Güncelleme Tarihi:
Mustafa TURAPOĞLU- Gizem KARADAĞ/ANKARA,(DHA)-TÜRKİYE Barolar Birliği (TBB)Başkanı Metin Feyzioğlu, "OHAL derhal kaldırılmalıdır. 696 sayılı KHK derhal geri çekilmelidir. Tatilde olan Türkiye Büyük Millet Meclisi derhal toplanmalıdır" dedi.
Türkiye Barolar Birliği 36'ncı Olağanüstü Baro Başkanları toplantısı sonrası Metin Feyzioğlu, Baro Başkanları ile birlikte ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Feyzioğlu, OHAL'ın derhal kaldırılması gerektiğini söyledi. OHAL'in terörle ve darbeye kalkışanlarla mücadele amacının dışında, olağan bir yönetim biçimi olarak kullanılmaya başlandığını söyleyen Feyzioğlu, "Devletin ilgili kurumlarının elinde, OHAL olmaksızın da terörle mücadele etmeye yetecek güç ve yetkiler vardır. Türkiye Barolar Birliği ve Barolarımız hukuk çerçevesinde terörle mücadele edilmesini her zaman desteklemiştir. Ancak OHAL bu haliyle, terörle mücadeleyi sekteye uğratmaktadır. Çünkü Türkiye’nin demokratik görüntüsüne ağır zarar vermektedir. Bu da, terör örgütlerinin özellikle dış ülkelerde meşruiyet kazanma girişimlerini kolaylaştırmaktadır. Türkiye’nin yatırım yapılamayacak bir ülke olarak görünmesine neden olmaktadır. Savunma hakkını sınırlayarak yargılama sürecinde suçlu ve suçsuzun birbirinden ayrılmasını zorlaştırmaktadır. Masumları mağdur etmektedir. Gerçek suçluların masumların arkasına saklanmasına imkan sağlamaktadır. Bugüne kadar OHAL ile ilgisi olmayan binlerce düzenleme, OHAL KHK’ları yoluyla yapılmıştır. Üstelik bunların önemli bir kısmının KHK ile düzenlenmesini Anayasamız yasaklamıştır. Bunlar aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de aykırıdır. Mevcut uygulamada hangi konuların kanunla, hangilerinin KHK ile düzenleneceğine Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu karar vermektedir. Oysa bu konuda esas alınabilecek tek irade ve tek belirleyici anayasadır. Bu durum, TBMM’nin yetkilerinin fiilen elinden alınması anlamına gelmektedir" dedi.
'UCU AÇIK BİR CEZA VE TAZMİNAT SORUMSUZLUĞU GETİRİLMİŞTİR'
Konuşmasında, "Bir tek hükmü bile OHAL’le ilgili olmayan 696 sayılı KHK ile milli irade bir kez daha yok sayılmıştır" diyen Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Bu süreç sonunda verilecek hükümlerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce hak ihlali olarak yorumlanacağı da açıktır. Gerek 696 sayılı KHK’da, gerek önceki KHK’larda Anayasa’ya aykırı yüzlerce düzenleme vardır. Mesela tek tip elbise düzenlemesi ile sanıkların peşin olarak suçluluğunun kabul edildiği görüntüsü verilmektedir. Savunma hakkı ağır şekilde ihlal edilmektedir. Türkiye’deki yargılamaların dünyada; önyargılı, suçsuzluk karinesini yok sayan ve usulen yapılan yargılamalar olarak görülmesine sebep olunmaktadır. Bu apaçık Anayasa ihlallerinden bile daha vahim olanı, 696 sayılı KHK’nın insanların yaşamlarını tehlikeye atan bir sorumsuzluk maddesi içermesidir. 696 sayılı KHK, sadece 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin bastırılmasına katılan sivil vatandaşlarımıza yönelik ve yalnızca kanunla TBMM tarafından düzenlenebilecek bir genel af veya sorumsuzluk getirmekle kalmamıştır. Geleceğe yönelik olarak da sivil vatandaşlarca suç işleme özgürlüğü olarak anlaşılabilecek mutlak bir ceza ve tazminat sorumsuzluğu getirmiştir. Böyle bir düzenleme kanunla dahi yapılamaz. Her ne kadar bazı yetkililerin açıklamaları, KHK’nın ilgili maddesinin sadece 15 ve 16 Temmuz 2016’yı kapsama niyetiyle yazıldığı şeklinde olsa da, madde metni böyle değildir. Geleceğe yönelik ve ucu açık bir ceza ve tazminat sorumsuzluğu getirilmiştir. Darbe teşebbüsünün devamı niteliğindeki eylemler ne demektir? Kim, neye göre bunu tespit edecektir? Barışçıl bir protesto eylemini 15 Temmuz’un devamı niteliğinde diye yorumlayıp temel haklarını kullanan insanlara saldıran, öldüren, darp eden gruplar olur ise, bu suçlular, bu maddenin kendilerine bu hakkı verdiğini sanacaklardır."
