MS-Veli SARITOPRAK
Oluşturulma Tarihi: Mart 25, 2007 00:00
Veli SARITOPRAK:Sayın Bayar, genç yaşınızda Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda oturuyorsunuz. Bildiğim kadarı ile 42 yaşınızdasınız. Ve buraya uzman yardımcısı olarak girdiniz. Bütün bürokratik kademeleri geçerek şu anda tepedesiniz. Bize kendinizden, ailenizden ve müsteşarlığa tırmanış öykünüzden bahseder misiniz?
Murad BAYAR : Aslında genç kurumun başındaki genç Müsteşar olduğumu söyleyerek sözlerime başlamam lazım. Savunma Sanayii Müsteşarlığı 1985 yılında çıkarılan bir yasa ile kuruldu ve ilk çalışmalarına 1986 yılında fiilen başladı. Ben de kuruma 1989 yılının Şubat ayında katıldım. Savunma Sanayii Müsteşarlığı o tarihte yaklaşık 40 kişinin çalışmakta olduğu, kuruluşunun başlangıç aşamalarında bulunan fakat son derece dinamik bir kurumdu. O tarihteki Müsteşarlık yönetiminin, başta kurucu Müsteşarımız Sayın Vahit Erdem olmak üzere, bizlere büyük bir çalışma serbestisi ve inisiyatif tanıması, mesleğimizin henüz başlangıcında çok önemli projelere yön verme fırsatını bizlere verdi ve kendimize olan güvenimizin gelişmesini sağladı. Savunma sanayii alanında proje yönetimi ülkemiz için yeni bir alan olduğu için bizler ilk tecrübeleri yaşayan, ilk yöntemleri geliştiren ve kurumun temellerini atan bir nesil olduk. Bir proje yöneticisi olarak Müsteşarlıkta ilk girdiğim tarihten sonra 10 seneye yakın bir süre başta elektronik harp olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kritik projelerinin yönetiminde görev aldım. Bu yıllarda işyerinden saat 18:00’de çıktığım gün sayısı sayılı olduğu gibi kuruma gelmediğim bir hafta sonunun da pek olduğunu hatırlamıyorum. Bir kamu kurumunda çalıştığımı bilenler bu çalışma temposunu anlamakta güçlük çekiyorlardı.
YÜKSEK ŞEREF ÖĞRENCİSİ
Kendinizden bahseder misiniz bize?1965 yılında Sivas’ta doğdum. Okul hayatımı, babamın görevi sebebiyle Erzurum’da geçirdiğimiz 2 yıl dışında, Ankara’da geçirdim. Ankara
Atatürk Anadolu Lisesi’nden 1983 yılında mezun olduktan sonra ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünü kazandım. ODTÜ’den Yüksek Şeref öğrencisi olarak 1987 yılında mezun oldum ve ABD’de Kuzey Karolina Eyalet Üniversitesi’ne asistanlık bursu ile yüksek lisansa kabul edildim. Bu programı 1988 yılı sonunda tamamlayarak Türkiye’ye döndüm ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda kariyerime başladım. ODTÜ’deki öğrenciliğim döneminde
ASELSAN’da yarı-zamanlı mühendis olarak çalışmam ve ABD’de üniversitedeki asistanlık dönemim de sayılırsa aslında Müsteşarlık üçüncü işverenim oldu.
Bu göreve gelişiniz nasıl oldu?ABD’de iken 2003 yılı yazında Türkiye’den benimle temasa geçildi ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı görevi teklif edildi. Bir yandan bu onurlu görevin bana teklif edilmesinin mutluluğunu yaşarken, bir yandan da gece gündüz çalışarak bir yere getirdiğim ikinci kariyerimi nasıl bırakacağımızı ve çocuklarımızın okulları, aile hayatımızı tekrar Türkiye’ye nasıl taşıyacağımızı düşündüğümüz zor bir karar sürecinden geçtik. Ancak meslek hayatına başladığım, büyük bir heyecanla bağlı olduğum ve Türkiye için stratejik bir misyonu olduğuna her gün daha da inandığım kurumuma bu şekilde dönmek bizim için reddedilemeyecek bir teklif oldu. Özellikle çocuklarımızı ülkemizde yetiştirebilme fırsatı bizim için bu dönüşü kolaylaştıran en önde gelen etken oldu diyebilirim.
SAVUNMANIN MERKEZİYİZ
Ankara savunma sanayiinde nerede? Savunma sanayiinde faaliyet gösteren kaç Ankara firması var? Bunların milli ekonomiye sağladığı katma değer ne kadar?
