumuz karakterler beğenilince, Game of Thrones’la çalışmaya başladık. Diziyi en başından beri izliyordum ve hep “Keşke bu projede çalışsam” diyordum ve zaten hep bu tür projeleri yapan firmalara başvuruyordum.

Görsel efekt okulu kuracağım

Haberin Devamı

KAS VE İSKELETE ODAKLANINCA PROJEYİ TAMAMLAMALIYIM DEDİM

“Ak Yürüyenler” oldukça ilgi topladı ve bu karakteri bir Türk’ün çizdiğinin ortaya çıkması, açıkçası herkes açısından da şaşırtıcı oldu. Bu karakteri çizerken zorlandınız mı?
Zor bir süreçti. Profesyonel ortama girdiğinizde hem etrafında çalıştığınız kişilerin beklentisi var hem de kendinizin beklentisi var. Ben bunun öncesinde de çok büyük projelerde çalıştım ama, bu severek takip ettiğim ve uzun süredir de istediğim bir iş olduğu için önemliydi. O yüzden yüklenebildiğim kadar kendime yüklendim. Görsel bir şey oluştururken, bakıyorum daha önceden bu konuyla ilgili neler yapılmış? Hikayenin içine girebilmek için o konuya hakim olmak lazım. Diziyi izlemek gerek, onun dışında onun kültürel alt yapısını bilmek gerek. Karakter yaratma sürecine girmeden önce bunları sindirmek gerekiyor ve bu sindirme olayı da sanatçılarda farklı şekillerde gelişiyor.
Bilgisayar ekranında açıp da daha fazla bakamayacağım diyerek geçtiğiniz kadavra, ceset gibi görsellere ben haftalarca baktım. Kadavra görüntülerine uzun süre baktım, çok etkilendim ve bu bir süre sonra psikolojiyi bozmaya başlıyor. Bir gün eşimle oturuyoruz, yemek yiyoruz. Eşime dikkatlice bakarken, “Neden bakıyorsun öyle” diye sordu. Çünkü, ben o yemek yerken çenesine ve içindeki kaslara odaklanmışım. Sonra, ‘bir an önce bu projeyi bitirsem’ diye düşünmeye başladım. Ama bu anlattığım, bu işe kendimi ve ruhumu ne kadar verdiğimi gösteriyor.

Haberin Devamı

Yani yaptığınız işe, sanat ve teknolojinin yanında bir noktadan sonra anatomi de giriyor anladığım kadarıyla.
Mesela ben bir zombi yapıyorum, yaşayan bir ölü, dünyada var olmayan bir şey yapıyorum. Hiçbir şey yoktan var olamaz, muhakkak bunun dünyada, yeryüzünde, evrende bir yansıması var. Bizim dünyamızda yansıması da insan, hayvan ve kas sistemi. Bunu ne kadar iyi çalışırsan, ne kadar iyi özümsersen ortaya koyacağın bu sentezde o kadar iyi ürünler çıkartırsın. Mesela ben iskelet ve kas sistemini alıp farklı bir forma sokabilirim ve onu çalıştırabilirim. Çünkü biz animasyon yaptığımız için kas ne şekilde olmalı ki, hareket ederken insan gözüne aykırı gözükmesin diye düşünüyor ve ona göre çalışıyoruz.

Haberin Devamı

Görsel efekt okulu kuracağım

Karakterleri en başından itibaren bilgisayarla mı oluşturuyorsunuz. Elle çizim aşaması var mı?
Karakter oluştururken, bilgisayarla başlamıyoruz. Önce hikaye, ondan sonra çizim yani eskiz, sonra renklendirme ve surat ifadeleri, farklı kıyafetler, farklı zırhlar, kılıçlar çiziliyor. Daha sonradan beğendiklerimiz seçiliyor. Sonra da harman yapılıyor. Daha sonra karakter ortaya çıkıyor ve son olarak bilgisayar ortamına aktarılıyor. 3 boyutlu modelleniyor. İçine iskelet ve kas sistemi yapılıyor.

TÜRKİYE'DE OKUL KURMAK İSTİYORUM

Görsel efekt ve animasyon son yıllarda çok büyük bir sektör haline geldi ve anlattığınıza göre karakter oluştururken yalnızca teknolojiye hakim olmak yetmiyor, sanatsal bir de alt yapınızın olması gerekiyor. Peki, Türkiye’de bu sektöre yönelik hem sanat eğitimi, hem de teknoloji alt yapısı sağlayan bir eğitim kurumu var mı?

Türkiye’nin genç nüfusu bu sektöre adapte olmaya çok uygun ve şu an Türkiye’de bir şeyler yapılıyor, dizi ve film sektörü gelişiyor ama akademik boyutta görsel efekt olayında eğitim veren bir kurum yok. Animasyon bölümü var, grafik tasarım bölümü var ama görsel efekt alanında eğitim veren bir kurum yok. Benim şimdi Türkiye’de büyük bir hedefim ve hayalim var. ABD’deki işlerimi bırakıp, Türkiye’ye gelmek ve bu sektöre dünya standartlarında öğrenci yetiştiren bir okul kurmak istiyorum. Buradan mezun olan öğrencilerin, direkt yurt dışında bu sektörde rahatlıkla iş bulabileceği bir eğitim sistemini Türkiye’ye getirmek istiyorum.

