MS Veli SARITOPRAK
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2008 00:00
Patron patrona bu hafta Ankara Kulübü’nün ve Seğmenlerin patronu Dr. Bülent Kalıpçı’yı konuk ediyor. Kuruluş öyküsü 1932 yılına kadar uzanan Ankara Kulübü, adının başında Ankaralı sıfatını kullanan, ama müziği ve oyunuyla ayrıca tavır ve davranışlarıyla asla Ankara folkloru ve Ankara oyunlarıyla uzaktan ilgisi bulunmayan kişilerden şikayetçi.
Sizi ve Ankara kulübünü tanıyabilir miyiz?- Kökleri çok eskiye dayanan Ankaralı anne ve babadan 1930 yılında Ankara’da doğdum. İlk, orta ve lise tahsilimi Ankara’da yaptım. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1954 yılında mezun oldum. 1960 yılında Ankara’nın ilk ve en geniş kadrolu özel polikliniğini kurarak tüm Ankaralılara ve özellikle dar gelirli halkımıza bir devlet hastanesi gibi gece ve gündüz çalışarak 40 yılı aşkın bir süre sağlık hizmeti sundum.
1988 yılında Ankara Kulübü başkanlığına seçilerek, bir başka açıdan sosyal ve kültürel yönden de 20 seneden beri Ankara’ya hizmeti onurlu bir görev sayıyorum.
Ankara Kulübü’nün kuruluş öyküsü nasıl?- Ankara Kulübü Derneği, bizzat Mustafa Kemal
Atatürk’ün 27 Aralık 1932 tarihinde verdiği direktifle, O’nu 27 Aralık 1919’da Ankara’ya ilk gelişlerinde karşılayan Ankaralılar ve seğmenler tarafından "Ankara Kulübü" adıyla kurulmuştur. 31 Ağustos 1947 tarihinde "dernek" olarak tescil edilen Ankara Kulübü, Başkanı olduğum Yönetim Kurulu döneminde, 3 Ekim 1990 tarihinde, Bakanlar Kurulu kararı ile "Kamuya Yararlı Dernek" statüsüne geçmiştir.
Ankara’nın ve hatta ülkemizin ilk derneklerinden biri olan Ankara Kulübü Derneği, Ankara kültürü, tarihi, gelenekleri ve kent kimliği ile seğmenlik geleneğine ilişkin değerlerin araştırılması, yaşatılması, aslına uygun olarak korunması, yaygınlaştırılması ve geliştirilmesini sağlamak ve bu konuda çalışmalar yapan kişi ve kuruluşlara destek vermek amacı ile kurulmuştur.
Ankara Kulübü hangi etkinlikleri düzenliyor?- Ankara Kulübü seğmenleri Ankara’nın özel günleri olan 5 Ekim (Atatürk’ün Ankara hemşeriliğini kabulü), 13 Ekim (Ankara’nın Başkent oluşu) ve 27 Aralık (Atatürk’ün Ankara’ya ilk gelişi) ile tüm milli günlerde görkemli gösterileri ile kutlamalara ayrı bir anlam ve heyecan katmaktadırlar.
Ankara’nın sembolü olan seğmenler nasıl yetişiyor? - Ankara Kulübü’nün büyük bir titizlik ve özveriyle yetiştirdiği seğmenler gerçek birer kültür taşıyıcılarıdır. Onlar Mustafa Kemal Paşayı Ankara’ya ilk gelişlerinde karşılayan, Ankara’nın ve ülkenin kaderinde önemli rol oynamış, Ankara’yı ulusal kurtuluş savaşımızın merkezi yapmış, Başkent oluşunun yollarını açmış, saz, söz ve oyun ustası kahraman seğmenlerin çırakları, evlátları, torunları ve bugüne yadigárlarıdır. Ankara Kulübü de tarihsel önemi ve değeri olan seğmenlik kültürünü yaşatarak gelenekle geleceği buluşturan bir köprü işlevi görmektedir.
Seğmen, Ankara ve çevresinde yaygın olarak Ankara efesi, Ankara yiğidi olarak bilinir. Seğmen Alayı, bunalım ya da geçiş dönemleri olarak da nitelendirilecek kızılca günlerde kurulan bir Oğuz töresidir. Diğer bir deyişle milli feláket günlerinde, bir beyliğin ya da devletin yıkılışında, yeni devleti kurmak ve yeni lideri seçmek için seğmen alayları tertiplenmiştir. Seğmenlik geleneğinin köklü tarihinde, son büyük Seğmen Alayının düzenlenişi ise 27 Aralık 1919’a rastlamaktadır. Anadolu işgal altındayken, Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya gelmesi ve görkemli karşılanışı tıpkı Oğuz geleneğindeki gibidir. Ankara Kulübümüzde seğmenlik geleneği bir bakıma babadan oğula devam etmektedir. Kulübümüzde üç nesil seğmenimiz vardır: Dede, oğul ve torun seğmenlerimiz milli günlere ve Ankara’nın önemli günlerine birlikte katılırlar. Ülkemizde mehteran, tasavvuf müziği ve sema gibi önemli kültürel değerlerimizden olan seğmenlik geleneğinin de maalesef ticari maksatlara alet edildiğini ve yozlaşmakta olduğunu görüyoruz. Biz seğmenliği otantik görkemli kıyafetleri ve güzel oyunlarının ötesinde, ülke sevgisinin, bayrak sevgisinin, Atatürk sevgisinin bir timsali olarak tanımlıyoruz.
Ankaralılar etkinliklerinize ilgi gösteriyorlar mı?- Maalesef son senelerde birçok televizyon kanalında gördüğümüz ve üzüntü ile izlediğimiz adının başında Ankaralı sıfatını kullanan, ama müziği ve oyunuyla ayrıca tavır ve davranışlarıyla asla Ankara folkloru ve Ankara oyunlarıyla uzaktan ilgisi bulunmayan, çirkin hatta ahláka aykırı sözcükleri içeren programlara tanık oluyoruz. Üstelik bu programların bir kısmında gerek kıyafetleri, gerek davranışlarıyla Ankaralılık ve seğmenlikle ilgisi olmayan kişilerin seğmen oyunlarını yozlaştırarak oynadıklarını büyük bir üzüntüyle izlemekteyiz. Bu tür müzikleri yapan, yayınlayan tüm televizyon ve medya kuruluşlarını Ankaralılar olarak kınıyoruz. Ankara’mızın artan ölçüde yalnızlığa itildiği, içinin boşaltıldığı, taşralaştığı ve Başkentliliğinin sorgulandığı bir sürece girdiğimize üzülerek tanık olmaktayız. Doğal olarak bir başkentte bulunması gereken kamuya ait kurumların idari merkezlerinin çeşitli gerekçeler ileri sürülerek İstanbul’a taşınması bizleri derinden üzmektedir. Bu iletişim çağında Merkez Bankası Hakkári’ye de, Ağrı’ya da gitse hizmeti aksamaz. Ancak bu kurumlar Ankara’dan giderse Cumhuriyetin kanatlarını kırar ve yüreğini incitir.
Tüm yardımlar deftere işlendi
MUSTAFA Kemal Paşa ve Temsil Heyeti Ankara’ya geldiklerinde hiç paraları yoktu. Bir taraftan da bu hiç iç açıcı olmayan hallerini Ankaralılardan da saklamaya çalışıyorlardı. O zaman bunu sezinleyen Ankara’nın yurtsever evlátları ilk yardımlarını yetiştirmişlerdi. Yapılan yardımlar bir deftere titizlikle işleniyordu.