Güncelleme Tarihi:
New York Times’ın ‘Sihirli Flüt’ olarak tanımladığı Şefika Kutluer’in kendi adına düzenlediği ‘Uluslararası Şefika Kutluer Festivali’, etkinlik ve toplantı sektörünün Oscar’ı kabul edilen ‘Ace of MICE Awards 2020’de ‘En İyi Festival’ kategorisinde birinci seçildi. Hürriyet Ankara’ya konuşan Şefika Kutluer, festivalin başarısı ve Ankara’nın kültür-sanat hayatına etkisini anlattı.
* Peki diğer festivallerden farkı?
Ben Ankara’da doğan bir sanatçıyım ve böylesine bir festivali yapmak için büyük bir maddi gücüm yok. Festival sadece bugüne kadar oluşturduğum sanat çevremle ve desteklerle yapılıyor. Şimdiye kadarki aldığım güçlü desteklere ve halkın ilgisine çok minnettarım. Bu festivali bir sanatçının organize ediyor ve festivalde performans gösteriyor olması ilk kez gerçekleşen bir konu.
Ayrıca programlarımızda müzik dışında plastik ve fonetik dallarda dans, sergiler ve bilimsel konferanslar da yer aldı. Anadolu’nun unutulan değerlerinin tekrar hatırlatılması, başta Türk insanının onları tanıyıp korumaya başlamasını sağlarken, dünyaya dönük önemli bir tanıtım imkânı da getiriyor. Diğer ülkelerin bizimle olan bağlantılı kültürlerinin yer alması, gelen yabancıların bizzat kendileri görerek, tecrübe ederek, ülkelerine dönüp bu değerlerimizi tanıtmalarını sağlıyor.
* Festival organizasyonu oldukça zahmetli bir iş. Siz bunu çok küçük bir ekiple yapıyorsunuz. Bireysel olarak festival düzenlemenin zorlukları ya da avantajları nelerdir?
Evet, bu festivali kişisel gayretlerimizle, eşimle birlikte gerçekleştiriyoruz. Bu iş büyük özveri ve emek istiyor. Kişisel olarak yürüttüğümüz, yurt içi ve dışındaki yakın sanat çevremizle birebir aracısız irtibatta olduğumuz için her konuyu daha kolay ve çabuk sonuçlandırıyoruz. Benim sanat, eşimin organizasyon tecrübesi böyle bir organizasyonu yapmamıza imkân sağlıyor.
* Festival bu yıl olacak mı? Olacaksa hangi ülkelerden sanatçılar ve gruplar katılacak?
Pandemi dönemimde her an her şey değişiyor. Dileğimiz tabii ki koşulların elvermesi ve o zaman gerçekleştirmek. Programı ve katılacak sanatçıları festival öncesinde açıklayacağız.
DEĞERLERİ KORUMAK BİZİM GÖREVİMİZ
* Festivalin, Ankara sanat hayatına katkısı nedir?
Atatürk ilk konservatuvarı Ankara’da kurdu ve ben de oradan mezun oldum. İlk operet sahnesi de Ankara’dadır. Atatürk’ün kurduğu daha birçok ilk kurumla Ankara, Atatürk’ün kültür başkentidir. Bu değerleri korumak da bizim görevimiz. Ayrıca bir müzisyen olarak hedefim, klasik müziği yaygınlaştırmak ve yeni dinleyicilere ulaştırmak. Önceki festivallerimizde klasik müzikle tanışan çok yeni bir kitle oluştu ve her geçen gün bu izleyiciler çoğalıyor. Doğu ülkelerinin kültürlerinin klasik müzikle sentezlendiği çok başarılı performanslar hayranlık uyandırdı. Çin, Japonya ve Kore gibi bazı doğu ülkelerinin klasik müzikte bizden ileri olmaları hatta dünyaya kabul ettirdikleri ‘Suziki Metodu’ ile çok güzel örnek oluşturuyorlar. Festivalde dünyadaki ilk seslendirmelerin, en kaliteli ve özgün örnekleri ilk kez getirmemizin, aydınlatıcı eğitici konferanslar vermemizin Ankara’nın sanat hayatına katkı yaptığını düşünüyorum. Halkımıza önce kendi değerlerimizi, kültürümüzü tekrar tanıtma ihtiyacı duyduk ve hâlâ da duymaktayız. Tüm dünyada eğitim, kültür ve sanat düzeyi, teknolojik gelişmelerle hiç de orantılı olmayan oranda, geriye gidiyor. Onun için kültürel ve eğitici her faaliyet mutlaka desteklenmeli.
* Ankara’da olmanın size katkıları ne oldu?
Yabancı misyon temsilciliklerinin Ankara’da olması ve festivalimize gösterdikleri ilgi, etkinliklerimizi yakından izlemelerini sağladı ve dolayısıyla festivalimizin yurt dışındaki tanınırlığına çok büyük katkısı oldu.