Görsel efekt okulu kuracağım

ABD İLE YARIŞACAK POTANSİYELE SAHİBİZ

Bahsettiğiniz çapta bir eğitim kurumu, devlet desteği olmadan ciddi bir sermaye ve yatırım gerektiren bir proje olsa gerek. Destek için yetkililerle temasınız oldu mu?

Bu ülkede sanatçılar kolay yetişmiyor ve sanatsal birikimi, yeteneği olan insanların bu sektöre kazandırılması gerektiğini düşünüyorum. Bizim televizyonda izlediğimiz her şey, ABD’deki kültürün bir yansıması. Bunun dönüşü de oradaki kültüre insanların sempati duymasını sağlıyor. Aslında kuvvetli bir iletişim aracı sinema, bizim de bunun biraz farkına varmamız gerekiyor. Şu anda Game of Thrones dizisi, ya da süper kahraman filmleri, bütün gençler bunların müptelası. Ürünlerini alıyorlar, takip ediyorlar. Sadece o diziden para kazanmanın dışında arka planda bunun çok da büyük bir getirisi var. Ve biz ülke olarak, ABD’yle bu alanda yarışabilecek potansiyele sahibiz. Bu potansiyeli harekete geçirmek için hayalini kurduğum eğitim kurumunu Türkiye’ye kazandırmalıyız. Ben bunu yapmak isterken eğer devlet destekli yaparsam, çok daha farklı kitlelere ulaşacağını düşünüyorum. Ama bir destek olmazsa da ben yine de bunu yapacağım.

Peki Türkiye’de gerek entellektüel birikim, gerek teknoloji eğitimi, gerekse altyapı açısından bu potansiyel var mı sizce?
Türkiye, genç nüfusu çok fazla, çok girişimci, çalışkan bir yapıya sahip. Yurt dışında, ABD’de biz Türkler çok iyi bir üne sahibiz. Bizim orada onlardan daha çok çalışmamız lazım ki, onların ülkesinde başarılı olabilelim. O yüzden parlıyorsunuz ve Türkiye’de ben bu potansiyeli görüyorum. Diğer yandan bana o kadar çok mail geliyor ki, öğrencilerden. Önceden grafik tasarım çok revaçtaydı, şu anda görsel efekt ve animasyon çok geliştiği için bu yönde gençlerin çok büyük bir ilgisi var. Öğrenciler bana işlerini gönderiyorlar, “Biz de yapabilir miyiz diye”. “Siz de bizim gibi Ankara’daydınız, Hacettepe’de okudunuz daha sonra Hollywood’a gittiniz ve bu işleri yaptınız, nasıl yaptınız. Bizde de bu potansiyel var mı yapabilir miyiz” diye soruyorlar. Ben bakıyorum bu işlere, çok başarılı ve potansiyel sahibi gençler var. Ve teknoloji şu anda eskisine nazaran çok daha erişilebilir durumda. Yani interneti açtığınız anda bir program öğrenmek için direkt bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Ve bu arada ben üniversiteden sonra birçok programı kendim öğrendim. Yani tamam okula gittim ama kişinin bireysel çabası bu konuda daha önemli. Şu anda Türkiye’de ABD’ye serbest olarak iş yapan çok sayıda sanatçı var.

Görsel efekt okulu kuracağım

SNOW’A CENAZE TÖRENİ BİR TEK TÜRKİYE’DE YAPILDI

Jon Snow için Türkiye’de cenaze törenleri düzenlendi. ABD’de bu tür tepkiler oldu mu?

Bu tür şeyler ABD’yi bırakın, dünyada olmadı.

Türk insanı tutkularını biraz daha abartılı yaşamayı mı seviyor o zaman?

İnsanlar tabi ki bu diziyi her yerde fanatik şekilde takip ediyorlar. Cenaze töreni, biraz bizim toplumun yapısı ve olaylara bakış açısıyla da alakalı. Bence yine de bu negatif bir durum değil, hem esprili hem de bizim olaylar karşısında ne kadar tutkuyla yaklaştığımızı gösteriyor. Tabii, daha farklı şekillerdeki yaratıcı yaklaşımlar da güzel olabilir.

ANADOLU MEDENİYETLERİ MÜZESİ’Nİ ZİYARET ETMEDEN DÖNMEM

Instagram’daki çizimlerinizde Hitit heykeli de var. O heykel de İç Anadolu ve Ankara’yla özdeşleşen simgelerden biri aslında ve uzun yıllardır Ankara’da simge ve amblem konularında tartışmalar yaşanıyor. Teklif gelse, Ankara için bir simge çizmeyi düşünür müsünüz?
Bir Ankaralı olarak şehrin estetik gelişimi konusunda faydalı olabilecek her türlü teklife açığım. Aslında Hitit sembolleri ve genel olarak Anadolu uygarlıklarından günümüze kalan eserler, esin kaynaklarımın başında geliyor. Ankara, dünyanın hiçbir yerinde olmayan eserlere sahip. Ankara’ya geldiğimde Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni ziyaret etmeden geri dönmem. Biz ne kadar Orta Asya’dan gelen Türkler olarak kendimizi tanımlasak da bence Anadolu mozaiği de genetik havuzumuza işlemiş. Aslında Hititliyiz, Frigliyiz, Asurluyuz, Lidyalıyız, Urartuluyuz. Kısaca Anadoluluyuz. Bu zengin birikimden kendimizi soyutlamak özgünlüğümüzü kaybetmek demektir. Her ağaç kendi kökünden beslenir, bizim kökümüz de her yönüyle Anadoludur.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!