Savunma sanayiimizin merkezi Ankara’dır. MKEK, ASELSAN, TAI, ROKETSAN, HAVELSAN, FNSS gibi büyük şirketlerimizin yanısıra 50’den fazla orta ölçekli şirketimiz ve sayıları yüzlerle ifade edilecek Teknokentlerde ve OSTİM’de yerleşik küçük tasarım ve imalat şirketleri sektörde faaliyet göstermektedir. Ankara dışındaki savunma sanayii şirketlerimizin ağırlıklı olarak bulunduğu iller Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kayseri ve Sakarya’dır. Savunma sanayiimiz 2004 yılından bu yana büyük bir gelişme içinde olup, sektörün toplam üretimi 2006 yılı itibariyle 2 Milyar Doları aşmıştır. Bu seviye, 2003 yılına göre yaklaşık iki misli bir büyümeye işaret etmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyaçlarının milli imkanlarla karşılanması yönündeki politikalarımız ve sektörümüzü ihracata teşvik etme çalışmalarımız sonuçlarını vermeye başlamıştır. Ankara’da savunma sanayii önde gelen ve çok nitelikli bir işveren sektör konumuna gelmiştir. Haftasonları gazetelerin insan kaynakları eklerinde mutlaka savunma sanayii sektöründen kuruluşların yetişmiş mühendis ve diğer ihtisaslardaki personel ilanları yer almaktadır. Artık sektörümüz ulaştığı teknolojik seviye ve derinlik neticesinde doktora sahibi mühendisleri arar ve istihdam eder hale gelmiştir. Geldiğimiz aşamada artık beyin göçümüzü de tersine çevirmekte olduğumuzu ve kendi dönemim mezunlarının da aralarında olduğu yurtdışında akademik veya sanayii kariyerlerini üst noktalara getirmiş olan birçok parlak beynimizin savunma sanayiimizde kendilerine yer bularak ülkemize dönmekte olduklarını iftiharla gözlüyoruz.
YATIRIMLAR HIZ KAZANDI
Savunma sanayiinde faaliyet gösteren firmalar önümüzdeki yıllarda Ankara’ya önemli yatırımlar yapacaklar mı?
Her sene Ankara Sanayii Odası’nca verilmekte olan kurumlar vergisi ve ihracat ödüllerinin üst sıralarını son yıllarda savunma sanayii şirketlerimiz paylaşmaya başlamışlardır. Stratejik planımızdaki hedeflerimize göre savunma sanayiimiz 2011 yılına kadar TSK ihtiyaçlarının en az %50’sini milli imkanlarla karşılayacak ve ihracatını 1 Milyar Dolara çıkaracaktır. Bugünkü istikametteki çalışmalar aynı hızla devam ettiği takdirde bu hedefe rahatlıkla ulaşacağımızı ifade edebilirim.
Bu çalışmalar çerçevesinde son iki yıldır sektörümüzün Ankara’daki yatırımları hız kazanmıştır. TAI’de Barış Kartalı projesi çerçevesinde üretim ve montaj hangarlarında yeni yatırımlar yapılarak 2005 yılında hizmete alınmıştır. TAI ayrıca Türkiye’nin havacılık ve uydu merkezi olma hedefi çerçevesinde bir uydu entegrasyon merkezinin de temelini 2006 yılı içinde atmıştır. A400M ve JSF gibi uluslararası projelerdeki iş payları sebebiyle TAI’deki üretim altyapısı modern yatırımlarla yenilenmektedir.
ASELSAN Macunköy’deki tesislerini genişletme yönündeki yatırımlarını belli bir aşamaya getirmiştir. Akyurt’taki elektro-optik tesisleri ise büyük bir gelişme göstererek dünya çapında bir altyapıya kavuşmuştur.
Büyük firmalarımızın dışında, savunma sektöründe görev alan KOBİ’ler ve Teknokent firmalarında büyük bir canlılık gözlenmektedir. ODTÜ ve Bilkent teknoparklarındaki yüzlerce küçük şirket doğrudan veya dolaylı olarak savunma sanayiine dönük iş payları almakta ve yatırımlarını genişletmektedir. Teknoparkların kuruluşu ile önümüzdeki yıllarda somut çıktılarını almaya başlayacağımıza inandığım ve yıllardır özlemi çekilen sanayii - üniversite işbirliğinin çerçevesi oluşmuş bulunmaktadır.
Savunma sanayiinde faaliyet göstermek isteyen girişimcilere neler önerirsiniz?
Savunma sanayii sektörü son yıllardaki gelişme potansiyeli ile yerli yatırımcıların ilgisini çekmeye başlamıştır. Vestel, Tepe Grubu ve Coşkunöz gibi sanayici gruplar sektöre ciddi anlamda giriş için adımlar atmış,
Koç ve Kale Grubu gibi mevcut şirketleri olan gruplarımız da yatırımlarını artırmaktadırlar. Bunların dışında savunma sektöründe otomotiv, gemi inşa, elektronik ve bilişim gibi komşu sektörlerde faaliyet göstermekte olan çok sayıda şirketin alt yüklenici olarak sektöre girişlerinin hızlandığını görüyoruz.
Sektörde faaliyet göstermeyi planlayan girişimcilerimize Müsteşarlık olarak yön göstermek temel görevlerimiz arasındadır. Bu çerçevede, sektöre yeni girecekler için öncelikli tavsiyemiz, halihazırda yatırım olmayan alanlara yatırım yapmaları, tekrarlardan kaçınmaları, uzmanlık alanlarını belirlemeleri ve sektörde bilinmesini sağlamaları, ana şirketlerimizin artık bünyelerinde yapmadıkları işlere yönelmeleri, tasarım / imalat standartlarını dünya seviyesinde belirlemeleri ve böylelikle iç pazarımız kadar ihracat imkanlarını da yatırım planlarında hedefleri arasına almalarıdır.