Güncelleme Tarihi:
ANKARA Umum Fotoğrafçılar Odası Başkanı Mehmet Emin Uluyüz, fotoğraf stüdyoları için belirlenen fiyat tarifelerindeki "azami" ibaresi yüzünden haksız rekabet yaratıldığını savundu.
Uluyüz, 2006 yılı başında belirlenen fiyat tarifesinde 12 adet vesikalığın azami 15 YTL olması gerektiğinin belirtildiğini ama asgari fiyat belirtilmediği için bazı stüdyoların çok düşük fiyatlar uygulayabildiğini vurguladı. "Sektörde anormal rekabet var" diye konuşan Uluyüz, fotoğrafçıların sıkıntılarını şöyle dile getirdi:
36 VESİKALIĞI 3 YTL’YE YAPIYOR
36 adet vesikalığı 3 YTL’ye yapan fotoğrafçı var. İsteyen fotoğrafçı, 15 YTL’yi geçmedikten sonra çok düşük fiyatlar uygulayabiliyor. Bu durum kanuna aykırı olmasa da sektörde inanılmaz bir haksız rekabet yaratıyor. Bunun önüne geçmek için tarifedeki "azami" ibaresinin değiştirilmesi lazım. Hipermarketler, elektronik eşya mağazaları ve alışveriş merkezlerinin dijital fotoğraf ve baskı makinelerini mağazalarına yerleştirmesi de haksız rekabeti körüklüyor. Bizden ustalık isteniyor, aksi taktirde ceza kesiliyor, ama marketlerden istenmiyor. Üreten ile alıp satan aynı kefeye konuyor. Biz, ahilik kültüründen gelen esnaf ve sanatkarız. Onların satıcı kimliğiyle fotoğrafçılık yapması doğal değil.
DİJİTAL ÇIKTI USTALIK BOZULDU
500 üyemizden 98’inde bugün dijital makine var. Dijital makine kullanmıyorum diyen fotoğrfa stüdyoları da bir şekilde dijital teknolojisinden yararlanıyor. Örneğin negatif filmle çekip dijital baskı yapıyor. Dijital fotoğraf ve baskı makineleri kullanılmaya başlamasının olumsuz yanı ise, sektöre usta olmayan fotoğrafçıların da girmesi oldu. Kimi fotoğrafçı bilgisayarı biliyor ama fotoğrafı bilmiyor, kimisi de fotoğrafı biliyor ama bilgisayarı bilmiyor. Eskiden fotoğrafçılık daha bir ustalık, titizlik gerektiriyordu. Çektiğin fotoğrafı hemen göremiyordun, sayısız fotoğraf çekemiyordun.
YAVAŞ YAVAŞ ÖĞRENECEĞİZ
Türkiye’de dijitalin kullanılışı 2000’ler başına rastlar. 2000 öncesinde dijital kullanılmıyordu. Asıl geçiş ise 2005-2006 yılları arasında oldu. Başta birçok fotoğrafçı "Bizi etkilemez, biz aynen devam ederiz" dediler, ama olmadı tabi. Teknolojiyi yakalayamayan, dijitale geçmeyen ve photoshop’u kullanmayan birçok fotoğraf stüdyosu bu dönemde kapandı. Fotoğrafçılar bu geçişte zorlandı ve yeni yeni bilgisayarı öğrenmeye başladı. Zaten bu artık bir zorunluluk. Dünyadaki negatif film üreticileri bile üretimlerini durdurmaya başladı.
AMAÇ KİŞİYİ DEĞİŞTİRMEK OLMAMALI
Fotoğrafçılar olarak teknolojiyi kullanmalıyız, ama önemli olan doğru kullanmak. Bazı fotoğrafçılar, photoshop’u kullanmayı tam olarak bilmiyor ve hatalı uyguluyor. Photoshop’u işin ehli olmayanlar kullanınca da kişi tamamen değişebiliyor. Oysa bu bilgisayar programının amacı, kişiyi değiştirmek değil, suni ışığın vermiş olduğu hataları düzeltmek olmalı. Bunun önüne geçmek için 2007 başlarında oda olarak bir photoshop kursu açacağız.
BULANIK FOTOĞRAF İNSANI SOĞUTUR
Fotoğrafçılar olarak en önemli sorunumuz teknolojiyle yarışmamız. Dijital baskı makineleri inanılmaz bir hızla gelişiyor ve değer kaybına uğruyor. Televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi ürünlerden daha hızlı değer kaybediyor. 75 bin Euro’ya aldığım dijital baskı makinesi bugün 50 bin Euro. Ben ise 20-30 bin Euro’ya sattım. Ticaretle uğraşanlar böyle birşeye inanamıyorlar. Bir sıkıntımız da, cep telefonları ile çekilen kalitesiz fotoğraflar. Bu fotoğrafların kalitesi iyi olmadığı için, insanlar fotoğraf zevkinden mahrum kalıyor. Karıncalı, bulanık fotoğrafları görünce insanlar fotoğraftan soğuyor.
Alt tarafı vesikalık demeyin
Uluyüz, vesikalık fotoğrafların öneminin yeterince anlaşılmadığını belirterek, şöyle konuştu: "’Alt tarafı vesikalık’ diyemezsiniz. En önemli belgelerde, iş başvurularında, kimliklerde bu fotoğraflar kullanılıyor. Vesikalığın önemi yeterince anlaşılmıyor. Bazen sizinle ilgili ilk izlenim bu fotoğraflardan ediniliyor. ’Ben vesikalıkta kötü çıkarım’ ise çok sık rastlanan bir sözdür. Ben, bunu kabul etmiyorum. İşin sırrı güzel fotoğrafı yakalamaktır. Çekenle çektiren bütünlük sağlıyorsa, çeken ne çekeceğini biliyor, çekilen de çekene güveniyorsa her zaman iyi sonuç çıkar. Halkı biraz daha bilinçli ve seçici olmaya çağırıyorum. Örneğin, ’Albümü kaça çekiyorsunuz?’ gibi sorular geliyor bana. Bu, çok yanlış bir soru, çünkü farklı albümler, farklı fotoğraflar söz konusu. BU kadar basit birşey değil."
Pahalı otel, ucuz fotoğraf
Fotoğrafçılar Odası Başkanı Uluyüz, insanların hayatındaki en özel günlerden biri olan düğünlerde otel seçiminde bonkör davranıp fotoğrafta ucuza kaçmanın da büyük bir hata olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu: "Çiftler, büyük ve lüks otellerde düğün yapıyor, yemeklere, çatallara kaşıklara bile dikkat ediliyor, ama iş fotoğrafa gelince gereken özeni göstermiyor. Ucuzu seçiyor, kötü sonuçlarla karşılaşıyor. Oysa yazık değil mi? Bu anlar bir daha geri gelmiyor. Bu tip özel günlerin fotoğrafları da özenli olmalı, pahalı da olsa işin uzmanı seçilmeli. Örneğin bizde düğünlerde takın merasimi sırasında gelin ve damat, kimin ne taktığına dikkat edemez. Bunun çekimi iyi yapılmalı ki sonradan çift izlediğinde kimin ne taktığını görebilsin. İyi malzeme artı iyi sanat her zaman iyi sonuç verir. Müşteri buna dikkat etmeli."