Güncelleme Tarihi:
Dünya’nın en ünlü tenorlarından biri olarak gösterilen, kendisi kabul etmese de müzik severlerin İtalyan tenor Luciano Pavarotti’nin tahtına aday gösterdiği Yunan şarkıcı Mario Frangoulis, “Hayalim bir gün Türkiye’deki antik tiyatrolarda, bizim tarihteki sanatsal ve kültürel büyük kahramanlarımızla konser vermek. Efes’teki büyük anfitiyatroda şarkı söylemeyi, Sezen Aksu ve Sertap Erener’le sahne almayı isterim” dedi.
Frangoulis, Yunanistan’ın AB dönem başkanlığını altı aylığına devralmasıyla birlikte 2014 yılının ilk konserini vermek üzere Ankara’ya geldi. Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) ve Yunanistan’ın Ankara Büyükelçiliği’nin ortaklaşa düzenlediği “Yeni Yıl Gala Konseri” dün akşam ATO Congresium’da yapıldı. Konserde Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli seslerden soprano Feryal Türkoğlu ve Mario Frangoulis birlikte sahne aldı. Frangoulis, konser öncesinde Ankara Hürriyet’in sorularını yanıtladı:
ANKARA ÖZEL BİR İSİM
- Türkiye’ye daha önce birçok defa geldiğinizi biliyoruz. Hatta Ankara’da da konser verdiniz. Bir Başkent olarak Ankara’yı nasıl buluyorsunuz? Türkiye’de olmak kendinizi nasıl hissettiriyor?
- Kendimi çok mutlu hissediyorum ve Türkiye’de, Ankara’da, AB dönem başkanlığımızı kutladığımız bu tarihi zamanda olmak bizim için büyük onur. Ankara’da sahne almamız bir tesadüf değil. Bu muhteşem ilişkileri uzun yıllar içinde inşa ettik. Sanat ve sanatçı müziğin ve kültür ile geleneğin evrensel dilleriyle toplumları birleştirebilmeli. Türkiye’ye saygı duyuyoruz ve Türk insanlarına ilişkin yüksek beklentimiz var. Büyükannem Eutyxia ki isminin anlamı mutluluk demek İstanbul’dandı. İki ülke arasında bugün ve sonsuza dek birlik ve dostluk olmasını umuyorum. Ankara her zaman bizim için çok davetkar bir şehir olmuştur. Helenistik, Roma ve Bizans’a ait dünyanın her yerinden gelen hazinelerle dolu bu tarihi yer her zaman benim için çok çekici olmuştur. Biz Yunanlılar ‘Ankara’ kelimesini ‘Angrya’ diye söyleriz bu da ‘Çapa’ anlamına gelir. Benim hislerime göre Ankara bir ülkenin başkenti için kulağa çok güzel gelen bir isim. Türkiye’deyken kendimi evimde hissediyorum.
- Türkiye’de konser vermek istediğiniz özel bir yer var mı?
- Hayalim bir gün Türkiye’deki antik tiyatrolarda, bizim tarihteki sanatsal ve kültürel büyük kahramanlarımızla konser vermek. Efes’teki büyük anfitiyatroda şarkı söylemeyi çok isterim. Efes’teki tarihi kütüpanede şarkı söyleme imkanı buldum ve bence muhteşem bir deneyimdi. Bodrum’da, Aspendos’da, İstanbul’da, ve İzmir’de de konser verme imkanım oldu. Yeniden gelmek ve muhteşem sanatçılarla tanışmaya devam etmek istiyorum.
- Yunanistan’ın AB Dönem Başkanlığı’nı devralmasıyla Türkiye’de konser vermeye karar verdiniz. Türkiye’yi seçme nedeniniz nedir? Türkiye’nin, AB üyeliğine ve bakışınız nedir?
- Halklar arasında yeniden bağ kurmak için doğru an olduğunu hissettim. Tarihi paylaşıyoruz ve geleceğe iyi arkadaşlar olarak gitmeliyiz. Türkiye, geçmiş yıllarda benim büyük bir destekçim oldu ve ben de aynısını Türkiye için yapmak istiyorum. Türkiye’nin AB’ye üye olmak istemesi bence muhteşem ve özellike dünyanın her yerinden arkadaşlarının tepkisine uğrayan Türk halkı için seviniyorum. Bundan kastım, biz de onlar gibi hissediyoruz, sonunda büyük yeni bir aile olabileceğiz. Bu konu, siyah beyaz ya da evet hayır meselesi değil, ama bu bir süreç. Herkes için iyi bir yol bulunacağına inanıyorum.
PAVAROTTİ BENİM İÇİN İLTİFAT
- Pavarotti’nin yerine aday gösteriliyorsunuz? Siz bu görüşlere katılıyor musunuz?
- Pavarotti’nin tahtına aday olduğum görüşüne katılmıyorum çünkü çok farklı sahne hayvanlarıyız. Hayvanlarıyız diyorum çünkü onun hala güzel sesiyle bizimle olduğuna inanıyorum. Benim gibi klasik dünyadan bir çok nesile ilham kaynağı oldu. U2’dan Bono gibi şarkıcılarla söyleyecek kadar cesaretliydi. Kesinlikle bizlere yol açtı. Tabiki de ‘Büyük P’ ile (Pavarotti’yi tanıyan herkes ona öyle seslenir) karşılaştırılmak bir iltifat. Belki ortak noktamız ikimizinde müzik için deli olması, makarnayı, futbolu sevmemizdi.
- Sizin için başarının tanımı ne?
- Şarkı söyleyebildiğim kadar söylemek istiyorum. Daha başaramadığım bir çok hayalim var. Kesinlikle nankör değilim. Domingo, Carreras, Caballe, Justin Hayward, Lara Fabian, Harry Belafonte ve hatta Scorpions’tan Klaus Meine gibi dünyanın en iyi şarkııları ile şarkı söyledim. İşin sevdiğim kısmı bu. Olasılıklar sonsuz. Benim için başarı, hiç bilinmedik bir ükede ya da şehirde bir aslında kim olduğumu bilen ancak kibar olmak için bilmiyormuş gibi davranan bir taksi şöförü ile sohbet etmek.
SAY VE LİVANELİ’Yİ BEĞENİYORUM
- Beş dilde şarkı söylüyorsunuz. Türkçe şarkı söyleme arzunuz var mı? Ya da beğendiğiniz ve bir gün sahnede de söylemek istediğiniz bir Türkçe şarkı var mı?
- Türkçe müziği seviyorum. Çabuk öğrenmek zor ama sesler kolaylıkla çıkıyor. Sadece bana bir ev ve boğazın üstünde birkaç ay verin haberiniz bile olmadan öğrenmiş olurum. Fazıl Say, Zülfü Livaneli gibi muhteşem bestecilerinizi ve Sertap Erener gibi şarkıcılarınızı beğeniyorum. Ama favorim dramatik soprano Leyla Gencer’di. Bir çok dilde şarkı söylemek beni bir opera sanatçısında ayırıyor. Kendimi söylediğimi yere ait hissediyorum.Benim için önemli olan da bu. Sezen Aksu ve Sertap Erener’le çalışmak isterim. Gerçekten çok eğlenceli olur.