'16 TEMMUZ 2016'YI KAPSIYORSA, BU TARİH AÇIKÇA MADDE METNİNE YAZILMALIDIR'
Yetkililerin açıklamalarına göre yapılmak istenen bu değilse bile, KHK’da yazılmış olanın bu olduğunu ifade eden Feyzioğlu, "Dinamitin fitilini yakmak kolay, söndürmesi çok zor hatta bazen imkansızdır. Vatandaşlarımız huzursuzdur. Kardeş kavgasına zemin hazırlayan bu vahim madde acilen geri çekilmelidir. Ancak derhal ve bir ilk adım olarak; maddenin savunmasını yapanlarca iddia edildiği gibi uygulama kapsamı en son 16 Temmuz 2016’yı kapsıyorsa, bu tarih açıkça madde metnine yazılmalıdır. Böylece maddenin geleceğe yönelik bir suç işleme sorumsuzluğu olarak anlaşılan anlatımı ortadan kaldırılmalıdır. Yetkili makamların sözlü beyanları kuşkusuz bağlayıcı değildir. Kaldı ki sosyal medya mesaj ve yorumları okunduğunda, sokakta konuşulanlar dinlendiğinde azımsanmayacak sayıda kişinin bu maddenin kendilerine bu hakkı verdiğini sandıkları görülecektir. Çok büyük kitlenin ise huzursuzluğa ve güvensizliğe sevk edildiği anlaşılacaktır. Bu sosyal gerçeklik dahi, maddenin kapsamına ilişkin düzeltme yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Milli bir konuda inatlaşmak, tüm topluma ve ülkemize geri dönülmez zararlar verir. Aziz vatandaşlarımızın canlarının, temel hak ve hürriyetlerinin zarar görmemesi Türkiye Barolar Birliğinin ve Barolarımızın tek dileğidir. Bunu talep etmek de hepimizin asli görevidir" dedi.
'TBMM DERHAL TOPLANMALI'
Feyzioğlu, OHAL'ın derhal kaldırılması gerektiğini sözlerine ekleyerek şunları söyledi:
"696 Sayılı KHK derhal geri çekilmelidir. Tatilde olan Türkiye Büyük Millet Meclisi derhal toplanmalıdır. Konuyu, milli bir mesele olarak ele almalıdır. Anayasa Mahkemesi 26 yıllık içtihadını hatırlamalı, hukuk devletine sahip çıkmalı ve OHAL ile ilgili hiçbir hüküm içermeyen bu KHK’yı derhal incelemelidir. Türk milletinin doğru bilgilendirildiği taktirde sağduyusunun galip geleceğine güveniyoruz. Milletimizin, hukukun evrenselleşmiş kurallarının sağladığı güven içerisinde birlik ve beraberlik halinde, huzurlu bir şekilde yaşayabilmesi adına sürecin takipçisi olacağımızı, halkımızı kimseden çekinmeden bilgilendirmeye devam edeceğimizi vatandaşlarımıza taahhüt ediyoruz."
FOTOĞRAFLI